4C köleliğine boyun eğmemek ve kazanılmış haklarını korumak için özveriyle direnen Tekel işçileriyle dayanışmak için dün ülkenin her yerinde on binlerce kişi yürüyüş ve gösteri yaptı, binlerce işçi ve kamu emekçisi birçok fabrika ve işletmede iş bıraktı.
İşçi ve memur sendikalarının çağrısıyla 4 Şubat 2010 günü yapılan, Tekel işçileriyle bir günlük dayanışma eylemine İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin, Adana, Bursa, İzmit, Samsun, Antakya, Diyarbakır, Batman, Van, Hakkâri, Edirne, Tekirdağ başta olmak üzere bütün illerde işçiler ve emekçiler katıldı. Böylece kapitalist iktidarın dayatmasına karşı Tekel işçileriyle dayanışma çağrısı ülkenin bütününde anlamlı bir destek buldu.
Gösteri ve yürüyüşlerin yaygınlığına ve başarısına karşılık iş bırakmalar genel grev çapına ulaşamadı. Dayanışma günü olarak başarılı, genel grev olarak eksik ve yetersiz bir bilanço ortaya çıktı. Kapitalist patronların ve hükümetin somut baskı ve tehditlerine karşı sendikal örgütlerin somut bilinçsel, örgütsel ve teknik düzenlemeleri yapmadıkları, tek tek işyerlerinde greve çıkmak için üyelerini yeterince hazırlamadıkları görüldü. İşçi sınıfının siyasal parti ve örgütlerinin de sınıf kitlesiyle olan bağlarının, sendikal ve örgütsel gücünün henüz yeterli olmaması eylemin sınırlarını belirledi, dayanışma gününün genel greve dönüşmesini önledi. İş bırakmalar yerel yönetimlerin AKP dışındaki partilerin elinde bulunduğu ve dolayısıyla iş bırakmalardan dolayı iktidarın yaptırımıyla karşılaşmak riskinin az olduğu yerlerde daha başarılı oldu.
4 Şubat dayanışma eylemi Tekel işçilerinin mücadelesini bütün sınıfın ve halkın desteğine kavuşturdu. Başarı buradadır. Ancak bu desteğin düzeyi henüz sınıfın diğer kesimlerinin Tekel işçilerinin davasını bizzat kendi davaları olarak içselleştirmeleri, bizzat Tekel işçilerinin özverisiyle mücadeleye katılmaları noktasında değil. Eksiklik ve yetersizlik buradadır. Mücadele devam ediyor. 4 Şubat desteğini genel grev boyutuna yükseltmek, hem siyasal, hem örgütsel olarak hepimizin çok daha büyük çabasını gerektiriyor. Dünya kapitalizminin ve yerli kapitalist sınıfın özelleştirmeci ve köleleştirici programını zalimce uygulamaya devam eden AKP'nin pervasızlığını durdurmak için her geçen gün daha bilinçli, daha örgütlü olmaya, sınıf mücadelesinde daha da ustalaşmaya mecburuz.