Tarih: 14.04.2009 |  Bildiri
İntikam politikası

Yerel seçimleri kazanmasına rağmen önemli oranda oy kaybına uğrayan AKP iktidarı, seçimlerin intikamını almaya girişti. 13 Nisan 2009 sabahı "Ergenekon'un 12. dalgası" olarak olarak adlandırılan baskınlarla, AKP'ye karşı CHP'yi ve kısmen MHP'yi destekledikleri belli Kemalist çevrelere tekrar gözdağı verdi, 39 kişi gözaltına alındı. 14 Nisan sabahı ise, Kürt bölgelerinde AKP'yi ağır yenilgiye uğratan DTP yönetici ve üyelerinden 51 kişi yine baskınlarla gözaltına alındı.

Ergenekon soruşturması çerçevesinde Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği ÇYDD'nin merkezi ve şubeleri, dernek başkanı Prof. Dr. Türkân Saylan ile diğer yöneticilerin evleri, Çağdaş Eğitim Vakfı ÇEV ve Kanal B televizyonu arandı. Kanal B'nin sahibi ve Başkent Üniversitesi rektörü Prof. Mehmet Haberal, Giresun Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Osman Metin Öztürk, eski Samsun Ondokuz Mayıs Üniversitesi rektörü Prof. Ferit Bernay, eski Malatya İnönü Üniversitesi rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu, eski Bursa Uludağ Üniversitesi rektörü ve Atatürkçü Düşünce Derneği ADD genel başkan yardımcısı Prof. Dr. Mustafa Yurtkuran, Cumhuriyet gazetesi yazarı ve İstanbul Üniversitesi emekli öğretim üyesi Prof. Dr. Erol Manisalı, Doğan Holding'ten "Baba Beni Okula Gönder" kampanyasının yöneticisi Tijen Mergen, 68'liler Vakfı genel sekreteri Namık Kemal Boya gibi ünlü kişiler İstanbul Emniyeti'nde polis sorgusunda.

DTP örgütüne ve belediyelerine yönelik baskınlarda genel başkan yardımcıları Kâmuran Yüksek, Bayram Altun, Selma Irmak, Abdullah Öcalan'ın avukatlarından Seracettin Irmak, Batman, Tunceli, Kızıltepe, Diyarbakır belediyelerinden yetkililer, Gün TV'nin genel yayın yönetmeni Ahmet Birsin, DEHAP eski genel başkanlarından Mehmet Abbasoğlu gibi isimler Diyarbakır Emniyeti'ne götürüldü.

Eski Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, polis refakatinde Ankara'dan İstanbul'a götürülen Mehmet Haberal'ı uğurlamaya geldi ve Ergenekon gözaltılarını eleştirdi. Birinci Ordu komutanı orgeneral Ergin Saygun, İstanbul Emniyet müdürü Celalettin Cerrah'ı ziyaret etti. Genelkurmay Başkanı orgeneral İlker Başbuğ, İstanbul Harp Akademileri konferans salonunda "2008 yılının değerlendirilmesi"ni yaparken Ergenekon soruşturması çerçevesinde daha önce gözaltına alınıp serbest bırakılan orgeneral Tuncer Kılınç ve orgeneral Kemal Yavuz ile AKP-Fethullah medyasının uzun süredir Ergenekon'dan içeriye alınacaklarını iddia ettiği eski genelkurmay başkanları İsmail Hakkı Karadayı ve Hüseyin Kıvrıkoğlu konferansı protokol sıralarında oturarak izlediler. Başta Mehmet Haberal olmak üzere Ergenekon'da gözaltına alınanların çoğu, düzenin kurumlarında önemli görevler üstlenmiş, yerli ve yabancı sermaye çevreleriyle, Genelkurmay ve yüksek bürokrasiyle içli dışlı kişiler.

Ergenekon'un yeni dalgası, AKP'nin seçimlerden zayıflayarak çıktığı; Türkiye ziyaretinde "ılımlı İslam" formülünü kullanmayan ve "laiklik"ten söz eden Obama'nın kimi ulusalcı-milliyetçi çevrelerde sevinç yarattığı koşullarda gerçekleşti. AKP-Fethullah hareketi koalisyonu, sermaye içi iktidar çatışmasında, tıpkı rakipleri gibi, baskı yöntemlerini pervasızca kullanmaya devam ediyor.

DTP'ye yönelik baskılar ise seçimin hemen ardından, Ağrı'da seçim sonuçlarına itiraz eden göstericilere, Halfeti'de Öcalan'ın doğum gününü kutlamak isteyen halk topluluğuna karşı şiddet kullanılması ve kan dökülmesiyle başlayan intikam politikasının devamı olarak gündeme geldi. Bu politika sadece AKP'nin değil, Ergenekoncu çevrelerin de desteğiyle yürütülüyor. Türk devletini, Irak kukla yönetimini ve Kürdistan bölge yönetimini Amerikan emperyalizminin bölgesel politikaları doğrultusunda uzlaştırarak Kürt ulusal hareketini ortadan kaldırma planının parçası olarak uygulanıyor.

Emperyalizmin ve işbirlikçi kapitalist egemenlerin işçi sınıfına, emekçi halklara ve toplumsal muhalefete ortaklaşa saldırırken birbirlerine karşı çeşitli ayak oyunlarına da başvurdukları, at izinin it izine karıştığı karmaşık bir dönemden geçiyoruz. Obama'dan, AKP-Fethullah ortaklığından, Kemalist-ulusalcı-milliyetçi cepheden veya AKP-Genelkurmay ortaklığından "özgürlük, demokrasi ve barış" bekleyenler düpedüz hayal görüyorlar. İstifimizi bozmadan ve sermayenin kanatlarından hiçbirinin yedeğine düşmeden mücadeleyi soğukkanlı bir şekilde yürütmeye her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.