Tarih: 19.07.2011 |  Haberler
Despotizmle yaşanmaz

Millet Meclisi, yaz tatiline girdi. AKP'nin 9 milletvekilini hapiste tutma dayatması kırılamadığı için seçme ve seçilme hakkının gasbedilmesi hâlâ önlenemedi. 9 milletvekili, yasama organında seçmenlerinin vekâletini üstlenmekten yoksun bırakılmış durumda hapishane hücrelerinde gün dolduruyor. Oylarıyla onları vekil tayin eden seçmenler ise yasama organında vekilsiz bırakılmış durumda.

MHP, kendi milletvekilinin hapiste tutulması dayatmasına en başından boyun eğdi. MHP'nin faşist geleneği ve özü, demokrasi ve sosyalizm mücadelesi veren halka karşı düşmanlıkla dolu olduğu için; uzmanlık alanı, demokrasi mücadelesi veren halk kesimlerinin mücadelesini kırmak olduğu için, bu partiden, seçmenlerini demokrasi doğrultusunda harekete geçirmesi kuşkusuz beklenemezdi.

CHP, kendi milletvekillerinin hapiste tutulmasına karşı yemin etmeme eylemi başlattı. Bu eylemini 13 gün sürdüren CHP, AKP'yle boş sözlerle dolu bir metin imzalayınca yemin etti ve AKP'nin dayatmasını sineye çekti. CHP küçük ve orta burjuvazi ile emekçi tabakaların üst kesimine, okumuş meslek sahiplerine dayanan bir burjuva partisi olduğu için; buna bağlı olarak, bir yüzü işbirlikçi oligarşiye, bir yüzü emekçi katmanlara dönük olduğu için, AKP dayatmasına karşı çıkmasına ama seçmenlerini seferber edecek bir demokrasi mücadelesi başlatmamasına ve yarı yoldan dönmesine şaşılmaz.

BDP, kendi milletvekillerinin hapiste tutulmasına ve bir milletvekilliğinin düşürülmesine karşı yemin etmeme ve grup toplantılarını Diyarbakır'da yapma eylemi başlattı. AKP'nin dayatmasına karşı bazı kitle eylemleri düzenledi, AKP bu eylemleri bastırma yolunu seçti. BDP, AKP'yle bir şekilde uzlaşma umudunu taşıdığı için, kitle eylemlerini sistemli olarak sürdürmedi, sabırla bekledi. CHP'nin yemin etmesinden sonra, BDP de, AKP'yle uzlaşmaya çalıştı. AKP uzlaşmaya yanaşmadı. BDP'nin ağırlıklı olarak temsil edildiği Demokratik Toplum Kongresi, 14 Temmuz'da demokratik özerklik ilan etti. Aynı gün Silvan çatışmasında HPG'nin13 askeri öldürmesiyle ülke çapında şovenizmin tırmandırılması bir oldu. BDP binaları saldırıya uğradı, BDP şu anda kendini savunmaya çalışıyor.

Sonuçta, AKP'nin 9 milletvekilini hapiste tutup yasama organının dışında bırakma dayatması ortalık yerde duruyor. Bu dayatmaya karşı seçmenleri seferber edecek kitlesel bir demokrasi mücadelesi henüz verilmiş değil. Dünyanın hiçbir yerinde demokrasi iddiası taşıyan hiçbir rejimde kabul edilemeyecek bir gaspla yaşamaya devam ediyoruz.

Vekillerimizi Meclise göndermeyi başaramazsak, seçme ve seçilme hakkımızı bile savunamazsak, despotizmin bu en ağır gayrimeşru uygulamasına boyun eğersek, başka hak kayıpları art arda gelecektir. Bakın, AKP, işçilerin kıdem tazminatına göz diktiğini hükümet programına yazdı. Kıdem tazminatının gaspını üstelik işçilere hak sağlayacak bir gelişmeymiş gibi gösteren sistemli bir yanıltmaca kampanyasını da başlattı bile.

Kitlesel bir demokrasi mücadelesinin yerini hiçbir şey tutmaz. Çözüm, işçi sınıfına, şehir ve köy emekçilerine, ezilen halklara gitmekte, onları en meşru hakları için seferber etmekte.