Tarih: 04.02.2011 |  Haberler
Kapitalizmin iş katliamı

Dün Ankara'nın Ostim ve İvedik sanayi bölgesinde iki sanayi işletmesinde meydana gelen oksijen tüpü patlamaları sonucu 18 işçi hayatını kaybetti. İş güvenliği ve iş sağlığı açısından hiçbir denetimin söz konusu olmadığı bir ortamda düşük ücretle, sigortasız ve sendikasız çalıştırılan işçilerin toplu ölümüne yol açan bu felaket, kapitalizmin işçi kanıyla beslenen vahşi sömürü sistemi olduğunu ortaya koyan son örnek oldu.



İş kazalarında işçi ölümleri açısından Avrupa'da birinci, dünyada ikinci sırada bulunan Türkiye kapitalizmi, son 30 küsur yılda işçi ve emekçi haklarına yönelik çok yönlü neoliberal saldırının bir parçası olarak dayattığı kuralsızlaştırma ve esnek çalışma modeliyle, patronların elini daha da rahatlatırken, işçilerin çalışma koşullarını kat kat kötüleştirdi. Devlet, merkezî ve yerel yönetim organları eliyle, işyerlerinin denetiminden fiilen vazgeçilmesi anlamına gelen yönetmelik ve tüzük değişiklikleriyle sermaye sahiplerinin işçileri köle statüsünde çalıştırmasını kolaylaştırdı. Emeğe yönelik neoliberal saldırının suç ortakları olan sermaye sınıfı ve devlet yönetimi, 18 işçinin kâr hırsıyla ölüme terk edilmesinden eş derecede sorumludur.

Dün Ostim ve İvedik'te kapitalizmin iş katliamı meydana gelirken; şehrin diğer tarafında, polis güçleri, Torba Yasa'yı protesto eden binlerce işçi ve emekçiyi zehirli gaz, tazyikli su ve coplarla dağıtmakla meşguldüler. Üstelik, Torba Yasa tasarısında, işçilerin, kamu emekçilerinin ve geleceğin işçileri olan meslek lisesi öğrencilerinin kazanılmış haklarını daha da budayan sayısız madde arasında, uzman iş müfettişlerini işyerlerinin denetiminden tamamen uzaklaştıran bir düzenleme de bulunuyordu. Yani, AKP iktidarı, iş katliamlarını daha da kolaylaştıracak bir adım atarken; bu adımı protesto eden işçi ve emekçileri zorbalıkla susturmaya çalışıyordu. AKP iktidarı, bu davranışıyla, emeğe düşman ve sermayeye dost özünün, kapitalizmin en vahşi düzenlemelerini pervasızca dayatacak boyutlarda olduğunu gösterdi.

Emeği sömürüp ezen sermaye ve devlet ittifakına dayanan kapitalist sistem, işçi sınıfının öfkesini bilemeye devam ediyor. Ülkeyi sömürücüler açısından dikensiz gül bahçesine çevirmek isteyen iktidar sahipleri bilsinler ki, bu vahşi düzen böyle gitmeyecek. İnanmıyorsanız, en yakın örnek olarak, Tunus'a ve Mısır'a bakın. Sömürücü zorbaların sözünün kanun olduğu dönem sona erdi. Neoliberal altın çağınız bitti tükendi. Söz, artık her yerde, işçilerin, köylülerin, emeğiyle çalışanların.