Dün Ankara'nın Ostim ve İvedik
sanayi bölgesinde iki sanayi işletmesinde meydana gelen oksijen
tüpü patlamaları sonucu 18 işçi hayatını kaybetti. İş
güvenliği ve iş sağlığı açısından hiçbir denetimin söz
konusu olmadığı bir ortamda düşük ücretle, sigortasız ve
sendikasız çalıştırılan işçilerin toplu ölümüne yol açan
bu felaket, kapitalizmin işçi kanıyla beslenen vahşi sömürü
sistemi olduğunu ortaya koyan son örnek oldu.
İş kazalarında işçi ölümleri
açısından Avrupa'da birinci, dünyada ikinci sırada bulunan
Türkiye kapitalizmi, son 30 küsur yılda işçi ve emekçi
haklarına yönelik çok yönlü neoliberal saldırının bir parçası
olarak dayattığı kuralsızlaştırma ve esnek çalışma
modeliyle, patronların elini daha da rahatlatırken, işçilerin
çalışma koşullarını kat kat kötüleştirdi. Devlet, merkezî
ve yerel yönetim organları eliyle, işyerlerinin denetiminden
fiilen vazgeçilmesi anlamına gelen yönetmelik ve tüzük
değişiklikleriyle sermaye sahiplerinin işçileri köle statüsünde
çalıştırmasını kolaylaştırdı. Emeğe yönelik neoliberal
saldırının suç ortakları olan sermaye sınıfı ve devlet
yönetimi, 18 işçinin kâr hırsıyla ölüme terk edilmesinden eş
derecede sorumludur.
Dün Ostim ve İvedik'te kapitalizmin
iş katliamı meydana gelirken; şehrin diğer tarafında, polis
güçleri, Torba Yasa'yı protesto eden binlerce işçi ve emekçiyi
zehirli gaz, tazyikli su ve coplarla dağıtmakla meşguldüler.
Üstelik, Torba Yasa tasarısında, işçilerin, kamu emekçilerinin
ve geleceğin işçileri olan meslek lisesi öğrencilerinin
kazanılmış haklarını daha da budayan sayısız madde arasında,
uzman iş müfettişlerini işyerlerinin denetiminden tamamen
uzaklaştıran bir düzenleme de bulunuyordu. Yani, AKP iktidarı, iş
katliamlarını daha da kolaylaştıracak bir adım atarken; bu adımı
protesto eden işçi ve emekçileri zorbalıkla susturmaya
çalışıyordu. AKP iktidarı, bu davranışıyla, emeğe düşman
ve sermayeye dost özünün, kapitalizmin en vahşi düzenlemelerini
pervasızca dayatacak boyutlarda olduğunu gösterdi.
Emeği sömürüp ezen sermaye ve
devlet ittifakına dayanan kapitalist sistem, işçi sınıfının
öfkesini bilemeye devam ediyor. Ülkeyi sömürücüler açısından
dikensiz gül bahçesine çevirmek isteyen iktidar sahipleri
bilsinler ki, bu vahşi düzen böyle gitmeyecek. İnanmıyorsanız,
en yakın örnek olarak, Tunus'a ve Mısır'a bakın. Sömürücü
zorbaların sözünün kanun olduğu dönem sona erdi. Neoliberal
altın çağınız bitti tükendi. Söz, artık her yerde, işçilerin,
köylülerin, emeğiyle çalışanların.