12 Eylül
rejiminin kanlı mirasını üstlenen AKP, Kürt illerini yangın
yerine döndürdü. Bir yandan Kürt ulusal hareketini çeşitli
vaatlerle oyalayan, bir yandan da bütünüyle yasal çalışma
yürüten Kürt politikacılarını KCK operasyonuyla hapse dolduran
AKP, savaş politikasına devam ediyor. Kürt hareketini ortadan
kaldırmak için ordu ve polisle koordineli biçimde kapsamlı bir
plan uyguluyor.
Oysa, ülkenin
kapsamlı bir barış politikasına ihtiyacı var. Önce 7, sonra 12
HPG'liyi öldürmek Kürt sorununu çözmez, daha da ağırlaştırır.
Türk ve Kürt halkları arasında kan davası yaratarak, gençleri
birbirine kırdırarak varılacak yer, karşılıklı yıkımdır.
Hükümet, derhal askerî operasyonlara son vermek, Kürt
politikacılarını serbest bırakmak, sorunu eşitlik ve özgürlük
temelinde onurlu bir barışa ulaşarak çözme niyetini gösterecek
adımlar atmak zorundadır.
Kürt ulusal
hareketi, sorunu barışçı biçimde çözme niyetinde olduğunu
defalarca açıkladı. Türkiye halkı ve kâğıt üzerinde bile
olsa Türkiye halkını temsil eden bütün kamu görevlileri, barış
niyetine uygun karşılık vermek zorundadır. Türkiye halkının
yüksek menfaati, şovenizm zehrini yaymaktan ve savaşı
körüklemekten değil, ülkede çeyrek asırdır yaşanan kan
kaybına son vermekten geçiyor.
AKP bir yandan
emperyalizmin bölge halklarına yönelttiği saldırılara yataklık
yapıyor, bir yandan ülkede kardeş savaşını tırmandırıyor.
AKP hükümeti, ABD, AB, NATO ve işbirlikçi kapitalist oligarşi
adına hareket etmekten vazgeçmelidir. Türk ve Kürt halklarına
olduğu gibi, Arap ve Fars halklarına da ağır zarar veren iç ve
dış savaş macerasından derhal geri dönmelidir.
AKP'nin iç ve dış
yıkım politikasına son vermek, Türk ve Kürt halkları arasında
barışı ve kardeşliği sağlamak için elimizden gelen her şeyi
yapacağız.