Çalışmak üzere Türkiye'den acı vatan Almanya'ya giden Celalettin Kesim, ölümünden birkaç yıl öncesine kadar Berlin'de Borsig fabrikasında tornacı olarak çalıştı. Tornacılığıyla onur duydu, alın terinin
hakkını verdi, komünist oldu. Aynı onurla son dönemlerinde öğretmenlik hakkı aldı. Tornacı iken metal sendikasında, öğretmen iken öğretmenler sendikasında aktif sendikacılık yaptı.
Partinin en çalışkan üyelerinden biri olarak Berlin'de Türkiyeliler Merkezi'nin kuruluşunda önemli görevler üstlendi. Bu merkez daha sonraları kadro kaynaklarımızdan biri olarak büyük işlev görecekti.
Celalettin Kesim yoldaş, Partinin verdiği bütün görevleri her zamanki ciddiyetiyle yerine getiren, devrim için militanca mücadele yürütülmesi gerektiğini bilen bir kişiliğe sahipti. Katledildiği gün olan 5 Ocak 1980 sabahı da, diğer Berlinli yoldaşlarıyla birlikte ayak sesleri gelen faşist darbe tehlikesine karşı halkı uyaran bir bildiriyi tüm kente dağıtma ve gazete satışı yapma görevini üstlenmişti.
O günkü bildiri dağıtma ve gazete satma grupları, tüm kenti eşzamanlı dolaşabilmek için üçe ayrılmıştı. Celalettin yoldaşın içinde yer aldığı 20-25 kişilik gruba da Küçük İstanbul denen meydan düşmüştü. Bu meydan Türkiyeli yurttaşların en yoğun olduğu bir yerdi. Ancak Berlin'in en büyük Mevlana Camii de bu meydandaydı. O gün de orada dinci faşistler, ABD'nin emrine uyarak, Afganistan'a müdahale eden Sovyetler Birliğini protesto etmek üzere düzenleyecekleri mitingin toplantısını yapıyorlarmış. Celalettin Kesim'in içinde bulunduğu grup, işte böylesi gerilimli bir alanda dağıtım ve satış yapmaya başlamıştı.
O cumartesi gününün özelliği ise, daha bir gün önce, Cuma çıkışında, bu kez Türk Pazarı'nda bizim grup ile dinci faşistler karşı karşıya gelmişler; ama güçler birbirine denk olduğu için her iki grup da vuruşmaktan kaçınmış, sadece dalaşmakla yetinmişlerdi. İşte, bir bilgi eksiği, yetersiz kolaçan ve tedbirsizlik sonucunda, böylesi gergin bir ortama az kuvvetle, hem de takviyesiz olarak bildiri dağıtımına çıkılmıştı.
Bir anda Celalettin yoldaşın grubu, yüzlerce düşmanca tavırlı insanın arasında kalmıştı. O durumda bile hem bildiri dağıtımına, hem de slogan atmaya devam eden grubun çevresi giderek daralmaya başlamıştı. Bildiri dağıtan grup her ne kadar tehlikeden uzaklaşmak için hafif hafif gerilemeye başlasa da, yine de bir provokasyonun gelmesi an meselesiydi. Çünkü, o dönemde sol düşmanı bütün grupların içinde ajanların cirit attığı, özellikle mimlenmiş komünistleri bertaraf etmek için fırsat kolladıkları biliniyordu.
Sonuç olarak, bellerindeki silahları alenen taşıyan, Berlin polisinin yol vermesiyle iyice azgınlaşan kalabalıktan önce küçük sataşmalar, daha sonra sözle ve elle tacizler başladı. Yine de sırtlarını asla dönmeden ve asla kaçmadan küçük adımlarla daha kalabalık caddeye doğru gerileyen gruba bu esnada bıçakla saldırılar başlıyor. Tesadüfen spor yapan arkadaşlardan oluştuğu için, grup bu saldırıları çeviklikleri sayesinde ufak tefek sıyrıklarla atlatıyor. Ancak, bu esnada birkaç parçaya bölünmüş olan gruptan Celalettin'in olduğu yer daha büyük bir saldırıya uğruyor ve ne yazık ki Celalettin, profesyonelce vurulmuş bir bıçak darbesiyle, kasığından yaralanıyor. Onun ve diğer bazı arkadaşların böylesine yaralanmasından sonra saldırgan güruh dağılıyor. Aynı saldırıda Berlin parti sekreteri de haftalarca hastanede kalacak kadar ağır bir şekilde yaralanıyor.
Hastane bir buçuk kilometre uzakta olduğu halde ambulansın gelmesi yarım saati buluyor. Ne yazık ki, ambulans yaralı arkadaşları hastaneye ulaştırdığında, henüz 37 yaşındaki yoldaşımız Celalettin için artık çok geç olduğu anlaşılıyor.
Ömrünün bilinçli bütün bölümünü devrim ve sosyalizm mücadelesine adayan, bir partili olarak görev yapan, partinin verdiği bütün işleri küçük büyük demeden yiğitçe bir özveriyle yerine getiren, bu uğurda hayatını ortaya koyan Celalettin Kesim yoldaşın yaptıkları Türkiye'de gerçekleştireceğimiz sosyalist devrimimize çok şey kattı. O, bağırmadı, gidenleri çağırmadı. Başladığı işi bitirdi.
Anısı bize ışık tutuyor. Devrimin isimsiz kahramanları arasında enternasyonalist dayanışmayı bütün varlığıyla yerine getiren Celalettin Kesim gibi yoldaşlarımız en ön sıralarda yer alıyor.
Yaşasın devrim, yaşasın sosyalizm.
Celalettin Yoldaş unutulmadı, unutulmayacak.