Yüksek Seçim
Kurulu 21 Haziran 2011 gecesi aldığı kararla Hatip Dicle'nin milletvekilliğini düşürdü. Bu karar, hukuk dışıdır ve gayrimeşrudur. Hatip Dicle, Diyarbakır halkının verdiği 77 700
oyu alarak bileğinin hakkıyla milletvekili seçilmiştir.
Daha önce,
BDP'nin başını çektiği Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'nun
7 adayının seçime katılamayacağı kararını veren; Kürt halkının ve sosyalist, demokratik örgütlerin büyük toplumsal tepkisi karşısında bu kararından geri dönen; seçime üç gün
kala, Hatip Dicle'ye verilen hapis cezası bahanesiyle onun adaylığını engelleme komplosuna katılmama sağduyusunu gösteren Yüksek Seçim Kurulu, bu kez, üstelik yetkisinde olmayan çok daha ağır bir kararla, seçilmiş Hatip Dicle'nin milletvekilliğini
düşürdü ve onun yerine AKP adayının milletvekili ilan
edilmesinin yolunu açtı.
Hatip Dicle'ye verilen hapis cezası, düşünce ve ifade özgürlüğünün
kullanılmasını cezalandıran despotizmin ürünüdür ve en asgari
burjuva demokrasisiyle bile bağdaşmaz. Ayrıca, seçilmiş milletvekilleri konusundaki karar, artık Yüksek Seçim Kurulu'nun değil, yeni seçilen Meclis'in yetki alanındadır. Yüksek Seçim
Kurulu, halk iradesine meydan okuyan kararını, yetkisini aşarak,
kendini Meclis'in yerine koyarak almıştır.
Yüksek Seçim Kurulu, Kürt halkının iradesini göz göre göre gasbetmiştir.
Yüksek Seçim Kurulu, bu antidemokratik kararından derhal geri
dönmelidir. AKP iktidarı, gasp kararının sorumluluğundan kaçamaz. Hatip Dicle'nin milletvekilliğinin gasbedilmesi, şovenist savaş ilanıdır. Kürt ve Türk halklarının şovenist savaşa
değil, onurlu barışa ihtiyacı var.
Hatip Dicle, hak ettiği şekilde, Diyarbakır milletvekili olarak Meclis'te yerini almalıdır.