Tarih: 13.08.2008 |  Haberler
Dursun Karataş hayatını kaybetti

Halkın Hukuk Bürosu avukatlarının yaptığı açıklamaya göre, yaklaşık 10 yıldır kanser tedavisi gördüğü belirtilen Devrimci Halk Kurtuluş Partisi (DHKP) Genel Sekreteri Dursun Karataş, 11 Ağustos 2008 Pazartesi günü hayatını kaybetti.

Dursun Karataş, 1980 öncesinde Devrimci Yol'dan ayrışan İstanbul Devrimci Gençlik örgütünün önde gelenleri arasındaydı. Daha sonra adı Devrimci Sol olan örgütü kurdu ve liderliğini yaptı. Mahir Çayan'ların kurduğu Türkiye Halk Kurtuluş Partisi-Cephesi çizgisindeki Dev-Sol, 1980'den sonra 12 eylül faşizminin dayattığı hapishane sürecinde ölüm oruçları ve hapishane isyanlarıyla siyasi tutsakların en temel haklarının alınması mücadelesinde büyük rol oynadı.

Dursun Karataş, 1989 yılında idamla yargılanması devam ederken yattığı Bayrampaşa hapishanesinden firar etti. Bir süre yurt içinde yer altında yaşadı. Daha sonra operasyonların sıklaşması ve çemberin daralması üzerine yurt dışına çıktı. Dev-Sol, aynı dönemde, 1994 yılında partileşerek Devrimci Halk Kurtuluş Partisi adını aldı.

DHKP çizgisi, tarihteki devrimci-demokrat/narodnik yapıların işçi sınıfı bilimine uzak sabırsızlığını, "çabucak sonuç alma" anlayışını paylaşıyor, sosyalist devrim için gereken uzun soluklu, sabırlı bilinçlendirme ve örgütlenme mücadelesini "devrimci şiddet"le ikame etmeyi öngörüyordu. Bir avuç devrimcinin yürüteceği öncü savaşla "oligarşi ile halk" arasında var olduğunu iddia ettikleri "suni denge"nin kırılabileceğini ve bu yolla kitlelerin devrime kanalize edilebileceğini varsayıyordu.

Bu varsayımla uyguladıkları şiddet işçilerden, sade insanlardan, halktan uzaklaşmalarına yol açtı. Sınıftan ve emekçi halktan uzaklaştıkça lümpen eğilimler arttı, şiddet körleşti, kimi zaman diğer sol örgütlere, kimi zaman kendi içine yöneldi.

İşçi sınıfını ve kitle mücadelesini öncü savaşçılar ve şiddetle ikame etmeyi esas alan çizgisine bağlı olarak, Dursun Karataş önderliğindeki Dev-Sol, işçi sınıfı ve sınıf mücadelesine bağlı aydınlar arasında yaygınlık kazanamadı. Şehir yoksulları arasında taban buldu, gecekondu mahallerinde ve kimi yörelerde yoksul köylüler arasında sempati duyulan bir örgüt haline geldi.

Dursun Karataş önderliğindeki Dev-Sol/DHKP çizgisi, bir yandan 12 Eylül faşizmine ve tüm faşist uygulamalara karşı direnişleri nedeniyle anılırken, diğer yandan örgüt içi infazlar ve iç mücadelenin kanlı hesaplaşmalara dönüşmesi ile öne çıktı.

Bu örgüte mal edilen ve kendilerinin de üstlendiği pek çok olay Türkiye halklarının gündeminde oldu. Kimi zaman doğrudan işkencecilere ve egemen sınıfın üst düzey yöneticilere yönelen şiddetleri, bazen de devrimcilere, birlikte çalıştığı kişilere, sade insanlara, emekçilere, küçük mülk sahiplerine yönelerek kitlelerde bilinç bulanıklığına yol açtı.

Parti/Cephe çizgisinde yer alan örgütler içinde Sovyetler Birliğini ve sosyalist sistemi en olumlu değerlendiren ve anti-sovyetizmden uzak duran bir yapı oldu. Sosyalist sistemin yıkılmasından sonra da anti-komünizme savrulmadı, yeni liberal tezlere sarılmadı, devrimci bir çizgide durmaya gayret eden örgütlerden biri oldu. Ortadoğu merkezli devrimci örgütlerle yakın ilişki içindeydi.

Dursun Karataş, ülkemizde TKP'nin, Mustafa Suphi-İsmail Bilen geleneğinin temsil ettiği sınıf bilinçli proletaryanın Marksist-Leninist ideolojik, politik ve örgütsel çizgisine aykırı, bizce hatalı çizgisine rağmen, ömrü boyunca sosyalizm saflarında yer aldı, hep örgütlü mücadeleyi tercih etti, son anlarına dek Türkiye halklarının kurtuluşu için fikir üretmeye çalıştı.

Tüm yoldaşlarının, devrimcilerin ve solcuların başı sağ olsun. Anısı bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için devrim mücadelemizde bizimle birlikte olacak.