Tarih: 18.03.2011 |  Haberler
Geçici bilanço

Marks ve Lenin, yazı ve konuşmalarında, büyük Alman şairi Heinrich Heine'nin "Ejderha tohumları ektim/Pireler biçtim" dizelerini sık sık kullanırlardı. Arap dünyasını saran büyük devrim dalgasının, siyasal iktidar organlarında şu ana kadar doğurduğu sonuçlara bakınca, Heine'nin dizelerini hatırlamamak elde değil.

Tunus ve Mısır'da emperyalizmin işbirlikçisi kapitalist diktatörleri devirmeyi başaran işçi, köylü ve gençlik kitleleri, sokaklarda ve alanlarda ejderhalar ektiler ama iktidar katlarında pireler biçtiler. Milyonlarca işçinin, yoksul köylünün, işsiz gencin, yoksul emekçinin kapitalizme ve emperyalizme, işbirlikçi oligarşiye karşı büyük öfkesi, kahramanca mücadelesi, diktatörü devirdi ama devrimci halkın egemenliğini kuramadı. Egemenlik, diktatörü feda eden ama diktatörlüğü sürdüren büyük burjuvazinin, toprak beylerinin ve onların uzantısı asker-sivil yüksek bürokratların elinde kaldı.

İşçiler ve emekçiler sömürücü sınıfların geleneksel devlet yapısını ortadan kaldırıp halkın kendi kendini yönetmesine dayanan yeni iktidar organlarını kuramayınca, kamusal nihai kural koyma gücü devrimci halk kitlelerinin eline geçmeyince, ekonomik iktidar da, bankaların, şirketlerin, fabrikaların ve çiftliklerin sahibi yerli ve yabancı kapitalist sınıfın elinde kaldı.

Yoksulluğu, işsizliği ve yolsuzluğu doğuran; düşünce, ifade ve örgütlenme özgürlüğünü ortadan kaldıran; milyonlarca insanı yabancı sömürgecilerin kölesi durumunda tutan oligarşik rejim, sarsılıp çatırdasa da, halka keyfince ateş açıp muhaliflerini işkenceye alamasa da, devrimci partileri, sendikaları, dernekleri yasaklayamasa da, devrimci halk kitlelerinin nabzına göre şerbet vermeye mecbur kalsa da, sürüyor.

Kapitalist sınıfın kâhyalığını yapan devlet yöneticileri el altından iş çeviriyor; sokakların ve alanların devrimin etkisine girdiği yeni koşullarda yeniden örgütleniyor; emperyalizmle işbirliğini daha da geliştiriyor; baskı ve propaganda güçlerini çeşitlendiriyor; devrimci kadroları devşirmek için rüşvet, ünvan ve şöhret silahlarını kullanıyor; şovenizmi körüklüyor, halkı birbirine düşürecek taktikleri inceltiyor. Uygun zamanın gelmesini bekliyor, karşıdevrimci hamleye hazırlanıyor.

Devrimci halk kitleleri, işçi sınıfına özgü mücadele yöntemlerini, ekonomik ve siyasal grevleri, fabrika ve toprak işgallerini, boykot, miting ve gösterileri kullandılar. İşçi sınıfına özgü siyasal ve ekonomik taleplerle ortaya çıktılar; herkese iş, herkese ekmek, insanca yaşayabilecek ücret, emeklilik ve sigorta hakkı, iş güvencesi, kadınlara eşitlik talep ettiler. İşçi sınıfına özgü örgütlenme biçimleriyle mücadeleye atıldılar; bağımsız siyasal parti, dernek, kooperatif, dayanışma ve yardımlaşma birlikleri kurdular; işçi sınıfına gönül vermiş öğrencileri ve aydınları çevrelerine topladılar; gazete, dergi, internet sitesi, bülten ve bildirilerle görüşlerini yaydılar ve örgütlendiler.

İşçi sınıfı, yoksul köylüler ve emekçi kesimler, bugünkü geçici dengenin devam edemeyeceğini bilerek yeni atılımlarla devrimi derinleştirmek ve yaymak zorundalar. Yoksa sokaklardaki ve alanlardaki devrimci güçleri darboğaza girer, boğulur ve adım adım etkisizleştirilir.

İktidarı ele geçirebilmek için derinleşmeye ve yeni atılımlara ihtiyaç duyan Tunus ve Mısır'daki halk devrimlerinin etkisi, Arap dünyasının her tarafına yayılıyor. Kuveyt ve Suudi Arabistan'da toplumsal huzursuzluk; Fas ve Ürdün'de grev ve gösteriler; Yemen, Cezayir ve Irak'ta işbirlikçi egemenlerin kanla bastırmaya çalıştıkları yaygın miting ve gösteriler; Filistin'de gösteriler; Bahreyn'de Suudi işgaliyle ve olağanüstü hâl ilanıyla kanlı şekilde bastırılmak istenen sürekli gösteriler, devrimci dalganın yaygınlığını ve çapını gösteriyor.

Amerikan emperyalizmi ve Avrupalı ortakları, Mısır ve Tunus devrimlerini kuşatmak ve zayıf halka olarak gördükleri Libya'nın petrolüne el koymak için bu ülkede karşıdevrimci aşiretlere dayanan gerici bir isyan başlattılar. İsyanın zora girmesi üzerine Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nden karar çıkararak NATO müdahalesinin yolunu açtılar. New York Times, Washington Post, Wall Street Journal gibi Amerikan kurulu düzeninin etkili gazetelerinin verdikleri haberlere göre, Suudi Arabistan krallığı ve Mısır ordusu, Amerikan yönetiminin isteğiyle, Libya'daki isyancıları silahlandırıyor. Amerikan, İngiliz, İtalyan ve Fransız özel savaş uzmanları başıbozuk isyancılara askerî eğitim veriyor. Mısır ve Tunus'u ziyaret eden ABD Dışişleri Bakanı Hillary Clinton, Libya yönetiminin devrilmesinin bir zorunluluk olduğunu söyledi. Suriye'de, Lübnan'da ve Filistin'de ABD'ye ve İsrail siyonizmine muhalif yönetimleri devirmek veya zayıflatmak için ortam kızıştırılıyor.

Tunus ve Mısır halk devrimleri, sadece Arap dünyasını değil, bütün dünya işçi sınıflarını ve emekçi halklarını esinlendiriyor. Avrupa'da başta Yunanistan olmak üzere, Fransa, Belçika, Portekiz, İspanya, Hollanda, İngiltere, Arnavutluk, Almanya ve eski sosyalist ülkelerde işçi grevlerinde, köylü eylemlerinde, gençlik hareketlerinde görülen canlanma. Asya'da Hindistan'da büyük işçi eylemleri. ABD'de işçi sınıfının, kamu emekçilerinin eylem ve direnişleri. Latin Amerika'da pembe dalgaya yol açan uyanış. Kuzey Kıbrıs'ta, Kürdistan Bölge Yönetimi'nde büyük protestolar. Türkiye'de işçi sınıfının grev ve gösterilerinde, sağlık emekçilerinin protestolarında, gençlik hareketinde, Kürt hareketinde, Alevi uyanışında, kadın hareketinde görülen canlanma, basın emekçilerinin yıllar sonra sokağa çıkması. Devrimci yükseliş yavaş yavaş bütün dünyayı sarıyor.

Kendi işçi sınıflarını ve bağımlı ülkelerdeki halkları vahşice sömüren ve ezen; işbirlikçi kralları, şeyhleri, diktatörleri koruyan ve kollayan emperyalist ülke devletlerinin güdümü. Amerikan güdümüyle hareket eden, kendi işçi sınıflarını ve halklarını ezen işbirlikçi Arap yönetimlerinin ABD planına göre ezilmesi gereken komşu ülke halklarını bastırmak ve bağımsızlık yanlısı yönetimleri devirmek için askerî müdahalelere katılması. Av kokusu alan, "utanç verici ölüm dansı"na katılan dünya kapitalist sistemi. Beyinlerini yatık medyanın yalanlarına kiralamış işbirlikçi liberaller. Devrim ile karşıdevrimi, özgürlük ile köleliği birbirine karıştıran bilinçsiz zavallılar.

Bu uğursuz abluka, her şeye rağmen kırılacak. 1980'lerden 2000'lere kadar üstünlüğü elinde tutan neoliberal kapitalist karşıdevrim, bugün istediği kadar yeni savaşlar, darbeler ve isyanlar tezgâhlasın, artık inisiyatifi devrimci güçlere kaptırıyor, yükselen devrim dalgasına yetişmekten aciz bir karşı akıntıya dönüşüyor. Zamanın ruhu değişiyor. 21. yüzyılın devrimleri, sosyalist ve devrimci demokratik atılımları yeniden getirecek; hem de, daha güçlü, daha olgun, daha gelişmiş, daha incelmiş, hatalarından daha çok ders almış olarak.

Sosyalist devrim öğretisini olgunlaştıran Paris Komünü'nün (18 Mart-28 Mayıs 1871) 140. yıldönümünde geleceğe umutla bakıyoruz.