Tarih: 06.05.2011 |  Haberler
ABD, Usame Bin Ladin'i öldürdü

Amerikan özel savaş birliklerinin Pakistan'da gerçekleştirdiği helikopter baskınında, İslamcı örgüt El Kaide'nin lideri Usame Bin Ladin, oğlu, oğlunun eşi ve iki yakını, kaldıkları konutta silahsız ve sağ yakalandıktan sonra soğukkanlı biçimde öldürüldü. Usame Bin Ladin'in cenazesi, geleneklere uygun olarak gömülmek üzere ailesine teslim edilecek yerde, Amerikan askerleri tarafından denize atılarak ortadan kaldırıldı.

1-2 Mayıs 2011 gecesi yapılan bu yargısız infaz, Amerikan emperyalizminin muhaliflerine karşı sürek avı uyguladığını, insanlığı orman kanununa teslim ettiğini bir kez daha gösterdi. ABD ortalıkta zorbalıktan başka bir şey bırakmadı. En temel hukuk kurallarını bile sürekli çiğniyor. En ağır suçun sanığı bile, ancak savunma hakkını hukuka uygun olarak kullanabileceği yargılama sürecinden sonra suçlu ilan edilip cezalandırılabilir. Tek bir tarafın hem davacı, hem savcı, hem yargıç, hem cellat rolünü üstlendiği bir linç düzeni, en ilkel vahşete dönüştür.

Dünya kapitalist sistemi, sosyalist sistemin dengeleyici gücünü ortadan kaldırdıktan sonra, insanlığın binlerce yıllık mücadeleyle elde ettiği bütün kazanımları yok edip vahşete, barbarlığa, çıplak zorbalığa geri döndü. Hak, hukuk, adalet, meşruiyet, yasallık kavramlarını alay konusu yaptı. Bütün dünya güçlü olanın borusunun öttüğü bir mafya düzenine teslim edildi. Dev kapitalist şirketlerin kârlarını korumayı ve arttırmayı tek kural bellemiş devletler, bu mafya düzeninde işçi, emekçi ve halk düşmanı rollerini, ekonomik, askerî, siyasal ve ideolojik-kültürel güçlerinin belirlediği hiyerarşi içerisinde yerine getiriyorlar.

Amerikan emperyalistleri, Usame Bin Ladin'i ve yakınlarını suikastla ortadan kaldırma operasyonuna "Geronimo" adını verdiklerini ilan ettiler. Kapitalist sömürgeci zorbalar övünürken eski suçlarını itiraf ediyorlar. Geronimo, Amerika kıtasını işgal eden beyaz, Hıristiyan yerleşimci sömürgecilere karşı 19. yüzyılda büyük bir direniş gösteren Apaçi yerlilerinin önderiydi. Kıtanın yerli halklarını soykırımdan korumak için sonuna kadar mücadele etti. Soykırımı önleyemedi ama bütün yerli halklar arasında, yerleşimci beyazların sömürgeciliğine karşı mücadelenin kahramanı olarak destanlaştı. Usame Bin Ladin'i ve yakınlarını katletme eylemine Geronimo adını veren küstah Yanki emperyalistleri, bugün başta Arap ve İslam halkları olmak üzere, emperyalizme karşı özgürlük ve bağımsızlık için mücadele eden bütün halklara Kızılderililere reva gördükleri zulmü bilerek ve isteyerek uyguladıklarını kabul etmiş oluyorlar.

Emperyalistlerin Filistin, Irak, Libya, Afganistan halklarına, bütün Asya, Afrika ve Latin Amerika halklarına bakışı ile Kızılderili halklara bakışı arasında en ufak bir fark yoktur. Kapitalizmin en son aşaması olan emperyalizm savaştır, soykırımdır, faşizmdir, despotizmdir, militarizmdir, vahşettir, barbarlıktır, zulümdür, gericiliktir, karşıdevrimciliktir. Kapitalist tekeller ve devletler, kârlarını azamileştirmek, dünyadaki pazar paylarını arttırmak üzere, yerli halkların doğal kaynaklarını gasbetmek, işçilerini ve emekçilerini sömürmek için eğer bir halkı toptan imha etmek gerekiyorsa, gözlerini kırpmadan imhaya girişirler. Sömürgecilerden, emperyalistlerden burjuva anlamında bile demokrasi, özgürlük, adalet, hukuk bekleyenler ölümcül bir yanılgı içindedirler.

Usame Bin Ladin ve yakınlarının yargısız infazını Amerikan devletinin yöneticileri hep birlikte canlı yayınla Beyaz Saray'da oturma odasından izlediler. Üstelik, bu toplu cinayet izleme sahnesini,  Cumhuriyetçi Parti'ye oy veren aşırı sağcı seçmenlerden alacakları oyu arttırmak hesabıyla medyaya verdiler. Barack Obama, Joe Biden, Hillary Clinton, Robert Gates, Mike Mullen, John Brennan ve diğer kurmayların, emrini verdikleri bir katliamı canlı izleyecek kadar alçalmaları, dünyanın en büyük devletini yönetenlerin ahlak düzeyi ile mafya babalarının ahlak düzeyi arasında hiçbir fark kalmadığını kanıtlayan bir belge olarak tarihe geçecek. Tabii, Obama'nın, Bush'tan daha iyi bir katil olduğunu ispat ederek seçmenden alacağı oyu artırabileceği hesabını yapması, kapitalist sistemin Amerikan halkını nasıl bir cehalete ve geriliğe mahkûm ettiğini de ortaya koyuyor.

ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İtalya, İspanya, Japonya, Rusya ve NATO yönetimleri, Usame Bin Ladin'in öldürülmesinden sevinç duyduklarını açıkladılar. Abdullah Gül de aynı koroya katıldı. Gül, verdiği demeçte şöyle dedi: "Terör örgütlerinin başlarının sonu, eninde sonunda canlı veya cansız bir şekilde ele geçirilmektir. Dünyanın en tehlikeli ve sofistike terör örgütünün başının da bu şekilde ele geçirilmiş olması, herkese ibret vesilesi olmalı. Büyük memnuniyetle karşılıyorum."

En ağır suçlu bile olsalar, hukuk kurallarını çiğneyerek insanları öldürmek, bu ölümlerden sevinç duymak bizim işimiz değil.

Kuşkusuz, biz, Usame Bin Ladin'in çizgisine taban tabana zıt bir dünya görüşüne sahibiz. Usame Bin Ladin dinsel dogmalara inanan, hiç değişmeyecek, hiyerarşik, geri ve gerici bir dünyanın hayalini kuruyordu. Bütün dünya işçi ve emekçilerini değil, sınıf ayrımı olmadan İslam ümmetini esas alıyor ve emperyalizme karşı mücadeleyi bir din savaşı olarak görüyordu. Kuracağı dünyada kapitalist sömürüye ve bu sömürüyü koruyacak devlete yer veriyordu. İşçilerin ve emekçilerin sendika kurması, grev yapması, parti kurması, haklarını kendi başlarına araması, kadınların erkeklerle eşitlik talep etmesi ona yabancıydı. Antikomünistti. Afganistan devrimine ve Sovyetler Birliği'ne karşı antikomünizm temelinde Amerikan emperyalizmi, Suudi gericiliği ve Pakistan gizli servisleriyle uzun yıllar işbirliği yapmıştı. Amerika'yla arası bozulduktan sonra, mücadele yöntemi olarak kitle örgütlenmesini ve kitle mücadelesini değil, terörü seçmişti ve sivil halka karşı terör uygulamayı emperyalizme karşı mücadelenin kaçınılmaz yan etkisi olarak kabul ediyordu. Yaptığı eylemlerle halk kitlelerini devrimci mücadeleye yabancılaştırıyor ve emperyalizmin eline koz veriyordu.

Onunla tek paylaştığımız nokta, Arap ve İslam halklarının ABD ve Avrupa emperyalizminden özgür ve bağımsız olarak yaşamaya hakları olduğu, Arap ve İslam halklarının bu amaçla mücadele etmeleri gerektiği,  Arap ve İslam dünyasında emperyalizmle işbirliği yapan yönetimlerin hain olduğu düşüncesiydi.

Usame Bin Ladin'i ve yakınlarını öldüren Amerika, dünyanın en büyük teröristidir. Emperyalist terörizm, bilimsel, devrimci, demokrat, sosyalist bir dünya görüşüne ulaşacak kadar bilinçlenmemiş kesimlerde maalesef kör terör eğilimini daha da arttıracaktır. Biz Amerikan emperyalizminin kapitalist terörizmini mahkûm ediyor ve bütün ezilen halkların bilimsel, devrimci, demokrat, sosyalist bir dünya görüşü doğrultusunda emperyalizme ve işbirlikçilerine karşı mücadelesini yükseltmek için çalışıyoruz.