Marks ve Lenin, yazı ve
konuşmalarında, büyük Alman şairi Heinrich Heine'nin "Ejderha
tohumları ektim/Pireler biçtim" dizelerini sık sık
kullanırlardı. Arap dünyasını saran büyük devrim dalgasının,
siyasal iktidar organlarında
şu ana kadar doğurduğu
sonuçlara bakınca, Heine'nin dizelerini hatırlamamak elde değil.
Tunus ve Mısır'da emperyalizmin
işbirlikçisi kapitalist diktatörleri devirmeyi başaran işçi,
köylü ve gençlik kitleleri, sokaklarda ve alanlarda ejderhalar
ektiler ama iktidar katlarında pireler biçtiler. Milyonlarca işçinin, yoksul köylünün, işsiz gencin, yoksul emekçinin kapitalizme ve emperyalizme, işbirlikçi oligarşiye karşı büyük
öfkesi, kahramanca mücadelesi, diktatörü devirdi ama devrimci
halkın egemenliğini kuramadı. Egemenlik, diktatörü feda eden ama diktatörlüğü sürdüren büyük burjuvazinin, toprak beylerinin ve onların uzantısı asker-sivil yüksek bürokratların elinde kaldı.
İşçiler ve emekçiler sömürücü
sınıfların geleneksel devlet yapısını ortadan kaldırıp halkın
kendi kendini yönetmesine dayanan yeni iktidar organlarını
kuramayınca, kamusal nihai kural koyma gücü devrimci halk kitlelerinin eline geçmeyince, ekonomik iktidar da, bankaların, şirketlerin, fabrikaların ve çiftliklerin sahibi yerli ve yabancı kapitalist sınıfın elinde kaldı.
Yoksulluğu, işsizliği ve yolsuzluğu doğuran; düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü ortadan
kaldıran; milyonlarca insanı yabancı sömürgecilerin kölesi durumunda tutan oligarşik rejim, sarsılıp çatırdasa da, halka keyfince ateş açıp muhaliflerini işkenceye alamasa da, devrimci
partileri, sendikaları, dernekleri yasaklayamasa da, devrimci halk
kitlelerinin nabzına göre şerbet vermeye mecbur kalsa da, sürüyor.
Kapitalist sınıfın kâhyalığını
yapan devlet yöneticileri el altından iş çeviriyor; sokakların ve alanların devrimin etkisine girdiği yeni koşullarda yeniden örgütleniyor; emperyalizmle işbirliğini daha da geliştiriyor;
baskı ve propaganda güçlerini çeşitlendiriyor; devrimci kadroları devşirmek için rüşvet, ünvan ve şöhret silahlarını kullanıyor; şovenizmi körüklüyor, halkı birbirine düşürecek
taktikleri inceltiyor. Uygun zamanın gelmesini bekliyor, karşıdevrimci hamleye hazırlanıyor.
Devrimci halk kitleleri, işçi
sınıfına özgü mücadele yöntemlerini, ekonomik ve siyasal
grevleri, fabrika ve toprak işgallerini, boykot, miting ve gösterileri kullandılar. İşçi sınıfına özgü siyasal ve ekonomik taleplerle ortaya çıktılar; herkese iş, herkese ekmek,
insanca yaşayabilecek ücret, emeklilik ve sigorta hakkı, iş güvencesi, kadınlara eşitlik talep ettiler. İşçi sınıfına özgü örgütlenme biçimleriyle mücadeleye atıldılar; bağımsız
siyasal parti, dernek, kooperatif, dayanışma ve yardımlaşma birlikleri kurdular; işçi sınıfına gönül vermiş öğrencileri ve aydınları çevrelerine topladılar; gazete, dergi, internet
sitesi, bülten ve bildirilerle görüşlerini yaydılar ve örgütlendiler.
İşçi sınıfı, yoksul köylüler ve
emekçi kesimler, bugünkü geçici dengenin devam edemeyeceğini bilerek yeni atılımlarla devrimi derinleştirmek ve yaymak zorundalar. Yoksa sokaklardaki ve alanlardaki devrimci güçleri darboğaza girer, boğulur ve adım adım etkisizleştirilir.
İktidarı ele geçirebilmek için
derinleşmeye ve yeni atılımlara ihtiyaç duyan Tunus ve Mısır'daki halk devrimlerinin etkisi, Arap dünyasının her tarafına yayılıyor. Kuveyt ve Suudi Arabistan'da toplumsal
huzursuzluk; Fas ve Ürdün'de grev ve gösteriler; Yemen, Cezayir ve Irak'ta işbirlikçi egemenlerin kanla bastırmaya çalıştıkları yaygın miting ve gösteriler; Filistin'de gösteriler; Bahreyn'de
Suudi işgaliyle ve olağanüstü hâl ilanıyla kanlı şekilde
bastırılmak istenen sürekli gösteriler, devrimci dalganın
yaygınlığını ve çapını gösteriyor.
Amerikan emperyalizmi ve Avrupalı
ortakları, Mısır ve Tunus devrimlerini kuşatmak ve zayıf halka
olarak gördükleri Libya'nın petrolüne el koymak için bu ülkede
karşıdevrimci aşiretlere dayanan gerici bir isyan başlattılar.
İsyanın zora girmesi üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi'nden karar çıkararak NATO müdahalesinin yolunu açtılar.
New York Times, Washington Post, Wall Street Journal gibi Amerikan
kurulu düzeninin etkili gazetelerinin verdikleri haberlere göre,
Suudi Arabistan krallığı ve Mısır ordusu, Amerikan yönetiminin
isteğiyle, Libya'daki isyancıları silahlandırıyor. Amerikan,
İngiliz, İtalyan ve Fransız özel savaş uzmanları başıbozuk
isyancılara askerî eğitim veriyor. Mısır ve Tunus'u ziyaret eden
ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Libya yönetiminin
devrilmesinin bir zorunluluk olduğunu söyledi. Suriye'de, Lübnan'da
ve Filistin'de ABD'ye ve İsrail siyonizmine muhalif yönetimleri
devirmek veya zayıflatmak için ortam kızıştırılıyor.
Tunus ve Mısır halk devrimleri,
sadece Arap dünyasını değil, bütün dünya işçi sınıflarını
ve emekçi halklarını esinlendiriyor. Avrupa'da başta Yunanistan
olmak üzere, Fransa, Belçika, Portekiz, İspanya, Hollanda,
İngiltere, Arnavutluk, Almanya ve eski sosyalist ülkelerde işçi
grevlerinde, köylü eylemlerinde, gençlik hareketlerinde görülen
canlanma. Asya'da Hindistan'da büyük işçi eylemleri. ABD'de işçi
sınıfının, kamu emekçilerinin eylem ve direnişleri. Latin
Amerika'da pembe dalgaya yol açan uyanış. Kuzey Kıbrıs'ta,
Kürdistan Bölge Yönetimi'nde büyük protestolar. Türkiye'de işçi
sınıfının grev ve gösterilerinde, sağlık emekçilerinin
protestolarında, gençlik hareketinde, Kürt hareketinde, Alevi
uyanışında, kadın hareketinde görülen canlanma, basın
emekçilerinin yıllar sonra sokağa çıkması. Devrimci yükseliş
yavaş yavaş bütün dünyayı sarıyor.
Kendi işçi sınıflarını ve bağımlı
ülkelerdeki halkları vahşice sömüren ve ezen; işbirlikçi
kralları, şeyhleri, diktatörleri koruyan ve kollayan emperyalist
ülke devletlerinin güdümü. Amerikan güdümüyle hareket eden,
kendi işçi sınıflarını ve halklarını ezen işbirlikçi Arap
yönetimlerinin ABD planına göre ezilmesi gereken komşu ülke
halklarını bastırmak ve bağımsızlık yanlısı yönetimleri
devirmek için askerî müdahalelere katılması. Av kokusu alan,
"utanç verici ölüm dansı"na katılan dünya kapitalist
sistemi. Beyinlerini yatık medyanın yalanlarına kiralamış
işbirlikçi liberaller. Devrim ile karşıdevrimi, özgürlük ile
köleliği birbirine karıştıran bilinçsiz zavallılar.
Bu uğursuz abluka, her şeye rağmen
kırılacak. 1980'lerden 2000'lere kadar üstünlüğü elinde tutan
neoliberal kapitalist karşıdevrim, bugün istediği kadar yeni
savaşlar, darbeler ve isyanlar tezgâhlasın, artık inisiyatifi
devrimci güçlere kaptırıyor, yükselen devrim dalgasına
yetişmekten aciz bir karşı akıntıya dönüşüyor. Zamanın ruhu
değişiyor. 21. yüzyılın devrimleri, sosyalist ve devrimci
demokratik atılımları yeniden getirecek; hem de, daha güçlü,
daha olgun, daha gelişmiş, daha incelmiş, hatalarından daha çok
ders almış olarak.
Sosyalist devrim öğretisini
olgunlaştıran Paris Komünü'nün (18 Mart-28 Mayıs 1871) 140.
yıldönümünde geleceğe umutla bakıyoruz.