
Türkiye'nin en
büyük petro kimya tesisi Aliağa'da kurulu Petkim'de, işçiler
20 Temmuz 2011 Çarşamba gününden beri direnişteler. Petrol-İş
sendikasının köklü işyerlerinden olan Petkim bilindiği gibi
2008 yılından bu yana özelleştirilmiş durumda. Sahibi ise
Azerbaycanlı Socar şirketi.
Petkim, diğer
petro kimya tesislerinde olduğu gibi, 12 Eylül faşist cuntası
tarafından çıkartılan yasalarca grev yasağı uygulanan yerlerden
biri. Bu nedenle çok uzun yıllardır Petkim'de yapılan eylemler
"yasadışı" nitelemesini hak eden eylemler olmakta.
Uzun süredir
devam eden toplu sözleşme görüşmeleri işverenin taşeron
uygulaması ve benzeri bir dizi sorunla birlikte, esas olarak
çalışanlar arasındaki ücret dengesizliğini giderme konusunda
bir adım atmaması üzerine uyuşmazlıkla sonuçlandı. Yasalara
göre de grev yasağı bulunan işyerlerindeki uyuşmazlıklar, ancak
Yüksek Hakem Kuruluna başvurularak giderilebiliyor. YHK'dan da
çıkacak kararın en fazla mevcut durumu devam ettirmesi ve ücretler
için de ancak resmi enflasyon kadar bir artış öngörmesi
şaşırtıcı olmayacaktır.
Petkim, yaklaşık
kurulduğu günden beri mücadeleci bir işçi profiline sahiptir.
Sade yurttaşlara tanıdık gelmeyen bir kuruluş olmasına rağmen,
yaklaşık 300 ürünün hammaddesinin üretildiği bir tesis olması
dolayısıyla, ilgili çevrelerde çok bilinen bir işletmemizdir.
Plastik üreticilerinin, ilaç kapsüllerinin, gübre yan ürünlerinin
ve benzeri yüzlerce farlkı türde ürünün tek imalatçısı olan
Petkim'de niçin grev yasağı uygulandığını anlamak bu nedenle
daha kolaydır.
Petkim, 2006
yılından bu yana yeni işçiler alıyor. Her yıl yaklaşık olarak
200-250 yeni işçinin alındığı işyerinde, eski işçilerle
yeniler arasındaki denge yarıya yaklaştı. Şu anda yaklaşık
olarak 2300 kişinin çalıştığı Petkim'de 1000 civarında
işçi, yeni kuşağı temsil ediyor.
Eskiler daha
yüksek ücretli. Yeniler ise kimi zaman üçte bir oranında daha
düşük ücret alıyorlar. Ama, eskiler ve yeniler arasındaki tek
fark ücretten ibaret değil. Yeni ve eski kuşaklar arasında
mücadeleye bakış, mücadele deneyimi, siyasal refleksler açısından
da farklılıklar var.
Eski kuşak
işçiler, çok uzun yıllar boyunca özelleştirme karşıtı
mücadele içinde yetişmişlerdi. İşyeri işgalinden, Ankara'da
ihaleleri protesto etmeye varıncaya kadar bir seri eylem türü
geliştiren bir kuşaktı. Farklı bölgelerdeki mitinglere topluca
katılan, kollektif çabanın sonuçlarını alabilen bir anlayış
geliştirmiş ve eylem içinde olgunlaşmış bir yapıları vardı.
Özellikle
işletmenin özelleştirilmesinden sonra işe alınan yeni kuşak
işçiler ise, işveren tarafından olabildiğince seçmeye tabi
tutulmuş ve eskiler gibi işyeri için "sorun"
çıkartmayacakların alınmasına gayret edilmişti. Hatta, belli
cemaatlerin etkisiyle alınan işçilerden bile bahsediliyordu.
Tüm bunlar ise
eskiler ile yeniler arasında bir kopuşa da yol açıyordu. Ayrıca,
sözkonusu kopuş, eskiler ile yeniler arasındaki ücret
dengesizliği nedeniyle maddi bir zemin de buluyordu.
İşte, Petkim,
özelleştirme sonrası ilk kez bu kapsamda bir direniş yapıyor.
Eskilerin çoğunun emekliliklerinin yaklaşması ve ücretlerin
yüksek olması sendika için bir engel olarak görülüyordu. Yeni
kuşak işçilerin eylem deneyimsizliği nedeniyle bu kapsamda bir
mücadeleye uzak durmaları durumunda, yapılan çağrının ters
etki yaratması gibi bir risk de taşıyan eylem şu ana kadar büyük
bir başarıyla sürüyor.
Tesisi terk etmeme
eylemi için fabrikaya kapanan işçilerin talebi, "ücret" gibi
görünmesine rağmen, asıl olarak Petkim'in mücadele deneyiminin
yeni kuşak işçilerce de benimsenmesi gibi bir sonuç doğuracak.
Eskiler lojman
hakkı için bazen yıllarca sıra beklerken, işveren yeni alınan
işçilere daha kadroya alındıkları gün lojman vermişti.
İşyerinin geleceği sizlersiniz diyerek yeni işçileri özel
olarak "işyeri aidiyeti" ile donatmaya çalışmıştı. Farklı
yönetim teknikleri kullanarak yenilerin sendikadan uzaklaşmasına
ve esas olarak işverene bağlı olmalarına gayret etmişti.
İşte, eyleme büyük bir disiplinle katılan, sendikanın çağrısına uyarak
meşru direniş haklarını kullanan işçilere karşı işveren tüm
bu silahları kullandı. Lojmanı, işe alınma biçimlerini
hatırlatan ve sadece yeni kuşak işçileri muhatap alan mektuplar
yazarak "diyet" imasında bulunması, ters etki yaratmış
görünüyor.
22 Temmuz itibariyle halen devam eden eylemin sonucunda işçilerin taleplerinin
yerine getirilip getirilmeyeceği henüz belli değil. Ancak, Petkim
işçileri arasındaki yapay kuşak farkının ortadan kalkması ve
eskilerle yenilerin aynı hedef için ortak mücadele içine
girmeleri bile büyük bir başarı sayılacaktır.
Daha önce pek çok
başarılı yönetici yetiştiren, Tüpraş'la birlikte Aliağa'nın
temel ekonomik gücünü oluşturan Petkim işçilerinin yeni dönemde
de sermaye için uysal kuzu olmayacağının anlaşılması bile işçi
sınıfı mücadelesi için başarıdır.
İzmir'de, Aliağa'da bulunan tüm dostlarımızın Petkim işçilerinin
mücadelesine katkı sunmasını bekliyoruz. Eylem öğretiyor. En
pasif işçiye bile devrimci bir dönüşüm yaşatıyor. Patronların
gerçek yüzünü açığa çıkartıyor.
İşçi sınıfının disiplinini taşıyan öncü dostlarımızın işçilerle konuşması,
işçilerle el ele davranması kişisel hayatlarında devrimci bir
dönüşüm yaşayan Petkim'li işçilerin bu dönüşümü
toplumsal hayata da yansıtmalarını hızlandıracaktır.