Tunus halkı 17 Aralık 2010'da
başlayan ve ülkenin her yanına yayılarak kesintisiz dört hafta
süren gösteri, miting, grev ve eylemlerle ülkenin 23 yıllık
cumhurbaşkanı Zeynel Abidin Bin Ali'nin işbirlikçi kapitalist
diktatörlüğüne karşı büyük bir isyan gerçekleştirdi.
Polisin ve muhafız güçlerinin açtığı ateşle resmî
açıklamalara göre 78 yurttaşın öldüğü isyan, yerinden
oynamaz sayılan diktatörlüğün kilit taşını yerinden oynattı
ve Tunus devriminin ilk adımı oldu: 14 Ocak 2011 günü, diktatör,
yanına ailesini de alarak kaçtı ve Suudi Arabistan'a sığındı.
Devrimin ilk adımını atma başarısını
gösteren Tunus işçi ve emekçi kitlelerini, gençliğini selamlıyoruz. Türkiye işçi ve emekçileri, ilerici gençliği, Tunus devriminin boğulmadan yoluna devam etmesi ve işbirlikçi
kapitalist düzenin bütün kurumlarını ekonomik temeliyle birlikte
yok edecek düzeye ulaşması, eşitlik ve özgürlüğü esas alan bir halk demokrasisini kuracak güce ulaşması dileğiyle Tunus halkıyla enternasyonalist dayanışma içinde olacaktır.
Haberlere göre, işsizlikten bunalmış üniversite mezunu bilgi işlemci Muhammed Buazizi, Tunus'un Sidi
Buzid kasabasında seyyar arabasıyla sebze satarken, "ruhsatı
yok" gerekçesiyle zabıtalarca dövülür ve arabasına el
konulur. Devrimin diyalektiği işlemeye başlar: Olağan zamanlarda
binlerce benzeri olayda çaresizlikle sineye çekilen bu zulme Buazizi katlanamaz. Yapılan zulmü protesto etmek için kendini ateşe verir. Olağan zamanlarda bilinçsiz ve umutsuz kalabalıkların omuz silkmesiyle veya salt acıma duygularıyla karşılanabilecek bu
bireysel eylem, neoliberal özelleştirme ve vurgun politikalarıyla bir yandan işsizliği ve yoksulluğu alabildiğine çoğaltan, bir yandan büyük sermayedarların zenginliğini katlayan düzene karşı yaygın bir isyanın tetikleyicisi olur.
Sidi Buzid halkının sokağa
dökülmesini diğer kasabalar ve başkent halkı da izlemeye başlar.
Sokak gösterileri, mitingler, boykotlar, protestolar yoğunlaşır.
Tunus Genel İşçi Sendikası ve Barolar Birliği eylemlerde büyük
rol oynar. Komünist parti ve örgütler ile Arap yurtseverleri
güçleri oranında harekete geçer. Polisin öldürücü terörü ve
tutuklamaları olayları bastıracağına daha da şiddetlendirir.
Egemenler yalpalamaya başlar.
Cumhurbaşkanı alelacele işsizlikle mücadele için yeni bir proje
başlatacağını ve üç yüz bin kişiye iş sağlayacağını ilan
eder. Temel ihtiyaç maddelerinin ucuzlatılacağını açıklar.
Ağır yaralı olarak hastanede yatan Buazizi'yi ziyaret eder.
Olağan zamanlarda egemenin
alicenaplığını ve şefkatini kanıtlayan davranışlar olarak
kabul edilen bu girişimler, kitlelerin öfkesini daha da çoğaltır.
4 Ocak'ta hayatını kaybeden Buazizi'nin cenaze töreni 5
Ocak'ta binlerce kişinin katıldığı bir siyasi gösteriye
dönüşür. Kitleleri devrimci bir ruh hâli sarmıştır. Olağan
zamanlar yerini olağanüstü bir zamana bırakmıştır.
Yönetilenler eskisi gibi yönetilmek istememektedir.
Yönetenler de eskisi gibi
yönetememektedir. Zeynel Abidin Bin Ali, üç yıl sonra yapılacak
seçimde cumhurbaşkanlığına tekrar aday olmayacağını açıklar.
Ekonomik sorunları çözemedikleri gerekçesiyle ekonomiyle ilgili
bakanları azleder. Yolsuzlukları araştırmakla görevli bir
komisyon oluşturur. İçişleri Bakanı Refik Hac Kacem'i
göstericilere ateş açma emrini verdiği gerekçesiyle görevden
aldığını ilan eder. Tutuklanan bütün göstericilerin serbest
bırakılacağını bildirir.
Bin Ali, kitleleri hâlâ
durduramadığını görünce, bir yandan, hükümeti feshedeceğini
ve altı ay sonra seçime gideceğini duyurur; bir yandan da,
olağanüstü hâl kararnamesini yürürlüğe koyar ve sokağa çıkma
yasağını başlatır. Bu arada Genelkurmay Başkanı Raşid
Ammar'dan ordunun, "artık çok olan" göstericilere karşı
harekete geçmesini ve onları ağır silahlarla taramasını ister.
Raşid Ammar, bu isteği reddeder, ordunun silahsız sivillere ateş
açamayacağını söyler. Kararlı ve sürekli kitle eylemi olağan
zamanlarda tıkır tıkır işleyen egemenlik zincirini kırmış,
hiyerarşiyi bozmuştur. Sokakları, meydanları dolduran, hükümet
binalarını kuşatan halkın basıncı orduyu egemenin yörüngesinden
çıkarmış; ordu, egemenin emrine uymamıştır.
Bin Ali, Raşid Ammar'ı görevden
alır ama ordunun desteğini kaybettiğini anlar ve telaşa kapılır.
Yönetimi yirmi yıldır emrinde çalışan Başbakan Muhammed
Gannuşi'ye bırakarak kaçmaya karar verir. Birinci emperyalist
efendisi Fransa'dan sığınma ister; son âna kadar Bin Ali'yi
destekleyen ve hatta ona isyanı bastırması için Fransız polis
birlikleri gönderebileceğini açıklayan Fransa, "kaybedenle
kaybetmemek için" çark eder ve sığınma isteğini geri çevirir.
Bin Ali'nin uçağı havada nereye gideceğini bilmeden dolaşırken,
ikinci emperyalist efendi Amerika devreye girer ve Suudi
Arabistan'dan Bin Ali'yi kabul etmesini ister.
14 Ocak 2011 devriminin başlamasıyla
olaylar hızlanır. Cumhurbaşkanlığını vekâleten üstlendiği
duyurulan Başbakan Muhammed Gannuşi'nin yerine Meclis Başkanı
Fuad Mebazaa atanır. Halka ateş açmayı reddeden Genelkurmay
Başkanı Raşid Ammar, görevine geri döner. Muhammed Gannuşi
Başbakan olarak kalır. "Ulusal birlik hükümeti"nin
oluşturulacağı ilan edilir. 17 Ocak'ta kurulan yeni hükümete
Tunus Genel İşçi Sendikası'ndan üç, ana muhalefet partisi
Demokratik Forum'dan bir bakanın alındığı açıklanır. Geriye
kalan 23 bakan ise Zeynel Abidin Bin Ali'nin kokuşmuş iktidar
partisi Demokratik Anayasal Birlik üyesidir ve içişleri, savunma,
maliye, ekonomi dahil bütün kilit bakanlıkların başında Zeynel
Abidin Bin Ali döneminde bakanlık yapmış kişiler vardır!
Devrimi başlatan halkla alay eden bu
hükümet daha toplanamadan öylesine tepki çeker ki, Tunus Genel
İşçi Sendikası olağanüstü toplanarak iktidar partisi
üyelerinin içinde bulunduğu hükümeti tanımayacağını açıklar
ve üç bakanının istifasını ister. Üç bakan istifa eder.
Demokratik Forum üyesi bakan da istifasını sunar ve hükümeti
tanımayacağını bildirir. 18 Ocak'ta devrimci parti ve örgütler
hükümetin derhal istifa etmesi, iktidar partisi Demokratik Anayasal
Birlik'in feshedilmesi, olağanüstü hâlin ve sokağa çıkma
yasağının kaldırılması, yönetimin halka devredilmesi
çağrısında bulunur ve bu doğrultuda gösterilere başlar.
Devrim cephesinin bu isteğini boşa
çıkarmak için egemen blok da yeni bir manevra yapar: Cumhurbaşkanı
ve Başbakan iktidar partisi Demokratik Anayasal Birlik'ten istifa
eder ve artık bağımsız olarak görev yapacaklarını açıklar.
Süreç devam ediyor. Devrim ve karşı-devrim gün gün, saat saat kapışmaya devam ediyor. Egemen
işbirlikçi kapitalist blok, fabrikaları, bankaları, çiftlikleri, üretim ve değişim araçlarını elinde bulundurmanın sağladığı ekonomik güce; Fransa'nın, ABD'nin ve bütün dünya
egemenlerinin yönetim tecrübesine, bilgi birikimine, propaganda ve beyin yıkama gücüne ve ekonomik desteğine sahip. Devrimci blok ise bütün baskı ve teröre rağmen devrimi başlatan isyanı zafere ulaştırmanın sağladığı özgüvene ve devrimin açığa
çıkardığı enerjiye sahip. Hapishanelerden çıkan, sürgünden dönen, üstlerindeki ölü toprağını silkip atan, hızla örgütlenmeye başlayan, siyasi tecrübesini geliştiren
devrimcilerle emekçi halkın ne kadar birleşebileceğine; böyle bir birleşmenin ordunun hiç olmazsa önemli bir bölümünü emekçi halkın yörüngesine sokma becerisini gösterip gösteremeyeceğine bağlı olarak tarih yazılacak. Umuyoruz ki, Tunus devrimi, dünya
çapındaki büyük ekonomik bunalımın başta Avrupa olmak üzere
dünyanın birçok yerinde emekçi kitleleri sokağa ve mücadeleye sürüklediği, dünya işçi sınıfının ve ezilen halkların daha hareketli bir döneme girdiği günümüzde yaygın bir sempatiden de yararlanacak.
Bu arada, Tunus'taki özelleştirme ihalelerinden belli bir pay alan Türkiye büyük sermayesinin
(örneğin TAV Tunus'ta iki büyük havaalanını işletiyor)
etkisiyle, egemen yatık medyanın her zamankinden daha şiddetli bir
koro hâlinde Tunus devrimini kötülemeye, gizlemeye, küçümsemeye,
kargaşa ve başıbozukluğa indirgemeye çalıştığını da not
edelim.
Tunus devrimi daha yolun başında. Ama, sonuç ne olursa olsun, daha şimdiden, yeni devrimler döneminin sağlam bir müjdecisi olarak sadece kendi ülkesinde değil, bölge ve dünya çapında etkide bulunmaya başladı. Kuşkusuz, her devrim biriciktir, asla taklit edilemez. Ne var ki, devrimlerin diyalektiği, iç mantığı ortaktır ve görmesini bilene her devrim zengin dersler sunar.