Tarih: 30.9.2006 |  Haberler
Filistin ve Lübnan direniyor

İsrail'in Gazze'ye ve Lübnan'a saldırısı tam boy bir yeniden işgale dönüştü. "İsrail'i destekliyoruz" diye buyurdu Amerika Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice. İsrail, çoluk çocuk demeden sivilleri yok ediyor, hastaneleri, su arıtma tesislerini, elektrik santrallerini, köprüleri, yolları, tahıl ambarlarını, yakıt depolarını, havaalanlarını, limanları bombalıyor, her şeyi yakıp yıkıyor, etnik temizlik yapıyor, halkı topraklarından sürüyor.

Daha şimdiden 750 bin kişi mülteci durumuna düştü. Amerika göstermelik bir ateşkes çağrısı bile yapmıyor. G8 devletlerinin, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin, Roma Konferansı'nın bu yönde bir karar almasını da engelliyor. "Ateşkes Hizbullah'ın işine yarar" diye buyurdu Condoleezza Rice. İsrail, uluslararası sözleşmelerin kesin olarak yasakladığı napalm bombaları, misket bombaları kullanıyor. "Yeni bir Ortadoğu'nun doğum sancıları bunlar" diye buyurdu Condoleezza Rice, "farklı bir Ortadoğu istemeyenleri yeneceğimizi söylemenin zamanıdır".

Condoleezza Rice, 25 Temmuz 2006 günü Kudüs'te İsrail Başbakanı Ehud Olmert'le yaptığı basın toplantısında, siyonist ordunun Amerikan emperyalizminin siyasi, diplomatik ve çok yönlü askeri desteğiyle 12 Temmuz 2006'dan bu yana sürdürdüğü acımasız saldırının siyasi hedefini açıkça ortaya koydu. Mümkün olduğu kadar çok sayıda Filistinli'nin ve Lübnanlı'nın yok edilmesi, Filistin'in ve Lübnan'ın ortadan kaldırılması, Filistin ve Lübnan direnişinin kökünün kazınması, daha sonra Suriye ve İran'ın belinin kırılması ve mümkünse işgali, bütün Ortadoğu'nun din, mezhep ve milliyet temelinde bölünerek ufalanması, emperyalizmin ve kapitalizmin sömürü ve yağmasının siyonist sömürgeciliğin jandarmalığıyla güven altına alınması, küçük kukla devletçiklerde yaşamaya mahkûm edilecek yerli halkların durmadan genişleyen büyük İsrail'in sopasıyla sindirilmesi.

Tabii evdeki hesap çarşıya uymaz. Amerikan emperyalizminin ve uzantısı İsrail siyonizminin sömürgeci planları, halkların direnişiyle boşa çıkacaktır. ABD ve İsrail uzun süre Filistin'de ve Lübnan'da iç savaş çıkarmaya çalıştı. Filistin'de ve Lübnan'da yaptıkları bütün provokasyonlara rağmen bunu başaramadılar, Filistin ve Lübnan direnişini bir kardeş kavgasıyla tasfiye ettiremediler. Bu pis işi bizzat İsrail ordusu tekrar üstlenmek zorunda kaldı. Ne var ki, siyonist ordu şimdiden hiç umulmadık kayıplar vermeye başladı. Gerilla taktiğini kullanan Filistinli ve Lübnanlı yurtseverler işgale asla boyun eğmeyeceklerini pratikte gösteriyorlar. Silah gücü açısından arada muazzam bir dengesizlik olsa da, sömürgecilerden sadece bilinç alanında değil, fiili savaş bilgi ve becerisi alanında da üstün olduklarını ortaya koyuyorlar.

Sömürgeciler halkları milliyet, din ve mezhep temelinde bölmeye çalışıyorlar ama bizzat kendi saldırganlıklarıyla milliyetleri, dinleri ve mezhepleri bu ölüm kalım kavgasında birleşmeye zorluyorlar. Irak'ta kendilerine kök söktüren yurtsever direnişi parçalamak için Sünni ve Şiileri birbirine düşürüp iç savaş çıkarmaya çalışırken Filistin ve Lübnan'da Sünni Hamas'ın ve Şii Hizbullah'ın aynı cephede kendilerine karşı birleştiğini görüyorlar. Irak, Filistin ve Lübnan direnişi ister istemez iç içe geçecek, bütün bölgede emperyalizme ve siyonizme karşı bir bilinç sıçraması yaratacak ve Ortadoğu devrimci çemberinin kurulmasıyla sonuçlanacaktır. Hangi milliyet, din ve mezhepten olursa olsun bütün bölge halkları birleşerek yeni bir Ortadoğu'yu oluşturacaklardır. Ama bu Ortadoğu Condoleezza Rice'ın dev kapitalist şirketlerin sömürüsüne ve yağmasına alabildiğine açılmış, petrolu, suyu, kaynakları çalınmış, köleleştirilmiş Ortadoğusu değil, eşit ve özgür halkların başı dik, sırtı pek, karnı tok Ortadoğusu olacaktır. Amerika ve kuklası İsrail yakarak yıkarak katlederek halklara çok zarar verebilirler ama stratejik olarak kaybetmeye mahkûmdurlar.