Tarih: 11.07.2011 |  Haberler
Sıra spor dünyasında

Büyük medyayla, reklamcılık şirketleriyle, piyangoculukla, inşaat holdingleriyle, spor malzemesi üreten tekellerle, tıp şirketleriyle, mafyayla ve devletle iç içe geçmiş olan profesyonel spor sektörü, kapitalizmin yeniden üretiminde stratejik bir role sahiptir. Profesyonel spor, kârlı bir iş kolu olmakla kalmaz; halk kitlelerinin temel eğlencesini oluşturduğu için, onları kapitalizmin ideolojik hegemonyasına bağlamakta can alıcı bir işlev görür. Kapitalist şirketler ve devlet; kıyasıya rekabet, bireycilik, hiyerarşi, şovenizm, maçoluk, militarizm gibi kapitalizmin işleyişi açısından vazgeçilmez değerleri kitlelere benimsetmekte profesyonel sporu tepe tepe kullanırlar. Ona, emekçi kitleleri sömürü, yoksulluk, işsizlik gibi sosyal sorunlarından uzak tutacak bir oyalama aracı ve takım aşkıyla birbirlerine düşürecek bir bölme yöntemi işlevini de yüklerler. Aynı zamanda, profesyonel sporculuğu, emekçi kitlelere, kısa yoldan yoksulluktan kurtulmanın, sınıf atlamanın, hızla zenginleşmenin geçerli yolu olarak sunarlar.

Kapitalizm açısından böylesine işlevsel bir rol üstlenen profesyonel spor, kapitalizmin bütün çürümüşlüğünü, yolsuzluklarını ve kötülüklerini içinde barındırır. Kapitalizm bütün renkleri aynı hızla kirletir. Dolayısıyla, profesyonel spor dünyasında şike, rüşvet, baskı, hile, oyuncu ve hakem satın alma oyunun asli kuralıdır; sistemli olarak uygulanır; herkesin bildiği bir sır olarak varlığını örtülü biçimde sürdürür. Artık üzeri örtülemez hâle geldiğinde, hamamın namusunu kurtarmak üzere, seçilen kurbanlar feda edilir. Sonra, kapitalizmin işleyişi gereği, yeniden asli kurala dönülür. Şikeden söz edildiğinde şaşırma numarası yapan profesyonellerin ikiyüzlülüğüne karnımız tok.

Futbolda şike soruşturması adı verilen operasyon herkesin bildiği bu sırrı açığa çıkardı. Fenerbahçe kulübünün başkanı Aziz Yıldırım'ın ve kulüp yetkililerinin tutuklanması, Trabzonspor başkanı Sadri Şener'in ve eski Futbol Federasyonu başkanı Mahmut Özgener'in gözaltına alınması futbolda temizliği başlatacak büyük bir atılım olarak sunuluyor. Oysa, en iyi koşullarda bile, göstermelik ve geçici bir girişimden öteye geçemeyecek olan bu adım, günümüz bağlamında bambaşka bir niteliğe bürünüyor. Uzun süredir telefonları dinlenen ve takip edilen sanıkların özel yetkili mahkemelere sevk edilmesi, peşin olarak suçlu ilan edilmesi, medyada yargısız infaza uğratılması, avukatlara verilmeyen sözüm ona gizli belgelerin medyada sayfa sayfa yayınlanması, sorgulamaların işkenceye dönüştürülmesi, tutuklu yargılamanın kural hâline getirilmesi gibi sanık haklarını sistemli biçimde çiğneyen bildik yöntemler, operasyonun zamanlamasıyla birleşince, futbolda şike operasyonu başka bir anlam kazanıyor. Amaç temizlik değil, geniş kitlelere hitap eden kârlı bir stratejik sektörün AKP hegemonyası altına alınması.

Hegemonik tek parti diktatörlüğünü kurma yolunda sistemli hamleler yapan AKP, medyayı, üniversiteleri, yargıyı, orduyu hallettikten sonra profesyonel spor dünyasını, özellikle de profesyonel futbol dünyasını tamamen kendi kontrolü altına alıyor. AKP ve Fethullah Gülen hareketiyle uzun süredir işbirliği yapan spor dünyasının egemenlerine, artık işbirliğinin yeterli olmadığı, AKP'ye mutlak itaat etmeleri gerektiği mesajı veriliyor.

Amerikan ve NATO üslerinin müteahhidi tipik bir kapitalist egemen olan Aziz Yıldırım'a ve benzerlerine hiçbir sempati duymuyoruz. Onların kapitalist ilişkilerin sarmalında nasıl bir çürümüşlüğün temsilcisi olduğunu gayet iyi biliyoruz. Yine de, söylemeliyiz ki, 12 Eylül rejiminin yeni efendisi olarak siyasal iktidarı tekeline alan AKP, profesyonel spor dünyasını da tekeline almak için hamle yapıyor. Çürümüşlüğe son vermek söz konusu bile değil; hedef, çürümüşlüğün tek patronu olmak.