AKP iktidarının öncülüğünde
bütün egemen güçlerin bir kez daha estirdiği şovenizmi daha iyi
değerlendirme gayretiyle sorunun tarihçesine göz atarken, Atılım
dergisinin 1974 Şubat sayısında "Kürt Sorunu" başlıklı
yazıyı okudum. Yazı öylesine güncel ki, hiç olmazsa bazı
bölümlerini tekrarlamakta yarar görüyorum:
"Kürt halkı anayasal haklarını
kullanmak, ulusal varlığını korumak, demokratik hak ve
istemlerini gerçekleştirmek olanağından yoksundur. Kendi dilinde
okuma yazma, kültürünü geliştirme, devlet dairelerinde konuşma,
yayın yapma hakkı yoktur."
Bu saptamadan yola çıkan yazı, "Kürt
halkına tam demokratik, eşit anayasal haklar tanınmasını, kendi
dilinde okuma yazma, kültürünü geliştirme olanaklarının
sağlanmasını" istiyor ve Türkiye Komünist Partisi'nin
"öteden beri Kürt halkına karşı uygulanan baskı, terör ve
özümseme politikasına kesinlikle son verilmesi için" mücadele
ettiğini vurguluyor.
Kürt halkının demokratik haklarını,
anayasal isteklerini yerine getirme mücadelesi ile bağımsız,
demokratik, barışsever bir Türkiye uğrundaki, gerçek bir halk
hükümeti uğrundaki mücadelenin sıkı sıkıya bağlı olduğunu
belirten yazı, Türk, Kürt, bütün ilerici güçlerin omuz omuza
vermesinin zorunlu olduğunu açıklıyor.
"Ayırıcılık yalnız düşmanın
işine yarar" uyarısında bulunan yazı, burjuvazinin yıllardır
aşağılama ve terör politikasıyla memleketi parçalama faaliyeti
yürüttüğüne işaret ederken, Kürt halkının demokratik ve
anayasal haklarını savunmanın memleketin birliğini sağlama
amacına da hizmet edeceğini belirtiyor.
36 yıl önce dile getirilen bu
görüşler kanımca bugüne de ışık tutuyor. Şovenizmi
reddetmeli, eşitlik ve özgürlük temelinde halkların birliğini
sağlamak için özgür tartışmaya evet demeliyiz.
Kenan Sancar