Sabah gazetesinde yazan Engin Ardıç 23 Ağustos 2010 tarihli Sabah gazetesinde yayınlanan "Korkma yavrum, öcü değil, yalnızca sandık... Isırmaz!" başlıklı yazısında ülkemizin emektar komünistlerinden Mehmet Bozışık'a (Boz Mehmet) hakaret etti. Engin Ardıç, Mehmet Bozışık hakkında düpedüz yalan ve tahrifat dolu şu satırları yazdı:
"Bir zamanlar Boz Mehmet' diye bir adam vardı, eski tüfeklerden', gizli TKP üyesi, sıkı komünist. Boz Mehmet aynı zamanda bir fabrikatördü. İzmir'de fabrikası vardı.İşçiyi de üç otuz paraya çalıştırırdı. İşçiler zam istedikleri zaman da onlara şöyle derdi: Acele etmeyin... Yakında devrim patlayacak... O zaman bu fabrika zaten sizin olacak... Şimdilik dayanın...'Bu tür yaratıklar beni hep çok eğlendirdiler. Durup durup beni haklı çıkardıkları için de aslında onlara teşekkür borçluyum."Engin Ardıç sahibinin sesidir. AKP diktatörlüğüne karşı referundumda Hayır diyecek olanları korkutmak için, bu ülkenin en yiğit insanlarından Bozışık'ı ahlâksızca kullanmaktadır. Ardıç önce uydurma bir "gerçek" yaratmakta, sonra kendi yarattığı bu yalana sarılarak tüm komünistlere hakaret etmektedir.
Ama, Engin Ardıç'ın yazısında doğru olan bir şey var: Evet, Mehmet Bozışık "sıkı komünist" sıfatını hak edenlerin en başında gelmektedir. Bozışık bir Kavala göçmeni olarak 1924'te Türkiye'ye gelir. Abisi Salih Bozışık ile birlikte TKP'li olur. Salih Bozışık, karanlık bir olay sonucunda da polis tarafından kaybedilmiş ilk komünistlerdendir.
Bozışık'ın ömrü mücadele ile geçmiş, işkencelere maruz kalmış ve çok uzun yıllar hapis yatmış başı dik bir komünistti. Her tahliyesinden sonra yeniden Parti saflarında yer aldı. Şefik Hüsnü döneminden İsmail Bilen'e kadar bütün genel sekreterlerimizle birlikte mücadele etmenin onurunu taşıdı. Hapishane yoldaşları arasında Türkiye'nin tanınmış bütün komünist aydınları vardır.
Bozışık hayatının sonuna kadar Türkiye Komünist Partisi üyesi olarak mücadele etti. Türkiye Birleşik Komünist Partisi, Sosyalist Birlik Partisi ve Birleşik Sosyalist Parti'de kuruculuk ve yöneticilik yaptı. Tasfiyenin ardından devrimci kadroların toparlanması ihtiyacını ilk dile getirenler arasında yer aldı. Bunun için TKP kadrolarının platformu olarak yayınlanan Ürün'ün kurucusu oldu. En hasta olduğu dönemde bile üretkenliğini yitirmedi, anılarını, tecrübelerini Ürün Sosyalist Dergi aracılığıyla yeni kuşaklara iletmeye çalıştı. Ömrünün son günlerine dek, Cumartesi anneleri ile birlikte kayıpların bulunması mücadelesi içinde oldu. Başta Kürt halkı olmak üzere Laz, Çerkez, Ermeni, Arap, Rum halklarının ezgiden kurtuluş mücadelelerinde her zaman yanlarında oldu.
Bozışık'ın ömrü ekonomik sıkıntı içinde geçmişti. Bozışık'ın İzmir'de fabrikası olduğu iddiası külliyen bir yalandan ibarettir. Bozışık İzmir'e parti görevlendirmesi sonucunda gitmişti. Orada garsonluk yapıyordu ve bir komünist işçi hücresi kurmaya çabalıyordu. Son yıllarında da zaten emekli aylığından başka geliri olmayan bir işçiydi. Bozışık ömrünün son yıllarını da Partili yoldaşlarının yanında geçirmeyi tercih etmiş ve öldüğü güne dek yoldaşlarının yanında yaşamıştı.
Küfürbaz Engin Ardıç, bir komünist için en aşağılık hakaret olan "işçilerin sırtından para kazanma" iftirasını atma cüreti göstermiştir. Bu bayağı yalanlarla Bozışık'a küfrederken aslında onun şahsında solcuları, sosyalistleri, komünistleri karalamaya kalkmıştır. Küfürbazlıkta sınır tanımayan ırkçı faşist Engin Ardıç, komünistlere "yaratık" diyerek kendince hakaret etmeye kalkmış ama aslında kendisine bir ayna tutmuştur.
Irkçı faşist Engin Ardıç, yıllar önce de Bozışık ve diğer eski tüfek komünistlerle "ömürlerini bir vehme kurban edenler" diye dalga geçmişti. Engin Ardıç gibi küfürbaz ve yalancılar silinip gidecek ama Bozışık bu ülkenin aydınlık geleceği için mücadele eden insanların gönlünde yaşamaya hep devam edecektir. Kimse bir gün Ardıç gibilerin küfürlerini hatırlamayacak. Bütün ömrünü TKP saflarında savaşsız ve sömürüsüz bir dünya idealine adayan Bozışık ve yoldaşları ise asla unutulmayacaktır.
Ardıç gibilerinin yalan, iftira ve hakaretleri tüm ilerici gençliğin, solcuların, sosyalist ve komünistlerin asalaklardan oluşan kapitalizme karşı olan hınçlarını bilemekten başka bir işe yaramaz. Onun gibilerinin düzeysiz yalanları bizleri Türkiye işçi sınıfının ve dünya proletaryasının emperyalizmden ve kapitalizmden kurtulma mücadelesini saptıramaz.
Sen ey Engin Ardıç. Komünistlerin olmayan fabrikalarında çalışan işçileri bırak, kendi gazetende, Sabah'ta sendikalaştığı için işten atılan meslektaşlarıyla alay eden eski komünist, yeni patron yalakası yöneticine bak.
Bozışık, 1998 yılında 27 Ağustos günü hayatını kaybetti. Öldüğü gün, evde yalnızken öleceği düşüncesine kapılıp, son anlarında bile gençliğe, Türkiye işçi sınıfına mesaj vermeye çalışan bir güzel insandı. Göğsünün sıkıştığını hissettiği son anlarında bulduğu bir kağıda karaladığı cümleler şöyleydi:
"Ben Türkiye'nin en yaşlı marksist, engelsist, leninist, stalinist komünistiyim. Tüm dünya insanları er veya geç bu görüşümü kabul edecektir. İnsanlık tarihi bu düşüncede olanların görüşlerinin zaferiyle sonuçlanacaktır.
Kalp sancısından kurtulmanın çaresinin arayışı içinde olan, bocalayan ve bu satırları yazan Mehmet Bozışıkım.
Son sözlerimi kaleme alışım. Şimdilik hoşça kalın davamız için mücadele eden yoldaşlarım. Mücadeleye devam zaferimizin teminatıdır.
Hoşçakalın tüm yoldaşlarım.
M. Bozışık"
Bu ülkenin komünistleri seni asla unutmayacak asırlık çınar Bozışık.
Sen rahat uyu, sana sözümüz sosyalizm.
Ürün Sosyalist Dergi