10 Eylül Dergisinin Anlam ve Önemi
10 Eylül dergisi, 1989 yılının Eylül ayında kapitalizmin bütün dünyada sosyalizme ve devrime karşı ideolojik, politik ve örgütsel saldırısının en şiddetli döneminde yayına başladı. O sıralarda Sovyetler Birliği Komünist Partisi, dünya komünist hareketini ve sosyalist sistemi kapitalizme ve emperyalizme peşkeş çeken Gorbaçov revizyonizminin ve kapitalist restorasyonculuğun eline geçmişti. Gorbaçovcular’ın Türkiye uzantısı olarak hareket eden likidatörler de, TKP kadrolarına ve bir bütün olarak Türkiye komünist hareketine TBKP programını dayatmışlardı.
10 Eylül, TKP kadrolarının devrimci sözcüsü oldu. Gorbaçov revizyonizminin ve uzantısı likidatörlerin “yeni politik düşünce” adıyla ortaya koydukları teslimiyet programını reddetti. Marksizm-Leninizmi, sosyalizmin her türlü kazanımını, kapitalizme ve emperyalizme karşı siyasal ve sosyal devrim hedefini kararlı biçimde savundu. Yayınladığı Marksizm-Leninizm Yolumuzu Bugün de Aydınlatıyor ve Program Sorunu Üzerine adlı teorik incelemelerle, “yeni politik düşünce”nin ne kadar çürük temellere dayandığını ortaya koydu.
10 Eylül, ABD emperyalizminin başını çektiği dünya kapitalizminin, sistemsel krizini ertelemek için uygulamaya koyduğu neoliberal yeniden yapılanma modelini inceledi. Neoliberal yapılanmayı, kapitalizmin canlılığının ve sosyalizmin geçersizliğinin kanıtı sayan yanılsama ve fantezileri çürüttü. Kapitalizmin yumuşama ve ehlileşme dönemine girdiğini iddia ederek sınıf mücadelesinden ve devrimden vazgeçilmesini isteyen çevreleri kapsamlı biçimde eleştirdi. Neoliberalizmin egemen olmasının, sosyalizmden ve devrimden vazgeçmek için değil, sosyalizme ve devrime daha çok sarılmak için gerekçe oluşturduğunu vurguladı.
10 Eylül, “yeni politik düşünce”nin sosyalist ülkelerde kapitalizmin geriye dönmesine, kapitalist ülkelerde işçi sınıfının sosyal ve ekonomik kazanımlarının budanmasına, emperyalizme bağımlı ve sömürge ülkelerde ulusal kurtuluş savaşlarının tasfiye edilmesine yol açacağını öngördü. Bu çizgide ısrarın komünist partilerin ve devrimci demokratik örgütlerin yok olmasıyla sonuçlanacağını belirtti.
10 Eylül, karşıdevrimci bir dönemde akıntıya karşı koyma kararlılığını gösteren komünist devrimcilerin düşüncelerini ve duygularını yansıttı. Komünist birlik belgisini yükseltti. Likidasyona karşı çıktı. TKP’nin, bütün devrimci örgütsel birikimlerin, proletaryanın ideolojik ve politik kazanımlarının korunması için mücadele etti.
10 Eylül, siyasal olarak başarılı olamadı ama tarihsel olarak haklı çıktı ve uzun vadede siyasal olarak da başarı sağlayacak direniş ve yeniden örgütlenme sürecinin temsilcisi oldu.
10 Eylül siyasal olarak başarılı olamadı ama tarihsel olarak haklı çıktı derken şunu kastediyoruz: 10 Eylül, sözü edilen karşı devrimci süreçlerin yaşanmasını engelleyemedi. 10 Eylül’ün teorik çıkarımları ve öngörüleri ne yazık ki bir bir doğrulandı. Sosyalist sistem kapitalist karşıdevrimlerle yıkıldı; kapitalizm küresel egemenliği ele geçirdi; dikensiz gül bahçesi haline gelen bir dünyada sömürü, zulüm, savaş, işkence kurala dönüştü; komünist partiler ve devrimci demokratik yapılar geniş ölçüde tasfiye edildi veya zayıfladı.
10 Eylül uzun vadede siyasal olarak da başarı sağlayacak direniş ve yeniden örgütlenme sürecinin temsilcisi oldu derken şunu kastediyoruz: 10 Eylül, işçi sınıfından, emekçi halklardan, devrim ve sosyalizmden, sınıf partisinden, enternasyonalizmden kaçış çizgisine karşı sağlam bir mevzi oldu. Komünist kadrolar bu mevzie dayanarak en kötü koşullarda bile devrim düşüncesini ayakta tuttular. Derginin kapanmasından sonra da mücadelelerini kesintisiz sürdürdüler, işçi ve öğrenci gençliğe yöneldiler. 1993’te yeniden doğuş yolunda niteliksel bir adım attılar. Likidasyonu gayrimeşru ilan ederek TKP’yi ayağa kaldırma iradesini programa bağladılar. Daha geniş çevrelere ulaşma başarısını göstererek 1996’da İzmir toplantısında alınan karar gereğince 1997’de Ürün’ü çıkardılar.
Böylece 10 Eylül, sınıf bilinçli kadroların 1920’den bugüne, bugünden yarına uzanan, devrimin ve sosyalizmin zaferiyle taçlanacak olan kesintisiz mücadelesinde kritik bir halka oldu, öncü bir rol oynadı. İşçi sınıfına, emekçi halklara, sınıf partisine bağlılığını sürdüren; kapitalizme, emperyalizme ve siyonizme karşı mücadele eden herkes, 10 Eylül’ün 1989-1990’da yürüttüğü ideolojik ve politik çalışmaya çok şey borçlu olduğunu hep akılda tutmalıdır.
Kapitalizmin dünya çapında krize girdiği, neoliberalizmin çöktüğü, uzun bir aradan sonra devrimlerin yeniden gündeme geleceği çalkantılı bir dönemin başında, 20 yıl önce yayın hayatına başlayan 10 Eylül’ün arşivini bütün devrimcilere, sorumluluk sahibi insanlara, sosyal bilimcilere ve araştırmacılara sunuyoruz. Arşivi internet ortamına taşımanın bütün zahmetini devrimci görev bilinciyle seve seve üstlenen TÜM-İGD’li gençlere teşekkür ediyoruz.
Ocak 2009