Emperyalizme ve siyonizme teslim olmayı reddeden Suriye'ye karşı gerici bir ayaklanma düzenleyen ve Türkiye'yi de çeşitli vaadlerle kandırarak bu ülke üzerine sürmek isteyen Amerika ve Avrupa Birliği'nin sömürgeci komplosu bütün hızıyla devam ediyor. Akşam gazetesinden Şenay Yıldız, aynı gazetede köşe yazarı olan Hüsnü Mahalli'yle Suriye konusunda bir söyleşi yaptı. AKP ve Baas çevrelerinden iyi haber almasıyla bilinen Hüsnü Mahalli, dün (25 Haziran 2011) Akşam gazetesinde yayınlanan söyleşisinde ilginç bilgiler veriyor. Suriye'ye yönelik komployu anlamamıza yardımcı olacağını düşündüğümüz söyleşiyi okurlarımıza sunuyoruz.
Bir anda nasıl koptuk Şenay YILDIZ/ senay.yildiz@aksam.com.tr
Tunus ve
Mısır'la başlayan halk hareketlerinin komşumuz Suriye'ye de
ulaşması nedeniyle, Ankara sıkıntılı günler geçiriyor.
Türkiye'nin Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad'a gönderdiği
mesajların sertleşmesi ve Hatay'daki mültecilerle ilgili gerilim,
Şam-Ankara hattındaki bahar havasının bittiği yönündeki
yorumları güçlendiriyor. Biz de iki ülke arasındaki ilişkileri
ve bölgedeki genel tabloyu hem Suriye, hem de Türkiye vatandaşı
olan Ortadoğu uzmanı yazarımız Hüsnü Mahalli ile konuştuk:
Tunus ve Mısır'la başlayan süreç, şimdi de
Suriye'yi tehdit ediyor. Ne oluyor bölgede gerçekten?
Büyük
oyun şu: Müslüman Kardeşleri iktidara getirmeye çalışıyorlar.
Mısır'daki Müslüman Kardeşler'i getirirlerse, yeni bir eksen
yapacaklar AK Parti ile. Plan bu.
Müslüman
Kardeşler kendilerine AK Parti'yi model aldıkları için bu Türkiye
açısından iyi bir durum değil mi?
Dar bir
tablodan bakarsak öyle. Ama geniş tabloda, tüm coğrafya derinden
sarsılacak ve yeni durumun oluşması çok sancılı olacak.
Dolayısıyla işlerin kimin kontrolünde olacağı çok net değil
ve riskli. ABD'nin planı bu: uyumlu İslam'ı yaratmak. Mısır'da
Müslüman Kardeşler iktidara getirilmeye çalışılıyor.
Askerleri iktidara getirdiler, onlar da şimdi Müslüman Kardeşler
ile flört ediyor. Bu arada dikkat edin, İsrail aleyhinde tek kelime
söylemiyorlar.
Suriye neden Batı dünyası için bu
kadar önemli?
Çünkü nüfusun yüzde 15'i
Hıristiyan. Batı'ya Hıristiyanlık Suriye'den yayıldı. Batı'nın
değer yargılarında tarih çok önemlidir. İkincisi, Suriye
Lübnan'ın veya Lübnan Suriye'nin uzantısı. Lübnan'da da nüfusun
yüzde 30'u Hıristiyan. Lübnan'a kim ilgi gösteriyor? Fransa.
Oraya dönük bir tarihsel hesaplaşma var.
Bu
süreçte Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ne yapacak?
Esad'ın
elinde üç silah var: Birincisi, Hizbullah ve İran. İkinci silahı,
Rusya ve Çin. Üçüncüsü, yeni müttefiki Hindistan. Hindistan da
BM'de Suriye'nin yanında.
Ankara peki?
Ankara
bitti. O bahar havası geçti. Türkiye-Suriye balayı bitti. Bunu da
kimse geri alamaz.
KUMANDA MERKEZİ KATAR
'Esad
Suriye'de şiddet uyguluyor' diye okuyoruz haberlerden. Bir sürü
mülteci Türkiye'ye geldi. Ne oluyor Suriye'de?
Hiçbir
şey yok. Bu işlerin hepsi örgütlü! Bakın, tam bir yıl
öncesinde, daha ortada hiçbir olay yokken, bu çeteler harekete
geçti. Ayrıca, 'görgü tanıkları' dediğimiz insanların
Katar'da eğitim gördüklerini, kendilerine istihbarat örgütlerinin
kullandığı türden elektronik teçhizat verildiğini biliyoruz.
Ben bunu kendim birinci elden biliyorum.
Operasyonun kumanda merkezi Katar. Şu anda El Cezire'nin Arapçası
resmen istihbarat merkezi, CIA merkezi gibi hareket ediyor ve
provokasyon yapıyor. Bir de 'Türkiye'ye gelen herkese 500 dolar
para veriliyor' diye bir dedikodu çıkarıldı. Ondan sonra akın
akın insanlar gelmeye başladı. Suriye isteseydi, 25 kilometrelik
yürüyüş yoluna tankları koyardı, kimse gelemezdi. Öldürdü,
tecavüz etti, biçti... Bunların hiçbiri doğru değil, hepsi
palavra! Esad 3 ay içinde beklenen tüm reformları yapacak, ama
tabii, bu durum süreci dindirirse... Halkın yüzde 90'ı iktidardan
hoşnutsuz ama ona rağmen 6 ay önce bir seçim olsa, Esad yüzde 70
oy alırdı. Genel kanı, 'Esad yapar, düzeltir' şeklindedir.
Ama her şey provoke ediliyor.
Süreci dindirir mi
reform yapmak bu aşamadan sonra?
Bu provokasyon
sürdüğü sürece, ne yaparsanız yapın, kargaşa bitmez. O
nedenle Suriye'de Türkiye'ye çok kızıyorlar. Suriye Dışişleri
Bakanı 'Daha kimse gelmeden bir hafta önce çadır kurdunuz' diye
tepki gösterdi Ankara'ya. Türkiye böyle yapmasa bu işler bu kadar
sarpa sarmazdı. Çok öfkeliler.
Sizce nedir
Suriye'de hedef? Ne olursa olsun, Esad'ı iktidardan indirmeye mi
çalışıyorlar?
Bence, ona tam karar
veremediler. El altından mesajlar gidiyor: 'İran'dan ve
Hizbullah'tan vazgeç' diyorlar. Sürecin uzamasının gerçek nedeni
bu. Çünkü, İsrail'i rahatsız eden gerçek mesele Hizbullah.
Bugün Hizbullah'ın elinde 40-50 bin militan,
30-40 bin füze var.
İran'dan
el çekerse, Müslüman Kardeşleri iktidara getirme planı biter mi? Evet.
Peki Esad bunu der mi?
Hayır.
O zaman süreç her halükârda Esad'ı indirmeye gidiyor gibi görünüyor...
Ama
indiremezler. Yani, kolay olmaz o iş. Çünkü, ordu Esad'ın
arkasında. İndirirse iç savaşla indirirler Libya gibi. Benim
gördüğüm Libya benzeri Halep'te bir ayaklanma çıkaracaklar.
Çünkü Halep Sünni bir kent ve Türkiye'ye de yakın. Sınıra
40-45 kilometre mesafede. Eğer Halep'te bir ayaklanmayı
yaptırabilirlerse, BM'den hava koruması istiyorlar. Çünkü
biliyorlar ki, Halep ayaklanırsa, Esad ve ordu gelip Halep'i
bombalar. Bunun için koruma istiyorlar. Bu korumayı da NATO üssü
burada olduğu için Türkiye'den isteyecekler. Tıpkı, Libya gibi.
Şimdi bunu oynuyorlar.
Türkiye-Suriye
arasında çatışma riski görüyor musunuz?
Eğer
bu Halep projesi olursa, evet.
MISIR
SEÇİMLERİ KRİTİK
Bundan
sonra ne olacak sizce?
Mısır'da
25 Eylül'de seçim var. Her şey oradaki seçime bağlı. Suriye,
Tunus, Yemen... Hepsi Mısır'da ne olduğuna bakacak. Mısır'da en
örgütlü Müslüman Kardeşler. Diğerleri hem o kadar örgütlü
değil, hem de laik, liberal bir sivil devlet kurmak üzerinde
anlaşamıyorlar. Müslüman Kardeşler gelemezse, iç savaşa
sürüklenir. O nedenle Müslüman Kardeşler üzerinde 'Türkiye ile
yakın olacak, İsrail ile iyi ilişkiler kuracaksınız' diye baskı
var.
Müslüman Kardeşler
iktidara gelmezse peki?
O
zaman Suriye karışır. İktidarı, yani Esad'ı götürmeye
çalışacaklardır. O zaman İran da bunu görüp, Türkiye'yi
karıştırmaya çalışacak. Radikal İslam'dan tutun da, PJAK'a
kadar her şeyi kullanacak. Zaten İran resmi medyasında Suriye
üzerinden Türkiye aleyhinde çok yazı çıkıyor.
KUŞLARA
ORTAK İSİM
Suriye-Türkiye
ilişkilerinin geldiği noktayı nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Aralıkta
Ankara'da ortak bakanlar kurulu yapıldı. Kuşlar bile
birleştiriliyordu. Bakanlar, Kelaynakların ismi ortak olsun diye
Latince'den isim arıyorlardı. İki ülke neredeyse birleşme
aşamasına gelmişti. Bu sene kimlikle gidilecekti. Suriye'de
inanılmaz Türkiye sevgisi vardı. Referandum yapsanız,
Hıristiyanları dahi 'Türkiye ile birleşelim' derdi. Siz Esad'la
can ciğerdiniz. Kim ne derse desin, 3 günde sattınız. Suriye'de
sokakta, takside herkes 'Türkiye nasıl bize bu kazığı attı?'
diye soruyor. Peki nasıl bozuldu? Hem de iki günde... Bu bir oyun.
Türkiye ile Suriye'nin ilişkilerinin bozulmasının hiçbir izahı
olamaz. O zaman oyun diyorsun.
Türkiye
karşıtı protestolar görmüyoruz ama...
Devlet
kontrol ediyor, 'yapmayın' diyor.
Batı,
bölgeye asla istikrar getirmez Siz
hem Suriye, hem de Türkiye vatandaşı olarak nasıl hissediyorsunuz
tansiyon yükselirken iki ülke arasında?
Ben
Türkiye Suriye ilişkilerinin gelişmesi için bizzat çalışmış
biriyim. Eski Cumhurbaşkanı Sezer'in Hafız Esad'ın cenaze
törenine gitmesi konusunda rol oynayan bir gazeteciyim. 2003'te
Abdullah Gül, Irak'taki savaşın durdurulması için bir Ortadoğu
turuna çıktı. O turda ben de vardım. O günden itibaren
Suriye-Türkiye ilişkilerinin bu hale gelmesi için her türlü
çabayı harcadım. Şimdi rezil bir durumdayım. Bunu
söyleyemiyorum. Ben 20 yıl Suriye'de yaşadım ama 40 yıldır
buradayım. Eşim Türk, iki kızım var. Ben hiçbir zaman
Suriye'deki yönetim süper demedim, desteklemedim, Beşşar Esad
gelene kadar Suriye'ye girişim yasaktı. Oradaki iktidara karşı
mücadele veren birisiydim. Suriye'ye karşı ne kadar duyarlıysam,
burada çok daha duyarlıyım. Bu coğrafyanın adam olabilmesi için
Türkiye'nin varlığının çok önemli olduğuna inanıyorum.
Türkiye şekillendirebilir burayı, berbat da edebilir. Ben buna
inanıyorum. Şimdi bu bayrak meselesi de provokasyon. Daha önce
Kıbrıs'ta yapılanlar şimdi burada yapılmaya çalışıyorlar.
Yeni tabloda Türkiye daha az egemen olacak
diyorsunuz, öyle mi?
Evet, öyle diyorum. Batı
bu coğrafyada istikrar aramaz, ben buna inanmam. Osmanlı buradan
çıktığından beri bu coğrafyada istikrar yok. Osmanlı'nın
çökertilmesinin ardında da bu var. Yine aynı plan sahnede. Bakın,
iddia ediyorum: Eğer Türkiye ABD'nin çizdiği rolü üstlenmezse,
burada kurulan El Cezire her türlü provokasyonu yapacaktır. Biz
100 yıl önce Osmanlıyı çökerttik, şimdi de Türkiye'nin önünü
keseriz diye bir psikoloji içindeler. Türkiye bölgede inanılmaz
prestij sahibiydi. 25 Mayıs'ta önemli bir zirve yapılacaktı.
Suriye, Ürdün, Lübnan ve Irak Başkanları Avrupa Birliği benzeri
bir oluşuma imza atacaklardı. Hazırlıklar yapılıyordu ve ben
bunu bizzat biliyorum.
Angelina
Jolie de projenin parçası
Ben
zaten o kadına gıcık olurum. Irak Savaşı sonrası 3
milyon göçmen vardı. Niye gidip birisinin yanağını okşamadı.
Gittiği ülkelere bakın, ya gitmeden ABD politikalarından dolayı
önce belaya girmiş ülkeler, ya da gittikten sonra belaya girecek
ülkeler. Çok seviyorsan, git Irak'a. ABD işgali altında. 4
milyon dul kadın var, sefalet diz boyu. Bu projenin bir parçası.
İsrail'le
uyumlu bir İslam anlayışı oluşturulacak Tüm
bunlara bakınca, 10 yıl sonra nasıl bir Ortadoğu planlanıyor
sizce?
Mutlaka ılımlı-uyumlu Müslümanları
iktidara getirecekler.
Ne gerek var böyle bir
düzenleme yapılmasına şimdi?
Sovyetlerin
dağılmasından sonra Batı ideolojik bir boşluk yaşıyor. İslam'ı
İsrail ile, Yahudilik ile uyuşturmaktır asıl hikâye. İslam'ın
ideolojisinde Yahudi düşmanlığı var. Dolayısıyla bu uyumlu
Müslümanlar 'Biz İsrail'i seviyoruz. Beraber yaşıyoruz' dedikten
sonra Müslümanlığın içini boşaltıyorsun. Ama bu kolay değil.
Neden kolay değil?
Çünkü
İsrail ideolojisinden vazgeçmeyecek. İdeolojileri, siyonizm buna
izin vermez. ABD'deki Yahudi lobileri de gücünü İsrail'e sahip
çıkmaktan alıyor. Fethullah Gülen de dikkat ettiyseniz, Mavi
Marmara olayında İsrail'den izin alsaydınız dedi. Her yol
İsrail'e çıkıyor bakın. İsrail Batı'nın projesinin hem amacı,
hem aracı, hem de sahibi.
ABBAS GERİ DÖNECEKTİ
Mahmut Abbas ile Halid
Meşal aynı gün bir aradalardı. Bunu nasıl okumak lazım bu
çerçevede?
Orada Türkiye, Abbas ile Hamas'ın
ortak fotoğraf vermesini sağlayıp, 'Ben bu işin içindeyim' demek
istedi. Çünkü o işin mimarı Mısır. Ama Abbas kızdı buna.
'Beni oyuna getiriyorsunuz, ben bu işin içinde olmam' dedi. Hatta
aslında dönüp gidecekti, zor engellediler.