Tarih: 06.06.2011 |  Haberler
AKP'nin seçim stratejisi

AKP 12 Haziran 2011 seçim kampanyasını ülkenin bütün sağcı, gerici ve faşist güçlerini kendi çatısı altında birleştirme stratejisiyle yürütüyor. Emperyalizmin ve kapitalizmin emrinde bütün sağcı, gerici ve faşist çevreleri birleştirme stratejisi, AKP'yi 12 Eylül 1980 faşizminin yolunu açan Milliyetçi Cephe olarak örgütleme ve tekleştirme politikasıdır. Recep Tayyip Erdoğan, 12 Eylül 1980 öncesi Adalet Partisi lideri Süleyman Demirel'in, Milli Selamet Partisi lideri Necmettin Erbakan'ın, Milliyetçi Hareket Partisi lideri Alparslan Türkeş'in ve Cumhuriyetçi Güven Partisi lideri Turhan Feyzioğlu'nun politikalarını, günümüz koşullarına uyarlayarak, kendi şahsında birleştirmeye çalışıyor.

AKP'yi yeni Milliyetçi Cephe olarak örgütleme ve tekleştirme politikasının özü, işbirlikçi kapitalist oligarşinin menfaatlerini korumak için işçi sınıfına, şehir ve köy emekçilerine, ezilen halklara, gençliğe, kadınlara, aydınlara düşmanlık gütmektir. Dinci-şovenist dogmaların mutlak egemenliğini kurmak için komünizme, sosyalizme, demokrasiye, felsefeye ve bilime, sanata, eşitlik ve özgürlük düşüncesine, düşünce ve inanç özgürlüğüne topyekün saldırmaktır. Siyasal, sosyal ve ideolojik muhalefete hayat hakkı tanımayan yekpare ve hiyerarşik bir toplum kurma arzusunu hayata geçirmektir. Devrim düşüncesini toplumsal hafızadan silmektir.

Recep Tayyip Erdoğan her seçim mitinginde antikomünizm yapıyor. Kendisini dinlemeye gelen kitleleri Kürtlere, Ermenilere, Alevilere, kadınlara, gençlere, sendikalara, derneklere, laik kesimlere karşı galeyana getirmeye çalışıyor. Toplumun en geri, en eğitimsiz ve bağnaz kesimlerine özgü akıldışı duyguları ve önyargıları körüklüyor. Yobazlığı, şovenizmi, cinsiyetçiliği, militarizmi, hoşgörüsüzlüğü daha da yerleştirmeye çalışıyor. Yalan, iftira, hakaret, özel yaşama saldırı, komploculuk, vicdansızlık tek geçerli kural oldu.

Erdoğan, Hopa'da AKP'nin su ve çay politikasını protesto eden Hopa halkına "Bunlar eşkiya" dedi. Hopa protestosunda polisin zehirli gaz ve cop saldırısıyla ölen emekli öğretmen Metin Lokumcu için, "Bu arada bir tanesi de kalp krizi geçirerek, şu anda kimliğini bilmiyorum, üzerinde de fazla durmak istemiyorum, ölmüş" dedi. Hopa protestocularını terörist sayarak özel yetkili ağır ceza mahkemesine sevk ettirdi ve tutuklattı. Metin Lokumcu'nun öldürülmesini protesto etmek amacıyla Ankara'da gösteri yaparken polis panzerinin üstüne çıkan ve polis dayağıyla kalça kemiği kırılan Dilşat Aktaş için, "Ankara'da polis panzerine tırmanan bir tane kız mıdır kadın mıdır, orasını bilemem" dedi. AKP'nin Kürt politikasını eleştiren köşe yazarı Nuray Mert'e "namert" dedi. YGS skandalını haber yaptığı için gazeteci Abbas Güçlü'yü "Bunun bedelini ödeyecek" diyerek tehdit etti. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nu her gittiği yerde "Kılıçdaroğlu Alevi" diyerek yuhalatıyor. Türk Silahlı Kuvvetleri'nde AKP'ye biat etmeyen subayları bir bir tasfiye ediyor. Nitekim, önümüzdeki Ağustos'ta Hava Kuvvetleri Komutanı olması beklenen Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Bilgin Balanlı da bu furyadan nasibini aldı ve tutuklandı. Erdoğan, Kürt politikacılarını CHP ve MHP'yle işbirliği yapmakla suçluyor. BDP'yi etkisizleştirmek için internete verilen ses kayıtlarını, MHP'yi etkisizleştirmek için yine internete verilen görüntü kayıtlarını kullanıyor.

AKP, 12 Haziran seçimini kazanmak için eski Milliyetçi Cephe uygulamalarını günümüze taşıyor, ülkeyi baskı ve terörle teslim almaya çalışıyor. Dogmaları, akıldışı önyargıları yayarak halk kitlelerini gerçek sorunlarından uzaklaştırıyor, emekçilerin gözlerine kül serperek kapitalist sömürüyü, yoksulluğu, yolsuzluğu, işsizlik afetini, kölelik ve onursuzluk düzenini unutturmaya çalışıyor.