Tarih: 29.9.2006 |  Haberler
Daha yol uzun

Emek, Barış, Demokrasi Bloku'nu oluşturan bileşenlerin çağrısı üzerine, 20 Şubat 2003 Perşembe günü Türkiye Gazeteciler Cemiyeti'nin İstanbul Cağaloğlu'nda bulunan lokalinde yapılan sohbet toplantısına çok çeşitli siyasi çevreler ve emek örgütleri katıldı.

Blok'un bir süredir haklı olarak odaklandığı barış eylemlilikleri ile faaliyetlerin önümüzdeki dönemde alabileceği şeklin de masaya yatırıldığı toplantı, farklı beklentiler içindeki örgütlerin yaklaşımlarının öğrenilmesi açısından yararlı oldu. Daha önce, yani seçimler sürecinde, Blok içinde yer alıp şu anda bağımsız politik faaliyet yürüten örgütlerin de katıldığı toplantıda geleceğe yönelik olarak çok somut adımlar atılamadı. Toplantının en yararlı bölümü, yakın zamanda (1 Mart, Ankara) yapılacak geniş barış mitingine nasıl katılım sağlanacağının netleştirilmesiydi.

Blok bileşenleri ile sanatçıların, bağımsız grupların, sendika ve emek örgütlerinin bir arada katıldığı 15 Şubat Kadıköy eyleminde, tecrit etkinliğinin genel barış amacını gölgeleyecek bir protesto biçimine dönüşmesi ve özellikle bizim de karşı çıktığımız esnafa yönelik saldırılar değerlendirildi.

Toplantıya katılan grup sözcülerinin ezici çoğunluğu barış konusunun dışına taşılmasının yaratılan birlikteliğe zarar vereceğini, vitrin camlarına yönelik saldırıların hiçbir şekilde haklı bulunamayacağını, savaş kışkırtıcılığı yapan medyanın zaten fırsat kolladığını belirterek, Irak'ta Savaşa Hayır Koordinasyonunun geleceğinin ortak duyarlılıklara dikkat etmekte yattığını belirttiler. Her iki noktaya da itiraz eden olmadı. Bu konudaki farklılıkların nüanslardan ibaret kaldığı görüldü.

Toplantıya ÜRÜN adına katılan arkadaşımız, yukarıda aktardığımız konulara ilişkin olarak dergimizin görüşlerini kısaca aktardı. "Emek-Barış-Demokrasi Bloku, Türkiye'nin önemli bir dönemecinde, önemli ve doğru bir oluşum olarak ortaya çıktı. Bileşenlerini bir blok etrafında bir araya getirirken, iki büyük hareketi, Kürt halkının ulusal mücadelesi ile işçi sınıfının, emekçilerin mücadelesini birleştirmeyi amaçlıyordu. Elbette bu amaç ilk etapta sadece seçimlerle sınırlanmıştı. Seçimlerle sınırlamanın hem zaman hem de bileşimin genişliği açısından bir yararı oldu. Çünkü, seçimlere kısa bir zaman kalmışken ayrıntılı bir tartışma sürecinin yokluğu, hem katılımcıların tümünün bir araya gelememesine yol açabilir hem de yapılanların eksik kalmasına sebebiyet verebilirdi. O nedenle Blok ve Blok'un şekillenmesi seçimlerden sonrasına bırakılmıştı.

Şimdi, önümüzde, Kürt hareketi ile Türkiyeli emekçilerin öz örgütlerinin ortak bir hedef doğrultusunda -bu ister Blok, ister Cephe, ister Platform olarak nitelensin- bir araya getirilmesi görevi duruyor. Bu görevin nasıl gerçekleşeceğini ve katılımcılarının kimler olabileceğini belirlemek tek başına bir örgütün yapabileceği bir şey değil. Süreç, örgütlerin karşılıklı olarak birbirlerini etkilemesi ve birbirlerinden yola çıkarak neyin yapılıp neyin yapılmayacağını belirlemeleriyle şekillenecektir. O nedenle bizim de yaptığımız tartışmalara katılmayı, katkılarımızı sunmayı ve ortak çalışma doğrultusunda sınırlarımızı belirtmeyi içeriyor.
     
Blok çalışmalarına ilişkin olarak bizim görüşümüz özetle böyle.

Savaşa karşı yapılan faaliyetlere gelince... Bugün savaşa karşı güçleri birleştirmek; tek başına bu da yetmez, bu cepheyi genişletmek gibi sorumluluklarımız var. Elbette savaş karşıtı koordinasyonda mümkün olan en geniş katılımın sağlanması konusundaki hassasiyete önem veriyoruz. Blok içerisindeki bileşenler arasında biz de en başta; bu koordinasyonun bölünmemesi, her kesimin taleplerinin ortaklaştırılarak adım atılması konusunda hassasiyetimizi belirttik.

Ancak şu da bir gerçek ki, savaş karşıtı hareketler, barış hareketleri kendi başına kaldığında sönümlenmeye mahkum olabiliyor. Savaşa karşı mücadelede başarı sağlayabilmek için siyasi irade gerekir. Ancak siyasi bir odak barış hareketini başarıya götürebilir.

Geçmişte herkesin bildiği gibi, bir Barış Derneği örneği var. Derneğin etkinliği yurt dışına dek taşan bir etkide bulunmuştu. Ama, derneğin arkasında siyasi bir irade vardı. Dernek de, bu nedenle amacı ve hedefi belirlenmiş görevler yüklenebilmişti. Bugün eylem birliğini güçlendirmek, blok bileşenlerinin sayısını arttırmak; gerek siyasi öznenin/öznelerin gerekse işçi sınıfı örgütlerinin katılımını sağlamak ve pekiştirmek yönünde çalışmalarımızı yoğunlaştırmalıyız. Ama yine tüm hassasiyetleri göstererek, savaş karşıtı hareketi bölmeyerek, her kesimin görüşlerine özen göstererek yol almalıyız. "
     
      20 ŞUBAT TOPLANTISINA KATILAN KURUMLAR
     
      HADEP (Genel Başkan)
      EMEP (Genel Başkan)
      SDP (Genel Başkan)
      DEHAP (Genel Başkan)
      ÖDP (MYK üyesi)
      SEH
     
      ÜRÜN SOSYALİST DERGİ
      Direniş
      Ezilenlerin Sosyalist Platformu
      Anti Kapitalist
      İşçi Mücadelesi
      Toplumsal Özgürlük Platformu
     
      KESK (Başkan ve MYK üyesi)
      TÜMTİS (Genel Başkan)
      HABER-İŞ (1 nolu şube, Başkan)
      GIDA-İŞ (Şube Başkanı ve Sekreteri)
      Türkiye Yazarlar Sendikası
     
      İHD (Başkan, GYK üyesi, YK üyesi)
      ÇHD (YK üyesi)
      Tunceliler Derneği (Başkan)