Yükseköğretime
Geçiş Sınavı'nda yapılan büyük sahtekârlık, göz göre göre
örtbas edilmek isteniyor.
Sınava giren
bir milyon altı yüz doksan iki bin genci ve ailelerini mağdur eden
yöneticilerin imdadına önce Abdullah Gül koştu. Gül, "ÖSYM
Başkanı Ali Demir'den aldığım bilgiler beni tatmin etti" dedi.
Ardından, hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, "Cumhurbaşkanı'nın
tatmin olduğu konuda biz de tatmin olmuşuzdur" dedi. Milli Eğitim
Bakanı Nimet Çubukçu, "Sınavda hiç bir sorun yoktur,
gençler rahat olsun. Yapılan açıklamaları tatmin edici
buluyorum" dedi. ÖSYM'nin bağlı olduğu YÖK Başkanı Yusuf
Ziya Özcan, "En güvenilir sınavdı. ÖSYM Başkanı'nın
açıklamaları beni de tatmin etti" dedi. TBMM Başkanı Mehmet
Ali Şahin, "ÖSYM Başkanı'nın açıklamaları beni rahatlattı
ve tatmin etti" diye buyurdu.
Eğer kişisel
bir işten değil, bütün halkı ilgilendiren kamusal bir işten söz
ediyorsak, Gül'ün ve diğer yetkililerin kişisel "tatmin"i,
bir suça ilişkin yasal inceleme, soruşturma ve yargılama
süreçlerinin yerine geçemez. Kamusal işlerde cumhurbaşkanı
makamında bulunan kişinin ve yüksek görevlilerin kişisel
tatminine göre değil, yasalara göre karar verilir.
Milyonlarca
insandan oluşan koca bir kitlenin ağır biçimde aldatılması söz
konusudur. Şifrenin boyutlarına ilişkin gerçekler art arda ortaya
çıkıyor. Tarikatçı-cemaatçi çevreleri kayırmak amacıyla
sınavı manipüle eden şebeke aslında falso yapmış, suçüştü
yakalanmıştır. Yetkililere düşen görev, suçu örtbas etmek
değil, liseli gençlerin geleceğini çalan suçluları yakalamak ve
gençlerin, ailelerinin mağduriyetini giderecek önlemleri hızla
almaktır.
Buna
karşılık, ağır biçimde aldatılan gençler ve aileleri bütün
ülkede kitlesel gösterilerle YGS sahtekârlığını protesto
ediyor. İstanbul, Ankara, Van, Adana, Mersin, Balıkesir, Şanlıurfa,
Muğla ve Antalya'da yapılan protestolarda AKP ve Fethullah Gülen
çevresi kınandı. Gençler ve aileleri, bu rezaletten kimlerin
sorumlu olduğunu içgüdüsel olarak biliyor.
Egemen
kapitalist sistem, "Çalışan kazanır, tembeller elenir. Çok
çalışın, istediğiniz okula ve bölüme girin" masalıyla
üniversite sınavlarını yıllar boyunca bir meşruiyet zırhına
büründürmüştü. Akıllara durgunluk veren bir pervasızlıkla
yapılan sahtekârlık, dinci-tarikatçı kadroları hiç çalışmadan
milyonlarca gencin önüne geçiririyor. Egemenler, kitlelerin
adalet, liyakat, eşitlik duygularını ayaklar altında
çiğnedi. Ele talkın verenler, salkımları yutmakta tereddüt
etmedi. Merkezî kayırmacılık, emekçilere karşı zaten ayırımcı
olan eleyici sınavın bin türlü beyin yıkamayla zar zor ayakta
tutulan inandırıcılığını büsbütün ortadan kaldırmıştır.
Bir
yandan baskı ve terörle, bir yandan propaganda ve beyin yıkamayla
ayakta tutulan neoliberal kapitalist sömürü ve zulüm rejimi lime
lime dökülüyor. YGS'de şifre sahtekârlığı egemen sistemin ne
kadar çürüdüğünü gösteriyor. Çürümüşlükten kurtulmak,
kendimize insanca yeni bir yaşam kurmak elimizdedir.
YGS
iptal edilmelidir. Sınav şebekesi cezalandırılmalıdır.
Üniversiteye giriş sınavsız olmalıdır. Bütün halkın eğitim
hakkı tanınmalıdır. Parasız, kamusal, bilimsel, demokratik,
laik, anadilde eğitim ilkesi hayata geçirilmelidir. ÖSYM ve YÖK
kapatılmalıdır. Üniversiteler ve bütün okullar eşitliğin,
özgürlüğün, araştırma ruhunun, yaşama sevincinin merkezi
olmalıdır. Kapitalistler için değil, emekçiler için üniversite
istiyoruz. Halk için bilim, halk için eğitim istiyoruz. Adaletin
olmadığı yerde eğitim olmaz, bilim olmaz.
Sınav
stresiyle mide sancıları çeken, hayata küsen genç arkadaşlar,
biliniz ki, çare var. Elbirliği edersek, insanca bir eğitime ve
insanca bir yaşama kavuşabiliriz. AKP'nin ve Gülen çevresinin
hiçe saydığı milyonlarca genci ve ailelerini destekliyoruz.