Tarih: 14.04.2010 |  Haberler
Kırgızistan'da halk ayaklanması

Kırgızistan'da beş yıl önce 4 Nisan 2005'te Askar Akayev yönetimini deviren halk ayaklanmasıyla başa geçen Kurmanbek Bakiyev, verdiği sözleri yerine getirmemiş ve büyük bir hayal kırıklığı yaratmıştı. Bakiyev'in kemer sıkma gerekçesiyle temel ürünlere yaptığı son zamlar halkın öfkesini kabartmıştı. Bakiyev yönetimi, muhalefetin yoğunlaşan gösteri ve mitinglerin ardından olağanüstü hâl ilan etti ve halka ateş açtırdı.



83 göstericinin öldüğü ve yaklaşık 800 kişinin yaralandığı olaylarda polis halkı dağıtmayı başaramadı. Ordu komutanlarının tarafsız kalmayı seçmesi ve böylece ordunun başı sıkışan polisin yardımına gitmemesi sonucunda, halk Meclis binasını, devlet televizyonunu ve polis merkezini ele geçirdi. Hükümet istifa etti, Bakiyev kaçtı. 6 ve 7 Nisan 2010 tarihinde gerçekleşen bu yeni halk ayaklanmasıyla Bakiyev yönetimi devrildi.

Bilindiği gibi, 1990'dan beri ülkeyi sosyalizmden kapitalizme taşıyan karşı-devrim yönetiminin başında bulunan liberal Akayev, kamu mallarını yağmalama ve yolsuzluk politikalarıyla halkı bıktırmıştı. Üstelik 2001'de Amerika'ya Manas üssünü vererek Amerikan emperyalizminin Afganistan işgaline lojistik destek sağlamıştı. Bu üsle ABD, Afganistan işgaline destek sağladığı gibi, Rusya'ya ve Çin'e çok yakın bir bölgeye askerî varlıkla yerleşerek Orta Asya'yı kontrol edebileceği ve olası rakiplerine karşı sıçrama noktası olarak kullanabileceği bir olanak elde etmişti.

Bakiyev, halka hizmet, dürüst yönetim kurma, yolsuzluklara son verme sözleriyle başa gelmiş, Rusya'yla yakınlaşacağını ve Amerika'nın Manas üssünü kapatacağını ilan etmişti. Nitekim Rusya'dan iki milyar dolar kredi temin etmiş ve Rusya'ya da bir üs vermişti. Kısa bir süre sonra halka verdiği sözleri unutan Bakiyev, telekom ve elektrik şirketleri başta olmak üzere kamunun elinde bulunan neredeyse her şirketi özelleştiren, özelleştirme ve yabancı sermaye yatırımlarını yöneten kurumun başına kendi oğlunu getirerek ülkede ekonomik ve siyasal bir hanedan oluşturmaya girişen, siyasal muhaliflerini işkence, hapis ve cinayetlerle sindiren, rüşvet ve yolsuzlukla semirdikçe semiren kapitalist bir diktatör olarak sivrildi. ABD üs kirasını arttırmayı teklif edince, Bakiyev, Manas üssünü kapatmaktan da vazgeçti. ABD'yle sıkı fıkı oldu ve ABD desteğini arkasına aldığı için daha da küstahça davranmaya başladı.

Bakiyev yönetiminin yerine geçen Geçici Hükümet'in başında şu anda Roza Otunbayeva bulunuyor. Geçici Hükümet, ilk kararnamesiyle telekom ve elektrik şirketlerinin özelleştirilmesini iptal etti ve bu şirketleri yeniden kamulaştırdı. Ardından da son yapılan zamları geri aldı. Dünya kapitalizminin içinde bulunduğu krizin bütün dünyada paradigmayı değiştirdiğini biliyoruz. İşçilerin ve emekçilerin, sade halkın zihniyeti adım adım değişiyor. Halklar artık eskisi gibi yaşamak istemiyor. Egemenler de eski yöntemlerle yönetemiyor. Kırgızistan'daki halk ayaklanması bunun bir göstergesi oldu. 1980'lerden beri dünyaya egemen olan kapitalist gericilik döneminde emekçi halka karşı ekonomik soykırım uygulamanın temel yöntemi olan özelleştirmeler artık iptal sürecine giriyor.

Ne var ki, unutulmaması gereken nokta, tıpkı Bakiyev gibi Otunbayeva'nın da kapitalist restorasyonu gerçekleştiren Akayev yönetimi sırasında üst görevlerde bulunmuş olmasıdır. Akayev de, Bakiyev de, Otunbayeva da aynı kapitalist restorasyon ekibinde uzun süre birlikte çalışmışlardır. Bakiyev ve Otunbayeva, bir süre sonra Akayev'le yollarını ayırıp muhalefete geçmiş; Bakiyev yönetimi sırasında da üst görevlerde bulunan Otunbayeva bir süre sonra bu kez Bakiyev'den ayrılıp muhalefete geçmiştir. Nitekim, Otunbayeva yönetimi, kendilerine soğuk yaklaşan ABD'ye güvence vermek üzere Manas üssüne dokunmayacağını ilan etti. Tabii ki, halka güven vermek için özelleştirmelere son vermek ve kamulaştırma politikasını benimsemekle emperyalist ABD'nin üssüne dokunmamak birbiriyle bağdaşmaz. Bir eli emekçi halkta, bir eli emperyalizmde yola devam edilemez. Olayların nasıl gelişeceğini bekleyip göreceğiz.

Meşruiyetini yitirmiş kapitalist despotlara karşı ayaklanmayı ve onları devirmeyi öğrenen emekçi halkların, yönetimi burjuvazinin başka bir ekibine bırakmamayı ve kendi kaderlerini kendi ellerine alarak kendi yönetimlerini kurmayı da öğrenmesi gerekiyor. Yirmi yılda iki kapitalist yönetimi devirmeyi başaran Kırgızistan halkının, bu kahramanlığı sosyalist bilinç ve örgütlenmeyle taçlandırarak kendi kendini yönetmeye başlamasını, halk ayaklanmasını gerçek bir devrime dönüştürmesini diliyoruz.