Dünya işçi sınıfının kurtuluşu
için atılan adımların en önemlilerinden birinin Büyük Sosyalist Ekim
Devrimi'nin 90. yıldönümünü kutluyoruz. Her türlü sömürü ilişkisine karşı
yapılan Ekim Devrimi, yalnızca işçi sınıfının değil sömürülen ulusların,
köylülüğün, kadınların, gençlerin, yoksulların da kurtuluşunun yollarını
göstermesi ve sosyalizmin ilk somut denemesi olması bakımından tarihteki büyük
yerini almıştır. Ne mutlu ki bize Ekim Devrimini gerçekleştirenlerin yoldaşları
olarak, onların mücadelesini bugün de yılmadan, yorulmadan sürdürüyoruz.
Tarihler yazar bizi; biz tarih yazanlarız!
Bundan tam 90 yıl önce Lenin'in
önderliğinde Çarlık zulmüne son veren Bolşevikler devrimi tüm dünyanın işçilerine
ve ezilenlerine armağan etmişti. Köleliğe başkaldıran Spartaküsten, Demirci
Kawa'dan, "yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde" ortaklık diyen Şeyh Bedrettin'den damıtılıp gelen insanlığın
kurtuluş özleminin örgütlü temsili olan Bolşevikler kısa sürede toprak
ağalarının, patronların, işkencecilerin, emperyalistlerin korkulu rüyası haline
geldi. Temel dokusu yoksul, topraksız köylülerden; coğrafyasının önemli bölümü
ise verimsiz, kıraç topraklardan oluşan bir ülkeyi kısa sürede köylerine varana
kadar tiyatrolar, gelişmiş kütüphanelerle donattılar. Bu daha önce tarihin hiç
görmediği, hiç yazmadığı yeni bir uygarlıktı! Bolşevik önderlik insanlığın
ortak bilincine adı kara harflerle yazılan Hitler faşizmine ve onun kana
susamış ordularına karşı da özgürlüğü ve ana yurdu kahramanca savundular.
Böylece devrimciler bir kez daha insanlığın onurunu canları pahasına korumuş
oldular. Tepeden tırnağa ağır silahlarla, zırhlarla donanmış acımasız düşmana
karşı genç, yaşlı kadın erkek Sovyet vatandaşlarının bu kahramanlığı devrimin
ve onun arkasındaki büyük öğretiye olan inancın somut göstergesiydi aslında. Ne
var ki sosyalizme olan inancın geliştirilememesi, emperyalistlerin yoğun
baskıları ve sinsi saldırıları karşısında devrimci refleksin gösterilememesi
sonucu Marksizm-Leninizm ideallerinden geri düşülerek devrim düşmanları karşısında
parti silahsızlandırılmış oldu. Devrim, başlangıç referanslarına yeteri kadar
sahip çıkılmadığı noktada geriye düştü ve karşı devrimciler köhnemiş ve çürümüş
bir zafer kazandılar.
Ekim Devrimi'nin en büyük dersi: Parti devrimin gözbebeğidir!
Ekim Devrimi'nin önemi ve anlamı
üzerine yazılabilecekler elbette sayfalar doldurur. Ancak devrimciler açısından
devrimin en büyük dersi kuşkusuz parti olmuştur! Fabrikalarda, köylerde,
okullarda ve yoksul mahallelerinde onlarca deneyden onlarca sınavdan geçmiş
olan parti zaferlerinden öğrendiği kadar mağlubiyetlerinden de dersler
çıkartmayı başarmış bunları kollektif aklın süzgecinde eleyerek sınıf siyasetini
ve devrimci rotasını şekillendirmiştir. Ekim Devrimi'nin öncüsü, parlayan
yıldızı Bolşevik Parti devrime giden yolda demokratik merkeziyetçilik, parti
disiplini gibi konularda geliştirdiği programatik yapıyı gündelik yaşamada
büyük bir ustalıkla aktarma başarısını göstermiş nihayetinde de örgüt içi
demokrasiyi, üstün fedakarlık ve militanlığı ve bunların ayrılmaz parçası olarak
da çelik gibi bir disiplin anlayışını hayata geçirmiştir.
Kızıl ekimin öğretisi daha önce devrimcilik
adına ortaya çıkmış tüm küçük burjuva yalpalamaları elinin tersiyle itmiştir.
Devrimin ancak devrimci partiyle olabileceğini kanıtlamış, devrimin en büyük
silahının parti olduğu gerçeğini teorisiyle ve pratiğiyle belgelendirmiştir.
Ekim Devriminin ışığı Türkiye Devrimini de aydınlatıyor!
Büyük devrimin 90 yıldır söndürülemeyen
ışığı hem dünyamızı hem de kapitalizmin en kirli ve aşağılık yüzünün her gün
tekrar tekrar kendini gösterdiği ülkemizde paralamaya devam ediyor. Devrimin
önderi Lenin'in tezleri, Bolşevik Parti'nin örgütsel mirası ve nihayetinde
Sovyetler Birliği deneyimi genç Türkiye Devrimi'nin yolunu da aydınlatıyor. Özgürlük
isteyen Kürdün , parası olmadığı için eğitim hakkı elinden alınan gencin, fabrikada
patron ve ailesi daha rahat yaşasın diye üç otuz paraya 14, 15 saat çalışan
emekçinin kurtuluş yolu işte bu yoldur. Bugün samimi olarak ben devrimciyim
diyen herkes bu ışığı büyütmek ve bu deneyime sahip çıkmak zorundadır.
İnsanlık tarihinde bazen geçici
geri düşüşler yaşansa da kurtuluş tohumu insanlığın bilincine düştü bir kere.
Şimdi o 90 yaşında bir çınar ve biz şimdi, 21. Yüzyıl'da, bu çınarın
tohumlarıyla onu hem ülkemizi hem de dünyayı kaplayacak büyük bir ormana
dönüştüreceğiz. Büyük Ekim Devrimi'nin 90. zafer yılını kutladığımız bugün partili
yoldaşımız Nazım Hikmet'in "bir ağaç gibi
tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine" diye seslendiği mısrası daha da
anlamlı oluyor.