Tarih: 03.02.2011 |  Haberler
Mübarek'in yeni oyunu

Mısır'da devrim ve karşı-devrim arasındaki kapışma sürüyor. 1 Şubat 2011 günü başta Kahire ve İskenderiye olmak üzere, ülke çapında aynı anda 18 milyon kişinin Hüsnü Mübarek rejimine karşı düzenlediği görkemli gösterilerden sonra, dün, hükümetin emriyle harekete geçen faşist zorbalar sürüsü, Kahire'nin Tahrir meydanında, İskenderiye'de ve birçok şehirde, meydanları terk etmeyen halka saldırdı. Çoğu sivil polislerden oluşan saldırganlar, birçok kişiyi öldürdü ve yaraladı.




Egemen dünya medyası, rejimin harekete geçirdiği katilleri "halk" sayarak, olayları, "halkın ikiye bölündüğü", "Hüsnü Mübarek yanlısı halk kesimlerinin sahneye çıktığı" yorumlarıyla vermeye başladı. Mısır İçişleri Bakanlığı yayınladığı bildiride, herkesin evine ve işine dönmesini "tavsiye etti"; aksi takdirde, ülkenin kargaşadan kurtulamayacağını, hiç kimsenin can ve mal güvenliğinin sağlanamayacağını belirtti. Ordu adına yapılan açıklamada ise, "halkın yaptığı protesto gösterileriyle sesini zaten herkese duyurduğu, göstericilerin artık alanları boşaltması gerektiği" söylendi.


İşbirlikçi diktatörlük, egemenlerin her devrimci kalkışmada başvurduğu klasik taktiği uyguluyor. Ortalığı karıştırmak, sivil görünümlü saldırılarla kitlelerin gözünü korkutmak, sokağa ve alanlara çıkmalarını önlemek, bağımsız işçi sendikalarının ve bağımsız öğrenci derneklerinin yöneticilerini desteksiz bırakmak, ilerici parti ve örgütleri tabansız bırakmak, örgütlü isyancıları yalnızlaştırmak istiyor. "Halkın ikiye bölündüğü ve birbiriyle çatıştığı" izlenimini yerleştirerek, "düzeni sağlayan tarafsız güç" olarak sözüm ona meşru bir gerekçeyle tekrar duruma hâkim olmak için oyun kuruyor.


Dünya kapitalist sisteminin efendileri, Amerika ve Avrupa egemenleri, Mısır işçi, köylü ve gençlik kitlelerinin muazzam ayaklanmasını etkisizleştirmek, siyaset sahnesine özne olarak çıkan halkın hayranlık veren devrimci enerjisini boğmak için hesap yapıyorlar. İkiyüzlü bir yaklaşımla, diktatörlük rejiminden "halkın ifade özgürlüğüne saygı göstermesini" isterken, perde arkasında Hüsnü Mübarek ve uşaklarıyla pazarlık yapıyorlar. Dünya kapitalist sistemi ve Arap halklarına karşı koçbaşı olarak kullandıkları İsrail açısından yaşamsal önem taşıyan işbirlikçi sömürü ve zulüm düzenini muhafaza etmek için, Hüsnü Mübarek'i her şeye rağmen ayakta tutmanın mı; Mübarek rejimini en az değişiklikle sürdürmenin yolu olarak işkenceci-istihbaratçı Ömer Süleyman'ı desteklemenin mi; diktatörlük rejimine demokratik bir görüntü vermek için Amerikancı Muhammed El-Baradey'i başa geçirmenin mi; devrimci gelişmeyi önlemek için zaten yıllar boyunca adım adım yerleştirdikleri dinciliğin dozunu daha da arttırarak Müslüman Kardeşler'i iktidara ortak etmenin mi; tarafsız görünümlü bir askerî diktatörlüğe yol vermenin mi daha uygun olacağını kararlaştırmaya çalışıyorlar. Ne işçi ve köylü kitlelerinin çektiği acılar, ne demokrasi ve özgürlüğün ayaklar altına alınması umurlarında. Varsa yoksa, kör olası kârları, hâkimiyetleri ve stratejik çıkarları.


Arap halklarının çoğu, sömürgeciliğe ve emperyalizme karşı 1920'lerde büyük kalkışmalar gerçekleştirdiler. 1950'lerde ve 1960'larda çok daha büyük ayaklanmalarla ulusal kurtuluşa kavuştular. Ne var ki, emperyalizme, işbirlikçi kapitalistlere ve feodal beylere karşı gerçekleştirdikleri devrimleri sosyalizme taşıyamadılar. 1970'lerin ortalarından başlayan ve 1980'lerde hızlanan karşı-devrimci ve gerici bir süreçle, tekrar emperyalizminin boyunduruğu altına girdiler ve kapitalizmin neoliberal saldırısı altında bunaldılar. "Artık yeter" diyerek bugün emperyalizme ve işbirlikçi kapitalist burjuvaziye karşı üçüncü kuşak devrimci ayaklanmalar dönemini başlattılar. Tunus ve Mısır devrimlerini desteklemek, Arap toplumlarını saran isyan dalgasını selamlamak için dün çeşitli destek ve dayanışma eylemlerini gerçekleştiren Türkiye devrimcileri, Mısır halkının, devrimi ileriye götürecek metanet, sabır ve ustalığa sahip olduğuna, emperyalizmin ve uşaklarının bütün baskı ve hilelerini boşa çıkaracağına inanıyor. Mübarek'in yeni oyunu da işine yaramayacak, çöküşünü hızlandıracaktır.