Tarih: 25.06.2011 |  Haberler
Böyle gecenin hayr umulur mu seherinde?*

Seçimin üzerinden daha iki hafta bile geçmedi. AKP'nin bu kısa süreye sığdırdığı icraata bakalım. BDP ağırlıklı Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku listesinden Diyarbakır milletvekili seçilen Hatip Dicle'nin milletvekilliği 21 Haziran 2011'de gasbedildi. CHP listesinden İzmir milletvekili seçilen Mustafa Balbay ile Zonguldak milletvekili seçilen Mehmet Haberal 23 Haziran'da verilen kararla hapiste bırakıldı. MHP listesinden İstanbul milletvekili seçilen Engin Alan'ın tutukluluğunun kaldırılması 24 Haziran'da reddedildi. Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku'ndan Şırnak milletvekili seçilen Selma Irmak ve Faysal Sarıyıldız ile Van milletvekili seçilen Kemal Aktaş'ın tutukluluğunun kaldırılması 25 Haziran'da reddedildi. Henüz haklarındaki karar verilmiş olmasa da, yine Blok listesinden Şanlıurfa milletvekili seçilen İbrahim Ayhan'ın ve Mardin milletvekili seçilen Gülser Yıldırım'ın da aynı şekilde hapiste tutulacağı anlaşılıyor.

Hiç kimsenin seçmediği 52 fazladan milletvekilini despotizmin harika formülü yüzde 10 seçim barajı sayesinde elde eden AKP, halkın oylarıyla seçilen 9 milletvekilini, birini düşürerek ve hapiste tutarak, sekizini hapisten çıkarmayarak siyaseten ölüme mahkûm ediyor. AKP, halk iradesini göstere göstere çiğniyor; temsilî demokrasinin en yerleşik kuralını ortadan kaldırıyor. AKP, halk iradesine karşı darbe yaparak iktidarını sürdürmeye çalışıyor.

Halk iradesine karşı darbe yapmak en ağır suçtur, gayrimeşrudur ve asla kabul edilemez. Milyonlarca seçmen, kendi seçtikleri milletvekillerinin siyasal temsil yetkisinin gasbedilmesine, hiç kimsenin seçmediği 52 milletvekiline dayanarak AKP'nin bütün iktidarı tekeline almasına izin vermeyecektir. Milyonlarca insanın oyu çöpe atılamaz, özgür seçime dayanmayan bir zorbalık sistemiyle halk köleleştirilemez.

Soğukkanlı bir planla halk iradesine karşı darbe yapan AKP, siyasal parti ve örgütlerin bu darbeye karşı seçmenlerin iradesi doğrultusunda harekete geçmesini, demokrasinin en temel kuralını demokratik kitle eylemleri yoluyla savunmasını engellemek için, kurnazlık yapıyor. "Yeni anayasa" zokasıyla siyasal parti ve örgütleri oltaya getirmeye çalışıyor.

Oysa AKP, emperyalizmin emrinde dinci kapitalist düzenini despotizmle kuruyor. AKP, kendi anayasasını kendi icraatıyla yazıyor. AKP'nin icraatından halk yararına tek bir anayasa maddesi bile çıkmaz. AKP'nin bugüne kadar yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır: Ziya Paşa'nın dediği gibi, böyle bir gecenin sabahından hayır gelmez. "Yeni anayasa" zokasını yutanlar, AKP'ye, onun temsil ettiği işbirlikçi kapitalist düzene yem olurlar. AKP'nin 9 yıllık bütün icraatının üstüne seçim sonrasında yaptığı darbe de bu kadar açık seçik ortaya çıkmışken, onun zokasını yutma gafletini gösterenler, işçi sınıfına, şehir ve köy emekçilerine, kadınlara, gençlere, Kürt halkına, Alevi halkına, bütün ezilen halk kesimlerine, bütün bölge halklarına, bütün dünya halklarına ihanet etmiş olurlar.

* Ziya Paşa