Amerikan ve Avrupa emperyalizmi ile işbirlikçileri
adına dünya halklarına karşı sayısız suç işleyen en büyük
terörist örgüt NATO, Libya'ya açtığı faşist savaşta yeni bir
katliam gerçekleştirdi. 30 Nisan-1 Mayıs 2011 gecesi düzenlediği
hava saldırısıyla Libya lideri Muammer Kaddafi'nin küçük oğlu
Seyfülarap Kaddafi'nin evini yerle bir eden NATO, Seyfülarap
Kaddafi ile ile en büyüğü 10 yaşında olan üç çocuğunu
öldürdü.
Muammer Kaddafi, bu saldırının bir benzerini 1986
yılında da yaşamıştı. O tarihte Amerikan emperyalizminin
elebaşı Ronald Reagan'ın emriyle düzenlenen saldırıda, Muammer
Kaddafi'nin evi bombalanmış ve 3 yaşındaki kızı öldürülmüştü.
29 yaşındaki Seyfülarap Kaddafi Almanya'da öğrenim
görüyordu ve kısa süre önce ülkesine dönmüştü. Seyfülarap
Kaddafi sivil bir kişiydi ve bu saldırıyı gerçekleştiren
kapitalist-emperyalist sömürgeci devletlerin de imzaladığı
Cenevre savaş hukuku sözleşmelerine göre, asla bir savaş hedefi olamazdı.
Ülkesine yönelik emperyalist saldırıya karşı direnme cesaretini gösteren Muammer Kaddafi'yi dize getirme
gayretiyle oğlunu ve torunlarını öldürerek cezalandıran
kapitalist-emperyalist haydutlar, bu soğukkanlı katliamı hiçbir
şekilde tevil edemezler. Hatırlanacağı gibi, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyi'nin Libya'ya emperyalist müdahaleye onay
veren gayri meşru kararı bile "sivilleri koruma" bahanesine sığınıyordu.
Libya'ya karşı savaşa katılan ve bu katliamın
suç ortağı olan Türkiye egemenlerinin, katliamın hemen ardından
Libya'yla diplomatik ilişkileri fiilen bitirerek Trablus'taki
Türkiye Büyükelçiliğini kapatmaları, sömürgecilere uşaklıkta
sınır tanımadıklarını gösteriyor. Arap dostluğu ve İslam
kardeşliği sloganları, Türkiye egemenlerinin, emperyalizmin izin
verdiği sınırlar içinde kârlarına kâr katmak için bölge
halklarına karşı kullandıkları bir maskeden ibarettir. Cezayir
savaşında, Irak savaşında, Afganistan savaşında Batı
emperyalizminin uşaklığını yapan işbirlikçi kapitalistler,
Libya'ya karşı da sömürgecilerin safında yer alarak Türkiye
halkının alnına yeni bir leke sürüyorlar.
Recep Tayyip Erdoğan, emperyalizme karşı direndiği için evladı ve torunları öldürülen Muammer Kaddafi'nin acısını
paylaşmadı. Aksine, bu acıyı kullanarak ve ölüm sırasının Muammer Kaddafi'ye geldiğini söyleyerek onu teslim olmaya çağırdı. "Torun acısı, evlat acısı gerçekten çok büyük bir acıdır. Kaddafi'nin de bu acıyı yaşadığını biliyoruz" diyen Erdoğan, Kaddafi'ye şöyle seslendi: "Libya liderinin daha fazla kana gözyaşına yıkıma sebep olmadan, kendisi için, ülkesinin geleceği için, derhal Libya'dan uzaklaşmasını ve yönetimden çekilmesini
bekliyoruz." (3 Mayıs 2011, gazeteler). Emperyalizme karşı her
fedakârlığı göze alarak direnen halklar, Erdoğan'ın bu sözünü hiç unutmayacaklardır.
Köle ruhlu insanlar, başı dik ve bağımsız yaşamayı vazgeçilmez ilke sayan özgür ruhları asla
anlayamazlar. Onların sırf özgürlüklerini ve bağımsızlıklarını
korumak için nelere katlanabileceklerini kavrayamazlar. Dünya
kapitalist sisteminin elebaşıları, ABD, AB, NATO ve işbirlikçi
uşaklar, özgür ruhlu halkların mücadelesini kıramayacaklar.
Libya halkı eninde sonunda kazanacak.