Tarih: 11.09.2007 |  Haberler
TKP'liler buluştu!

Türkiye Komünist Partisi'nin (TKP) 87. kuruluş yıl dönümü Bostancı Sapağı'ndaki Birleşik Metal-İş Sendikası Genel Merkezi'ndeki Kemal Türkler Eğitim Salonu'nda yapıldı. Her aşaması ve etkinliği kollektif çalışmaya dayalı özverilerle gerçekleştirilen etkinlik, TKP bayrağının daha da yükseltilmesi açısından da ayrı düşmüş partililerin bir araya gelmelerinin canlı bir örneği olarak da hep birlikte yazdığımız tarihimizdeki anlamlı yerini aldı.


Hazırlıklar
Böyle bir gecenin hazırlıkları için yapılan her iş ayrı birer öykü, ayrı birer övgüydü. Kolay değil 87. yaşımızı kutlayacaktık. Bu demektir ki 87 yıldır bu topraklardaydık. Köklerimiz 87 yıllık derinliklere kadar uzanıyordu. Bir çok defa sökmeye kalktılar bizi bu topraklardan ama olmadı. Sökemediler, sökemeyecekler. İşte bu bilinçle, işte bu inançla, işte bu onurla ve coşkuyla sürdürdük hazırlık çalışmalarımızı.

Toplantılar yaptık ve ayrıntılı iş bölümü… Her bir insanımızın emeğini kattık gecemize. Salonun ayarlanması ve etkinliğe hazır hale getirilmesi; film gösteriminin, müzik ve şiir dinletisinin ve sahneye konulacak skecin hazırlanması; yiyecek, içecek, ikram hazırlıkları; gecede açılacak stant, davetiye, afiş, panel, teknik alt yapı… Daha nice nice emek, alın teri. Kimisi için sabahladık gecelerce kimisini hallettik kolaylıkla. Böylesi hazırlıklarda bulunmuş deneyimlilerde vardı aramızda ilk defa bu koşuşturmacanın içinde olmanın heyecanını yaşayan da. Yaptığımız her iş gibi bir okuldu bu hazırlıklar. Aktarılan her deneyim, öğrenilen her bilgi çatlatıyordu tohumları, geceye çağırılan her insan yeşertiyordu fidanları. Parti bayrağı yükseliyor; Ürüncüler, SİP'ten ayrılan komünistler, Savaş Yolu'ndan ayrılan komünistler, Trakya'da Birlik ve Dayanışma Derneği temsilcileri, tek başına kalmış ama kalbi mücadeleden yana atan komünistler... TKP'liler buluşuyordu!

10 Eylül 2007, saat: 19:30
Bütün hazırlıklar bu gün içindi. Ve nihayetinde beklenen gün gelmiş salon yavaş yavaş dolmaya başlamıştı. Bu sırada Bekir Karayel, arkasında 60 yıllık üyelik deneyimi birlikte salona girdi. Katılımcılar Bekir yoldaşın salona girişini alkışlarla selamladılar.

Dört bir yandan salona gelen insanlarımızın bir kısmı belirli nedenlerle ulaşım sıkıntısı yaşadığından ötürü başlama saatimizi biraz esnetmek zorunda kaldık. Nihayetinde gece, başta TKP saflarında mücadele ederken yitirdiklerimiz olmak üzere tüm devrim şehitleri için yapılan saygı duruşu ve hep bir ağızdan okunan Enternasyonal Marşı ile başladı. Okunan marşın ardından TKP tarihiyle ilgili hazırlanan filmin gösterimi yapıldı. TKP'nin kuruluşunu, geçirdiği evreleri anlatan film, likidasyona karşı mücadeleyi de işlemesi ve son 1 Mayıslardan görüntüler içermesiyle, bu işin nostaljik bir heves olmadığının ve partinin kesintisiz bir şekilde bugünlere taşınmasının bir kanıtıydı adeta. Filmin sonunda atılan coşkulu sloganlar da "mücadeleye devam zaferimizin teminatıdır" sözünün kanıtıydı…

"10 Eylül ve Güncel Görevlerimiz"
Film gösteriminin ardından Duygu arkadaşımızın yönettiği, Bekir Karayel ve İsmail Hoca'nın konuşmacı olduğu "10 Eylül ve Güncel Görevlerimiz" konulu panele geçildi. "Eskimeyen tüfek" Bekir Karayel, konuşmasında 60 yıllık partili mücadele hayatından bazı parçalar aktardı. 1940'larda Ankara'da Mustafa Suphi'nin resmini nasıl dağıttıklarını anlatan Karayel, Mustafa Suphi resimlerini Ankara'da ilk kez dağıtanın kendisi olduğunu belirtti. Daha sonra güncel politik sürece değinen Karayel, TKP'nin aldığı darbelerin altından kalkmasının, toparlanmasının önlenemez bir akış olduğunu, hiçbir şeyin bu akışı durduramayacağını belirtti. "ÜRÜN çevresi oluşturulduğundan bugüne kadar varlığını devam ettirmiştir, yeni katılanlarla ve katılacak olanlarla daha da kuvvetlenerek devam ettirecektir." diye belirten Bekir yoldaş "Bu konuda, burada son olarak, rahatlıkla şunu söyleyebilirim. ÜRÜN çevresi bugün, Türkiye'de, Mustafa Suphi ve arkadaşlarının kurmuş oldukları Türkiye Komünist Partisi'nin yegane varisidir, yegane temsilcisidir. ÜRÜN çevresindeki yoldaşların, onu çok iyi değerlendireceklerini, çalışmalarını ona göre yürüteceklerini ümit etmek istiyorum ve ediyorum da." diye devam etti.

Bekir Karayel'den sonra sözü alan İsmail Hoca, toplantının yapıldığı salonun tarihsel anlamına dikkat çektikten sonra salonu dolduran kuşakların çeşitliğine işaret etti. 1940'larda mücadeleye girmiş ve aralıksız bir şekilde kavgasını sürdürmüş olandan, 15-16 Haziranları yaratanlara, 1970'lerin şanlı günlerinden 12 Eylül zindanlarında direnenlere, Gorbaçov çizgisine ve likidasyona karşı mücadele edenlerden yaşı henüz 17 sinde olan, henüz yirmili yaşlarına basmış olanlara kadar bir çok kuşağı barından salonun mücadelenin kesintisizliğinin işareti olduğunu belirtti. Günümüzde TKP'nin boşluğunu hiç kimsenin dolduramadığını, sahte TKP girişiminin ise partiyi asla temsil edemeyeceğini bu yüzden Türkiye işçi sınıfının gerçek anlamda bir komünist partiye, Türkiye Komünist Partisi'ne ihtiyacı olduğunun altını çizdi. Bunun için ayrı ayrı mücadele yürüten TKP'lilerin birleşmesinin ve ülkenin kaderine müdahale etmesinin gerekliliğine işaret etti. TKP'yi nostaljik bir özlem olarak değil somut, pratik bir gereklilik olarak görenlerin, düzeni devirip sosyalizmin kurulabileceğine inanların ve bu uğurda mücadele edenlerin ayrı durmalarının bir anlamı olmadığını belirtti.

20 dakikalık ara! Gerçekten ara mı?
Panelin ardından 20 dakikalık ara verildi. Ama buna "ara" demek için bin şahit ister. Çünkü bu fırsatta eski İLD'liler yeni ilerici liselilerle, eski üniversiteli ilerici gençler yeni üniversitelilerle, öğrenci gençlik mücadelesi ve eğitim sistemi üzerine konuşurken; emekli olmuş işçiler, öğretmenler genç işçilere ve öğretmenlerle konuşuyor; bir kuşak diğeriyle kaynaşıyordu. Telefonlar, adresler alınıyor; görüşmek üzere sözler veriliyor, açılan kitap ve dergi standı başında uzun uzun sohbetler yapılıyordu. Bu gerçekten bir ara mıydı?

İkinci bölüm
20 dakikalık aradan sonra sahneye "Deli ya da Veli" adlı skeciyle Merve İleri çıktı. Skeci özetlemek gerekirse oyundan bir parçayla başlamak lazım söze: "Denizde makine dairesiyiz biz, karada fabrika..." İşte bu insanların yaşamlarından ve de özellikle "sorularından" parçalar vardı sahnede ve gür sesleriyle haykıran on beşler... Bir de oyunun sonunda bitmek bilmeyen alkışlar.

Skecin ardından sahneye geniş kadrosuyla Grup Güneşli Dünya sahnedeki yerini aldı. Ne demişti Nazım:
"Şarkılarımız
çam ormanlarında rüzgar gibi bize kendini
hep bir ağızdan okutmalıdır!"
İşte o şarkıları okudu Grup Güneşli Dünya, işte o şarkıları okuduk. Her biri ayrı bir emek ürünü olan şarkılar coşkumuza coşku kattı.

Grup Güneşli Dünya'nın ardından sıra gecenin kapanışına geldi. Hep bir ağızdan coşkuyla okunan TKP Marşı ile gece sona erdi.

Mesajlar... mesajlar.... mesajlar!
Gecemize ülkenin ve dünyanın çeşitli yerlerinden mesajlar ulaştı. Ulaşan her mesaj salona nasıl sığamadığımızı anlatıyordu adeta...

Yurt dışından, Avrupalı komünistlerden; Bahtiyar Erkul (Almanya), Şahin Aydın (Almanya), İbrahim Özsoy (İsveç), Refiye Pagel (Almanya), Ali Altınkaynak (İsveç), Cengiz Köktürk (Almanya), Faik Yılmaz (İsveç), Ertan Gemici (Almanya), Hüseyin Karabulut (İsveç), Hüseyin Erdem (Almanya), Ali Güngör (İsveç), Cevdet Arslan (Almanya), Mehmet Öget (İsveç), Nazım Hikmet Tekin (Almanya), Ali Kınalı (İsveç), Emine Erdem (Almanya), Anne Kınalı (İsveç), Hasan Tezcan (Almanya), Sefa Gürsoy (İsveç), Ahmet Tüzün (Almanya), Hüseyin Gazi Işık (İsveç), Kemal Kıran (Almanya), Ayfer Kutlay (İsveç), Zafer Gözet (Norveç) ve Günnür Köktürk'ten (Almanya) ortak imzayla gelen mesaj büyük bir coşkuyla karşılandı. Mesajın ardından okunan her isim yeni bir köprü oldu geleneğe ve geleceğe...

Bir mesaj daha vardı uzaklardan gelen. Eski İlerici Yurtsever Gençlik Dergisi yazı işleri müdürü Bahattin Seven'den. Danimarka'dan gönderiyordu o da mesajını. Bahattin Seven'in mesajı salondaki ilerici gençler tarafından bir başka coşku ile alkışlanıyordu...

Trakya'da Birlik ve Dayanışma Derneği'nin mesajı okundu gecede... "Sizlere... yürek dolusu selamlarımızı getirdik." diyordu mesajında...

Ürün Sosyalist Dergi'nin çeşitli temsilciliklerinden mesajlar okundu işçi sınıfı iradesinin yeniden dallanıp budaklandığını anlatan...

TÜM-İGD Genel Merkezi'nden, Şube ve temsilciliklerinden mesajlar ulaştı geceye "Yolumuz işçi sınıfının yoludur!" diye haykıran...

Ayrıca gecede Hedef Dergisi'nin mesajı okundu bizi dostça selamlayan...

Görev başına!
İnsanlar, yavaş yavaş dağılıyordu artık evlerine, yurtlarına. Ama böyle bir geceden ayrılmak kolay değil. Herkesin aklında aynı şey var. Belli oluyordu yürüyüşlerinden, düşünmelerinden, coşkularından: "Haydi bakalım! GÖREV BAŞINA!"