Tarih: 21.5.2007 |  Haberler
Uğurlar olsun öğretmenim!

Süleyman Üstün binlerce Türkiyeli sınıf savaşçısının olduğu gibi, benim de öğretmenimdir. Onunla ilk kez 1974 yılında tanıştım. Sendikal mücadeleye adım atışıma rastlar bu tanışıklık.

Sendikal mücadele neden verilir, grev niçin yapılır ve neden grev hakkı için mücadele edilmelidir? Daha evvelinde el yordamıyla bildiğim bu konuları ömrümde eşine bir daha hiç rastlayamadığım bir anlatış tarzıyla bizlere aktaran Süleyman hocadan dinledim ilk kez yerli yerinde ve kafamın en iyi alacağı biçimde. Ve ben hocamızı uğurlarken halen aynı anı yaşamaktayım. Aynı salonda, sınıf öğretmenimiz Süleyman Üstün'ün sıralar arasında  gezişini hatırlıyorum. Heyecan verici, coşku uyandıran ses tonuyla kulaklarımı çınlatmaya devam etmektedir hala.

Süleyman Üstün hocanın bize bıraktığı geleneğin savaşçıları olmakla haklı olarak övünmeye devam edeceğiz.

Türkiye işçi sınıfı tarihten bugüne değin çok değerli savaşçılarını yitirmiştir, ağır kayıplar vermiştir. Sayılarını bilmek zor değil bunların, asıl zoru adlarını dile getirmektir bu eşsiz emektarların. Çünkü, her birinin adında bir tarih birikimi saklıdır. Çünkü, her birinin adı bir sınıfsal mucadele efsanesidir. İşte, asıl çetin olanı budur. Burasını unutmamak, gelecek kuşaklara taşımasını bilmektir aslolan. Şehitlerimizin başarmaya çalıştıklarını biz sonuca ulaştırarak saygımızı ve bağlılığımızı kanıtlamış olacağız. Birer birer sıradakine devir ettiler bayrağı savaşçılar. Bugüne vurmak, yarını kurmak için bayragı kaldırmalıyız, daha daha kaldırmalıyız yukarıya.

Şimdi Türkiye işçi sınıfı şehitlerinin anısını yaşatmak, mücadelesini ileriye taşımak görevidir omuzlarımıza yüklenen. Görev sınıfsaldır, kutsaldır. Dünya işçi sınıfı ve emekçi halklarının kapitalist, emperyalist sömürüden kurtulma yolunda yürütmekte oldukları kurtuluş mücadelesiyle enternasyonal anlamda sıkı sıkıya kenetlenerek, işçi sınıfı öncülüğünde devrim savaşımını Türkiye'de utkuya vardırmak görevidir üzerimize yüklenen.

Diğer bütün şehitlerimiz gibi, Süleyman hocamızın da arkasından ağlanmasını istemeyeceğini biliyoruz.

O, sınıfsal mücadeleyi daha da ileri taşıyabilmiş olarak anısının yaşatılmasından yanadır. İşçi sınıfımız ve emekçi halkımız şeitlerinin tamamlanamamış davasına sahip çıkmasını bilecektir. Bu dava işçi sınıfının ve tüm emekçi halklarının sınıfsal kurtuluş davasıdır.

Bir işçi sınıfı öğretmenini yitiren sınıfımız, binlercesini doğuracaktır, bundan kuşku yoktur.

Türkiye ve dünya işçi sınıfının başı sağ olsun.
Yoldaşlarımızın başı sağolsun.
Devrimci güçlerin başı sağolsun.


ALİ KINALI