Kırgızistan'da beş yıl önce 4 Nisan 2005'te Askar Akayev yönetimini deviren halk ayaklanmasıyla başa geçen Kurmanbek Bakiyev, verdiği sözleri yerine getirmemiş
ve büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Bakiyev'in kemer sıkma gerekçesiyle temel ürünlere yaptığı son zamlar halkın öfkesini kabartmıştı. Bakiyev yönetimi, muhalefetin yoğunlaşan
gösteri ve mitinglerin ardından olağanüstü hâl ilan etti ve halka ateş açtırdı.
83 göstericinin
öldüğü ve yaklaşık 800
kişinin yaralandığı olaylarda polis halkı dağıtmayı
başaramadı. Ordu komutanlarının tarafsız kalmayı seçmesi ve
böylece ordunun başı sıkışan polisin yardımına gitmemesi
sonucunda, halk Meclis binasını, devlet televizyonunu ve polis
merkezini ele geçirdi. Hükümet istifa etti, Bakiyev kaçtı. 6 ve
7 Nisan 2010 tarihinde gerçekleşen bu yeni halk ayaklanmasıyla
Bakiyev yönetimi devrildi.
Bilindiği
gibi, 1990'dan beri
ülkeyi sosyalizmden kapitalizme taşıyan karşı-devrim yönetiminin
başında bulunan liberal Akayev, kamu mallarını yağmalama ve
yolsuzluk politikalarıyla halkı bıktırmıştı. Üstelik 2001'de
Amerika'ya Manas üssünü vererek Amerikan emperyalizminin
Afganistan işgaline lojistik destek sağlamıştı. Bu üsle ABD,
Afganistan işgaline destek sağladığı gibi, Rusya'ya ve Çin'e
çok yakın bir bölgeye askerî varlıkla yerleşerek Orta Asya'yı
kontrol edebileceği ve olası rakiplerine karşı sıçrama noktası
olarak kullanabileceği bir olanak elde etmişti.
Bakiyev,
halka hizmet, dürüst
yönetim kurma, yolsuzluklara son verme sözleriyle başa gelmiş,
Rusya'yla yakınlaşacağını ve Amerika'nın Manas üssünü
kapatacağını ilan etmişti. Nitekim Rusya'dan iki milyar dolar
kredi temin etmiş ve Rusya'ya da bir üs vermişti. Kısa bir süre
sonra halka verdiği sözleri unutan Bakiyev, telekom ve elektrik
şirketleri başta olmak üzere kamunun elinde bulunan neredeyse her
şirketi özelleştiren, özelleştirme ve yabancı sermaye
yatırımlarını yöneten kurumun başına kendi oğlunu getirerek
ülkede ekonomik ve siyasal bir hanedan oluşturmaya girişen,
siyasal muhaliflerini işkence, hapis ve cinayetlerle sindiren,
rüşvet ve yolsuzlukla semirdikçe semiren kapitalist bir diktatör
olarak sivrildi. ABD üs kirasını arttırmayı teklif edince,
Bakiyev, Manas üssünü kapatmaktan da vazgeçti. ABD'yle sıkı
fıkı oldu ve ABD desteğini arkasına aldığı için daha da
küstahça davranmaya başladı.
Bakiyev
yönetiminin yerine geçen
Geçici Hükümet'in başında şu anda Roza Otunbayeva bulunuyor.
Geçici Hükümet, ilk kararnamesiyle telekom ve elektrik
şirketlerinin özelleştirilmesini iptal etti ve bu şirketleri
yeniden kamulaştırdı. Ardından da son yapılan zamları geri
aldı. Dünya kapitalizminin içinde bulunduğu krizin bütün
dünyada paradigmayı değiştirdiğini biliyoruz. İşçilerin ve
emekçilerin, sade halkın zihniyeti adım adım değişiyor. Halklar
artık eskisi gibi yaşamak istemiyor. Egemenler de eski yöntemlerle
yönetemiyor. Kırgızistan'daki halk ayaklanması bunun bir
göstergesi oldu. 1980'lerden beri dünyaya egemen olan kapitalist
gericilik döneminde emekçi halka karşı ekonomik soykırım
uygulamanın temel yöntemi olan özelleştirmeler artık iptal
sürecine giriyor.
Ne var ki,
unutulmaması gereken nokta,
tıpkı Bakiyev gibi Otunbayeva'nın da kapitalist restorasyonu
gerçekleştiren Akayev yönetimi sırasında üst görevlerde
bulunmuş olmasıdır. Akayev de, Bakiyev de, Otunbayeva da aynı
kapitalist restorasyon ekibinde uzun süre birlikte çalışmışlardır.
Bakiyev ve Otunbayeva, bir süre sonra Akayev'le yollarını ayırıp
muhalefete geçmiş; Bakiyev yönetimi sırasında da üst görevlerde
bulunan Otunbayeva bir süre sonra bu kez Bakiyev'den ayrılıp
muhalefete geçmiştir. Nitekim, Otunbayeva yönetimi, kendilerine
soğuk yaklaşan ABD'ye güvence vermek üzere Manas üssüne
dokunmayacağını ilan etti. Tabii ki, halka güven vermek için
özelleştirmelere son vermek ve kamulaştırma politikasını
benimsemekle emperyalist ABD'nin üssüne dokunmamak birbiriyle
bağdaşmaz. Bir eli emekçi halkta, bir eli emperyalizmde yola devam
edilemez. Olayların nasıl gelişeceğini bekleyip göreceğiz.
Meşruiyetini
yitirmiş kapitalist
despotlara karşı ayaklanmayı ve onları devirmeyi öğrenen emekçi
halkların, yönetimi burjuvazinin başka bir ekibine bırakmamayı
ve kendi kaderlerini kendi ellerine alarak kendi yönetimlerini
kurmayı da öğrenmesi gerekiyor. Yirmi yılda iki kapitalist yönetimi
devirmeyi başaran Kırgızistan halkının, bu kahramanlığı
sosyalist bilinç ve örgütlenmeyle taçlandırarak kendi kendini
yönetmeye başlamasını, halk ayaklanmasını gerçek bir devrime
dönüştürmesini diliyoruz.