Tarih: 03.05.2008 |  Haberler
İşgal altında 1 Mayıs

Her yanı iki metre boyundaki bariyerlerle iptal edilmiş ve insansızlaştırılmış Taksim meydanı; bütün köşebaşları tutulmuş ve abluka altına alınmış Beyoğlu ve Şişli; vapur, metro ve tramvayları çalıştırılmadığı için felç edilmiş koskoca şehir; Mecidiyeköy-Taksim arası gaz bombacısı, biber gazcı ve copçu polis birlikleriyle, Taksim Gezi parkı yedek jandarma birlikleriyle denetim altına alınmış işgal İstanbulu.

Sabahın köründe DİSK genel merkezini basan ve gaz bombalarıyla, basınçlı suyla işçileri dağıtan, hastaneleri, mühendis odalarını, parti il merkezlerini gazlayan, yere düşmüş gencecik işçi kızları tekmeleyen ve coplayan, gazetecilerin kolunu kıran, aralarına sıkıştırdıkları emekçileri linç etmeye kalkışan zorbalar...

AKP iktidarı 1 Mayıs 2008'de işçi sınıfının uluslararası birlik, mücadele ve dayanışma gününü kutlamak ve 1977 kontgerilla katliamında öldürülen işçi kardeşlerini anmak isteyen işçi sınıfına Taksim'i açmamak için 30 bin kişilik polis gücüyle işte böylesine acımasız bir terör uyguladı. AKP iktidarı 100'ü aşkın yaralı, 530 gözaltı bilançosu ve biraraya gelmeye çalışan her topluluğu gazlayıp coplayarak yarattığı dehşet ortamı içinde bunalan sendika yöneticilerini sonunda pes ettirerek Taksim'i "işçilerden korudu".

AKP iktidarı sınıfsal taleplerini birlikte haykırmak için ellerine bir çakı bile almadan, silahsız, şiddetsiz barışçı gösteri hakkını kullanan işçi sınıfı karşısında aslında ağır bir yenilgiye bedel bir Pirus zaferi kazandı. Zorbalıkta kazandı ama siyasal olarak kaybetti. Bütün "derin devlet karşıtı", "özgürlükçü", "mazlum", "demokrat" cilası döküldü.

1 Mayıs 2008'de AKP iktidarı sermaye sınıfının işçi sınıfı ve bütün emekçiler üzerinde kurduğu açık terörist diktatörlüğün yürütme komitesi olarak ortaya çıktı, faşizmin icra heyeti olarak çalıştı. AKP iktidarı bu rolünün siyasal bedelini mutlaka ödeyecek çünkü işçi sınıfına karşı zorbalık yapan hiçbir güç iflah olmaz. İşçi sınıfına saldıran eninde sonunda çarpılır.

Kapitalistler içi kavganın bir sonucu olarak AKP'ye karşı "laikliğe karşı odak" olduğu gerekçesiyle kapatma davası açıldığında, "AKP'yi halk kapatacak" demiştik. AKP sosyal devlete karşı odak olduğunu son olarak bütün çalışanlara ağır hak kayıpları getiren ve emekliliği hayale dönüştüren SSGSS yasasını çıkararak bir kez daha kanıtladı. Son olarak 1 Mayısta estirdiği terörle demokrasiye ve hukuk devletine karşı odak olduğunu bir kez daha kanıtladı. AKP, zulmünü arttırarak işçi sınıfının ve emekçilerin kendisine karşı açacağı kapatma davasının iddianamesini bizzat kendi eliyle yazıyor.

Ürün, Birlik Dayanışma Hareketi ve TÜM-İGD, direngen mücadelesiyle Şişli'de, Osmanbey'de, Pangaltı'da, Kurtuluş'ta, Dolapdere'de, Cevahir'de, Cihangir'de, İstiklal'de, Nişantaşı'nda sınıf kardeşleriyle birlikte onurlu yerini aldı. 5 arkadaşımız yaralandı, 1 arkadaşımız gözaltına alındı. (Gözaltına alınan arkadaşımız gece yarısından sonra serbest bırakıldı.) Baskılar mücadele azmimizi daha da biliyor. AKP'ye ve kapitalist oligarşiye pabuç bırakacak değiliz.

Sermaye sınıfı ve uzantıları AKP eliyle bu yıl da Taksim'i işçi sınıfından esirgedi. Ne var ki, işçi sınıfının ve emekçilerin mücadelesi sürecek, sınıf evrensel bayramını er geç Taksim'de de kutlayacak. 1 Mayıs marşında söylendiği gibi "Gün gelir zorbalar kalmaz gider." AKP'nin zorbalığı yanına asla kâr kalmayacak: AKP ardında kötü bir ad bırakarak tarihin çöplüğünü boylayacak.