20 Temmuz 2011 tarihinden beri direnişte bulunan Petkim işçileri, toplu sözleşmelerinin 2077 işçi için imzalanmasını sağladılar. Sendikanın ısrarla üzerinde durduğu, özellikle yeni işçilere daha fazla hak tanınması ve böylece ücret dengesizliğinin kısmen giderilmesi talebi 4 günlük kararlı bir direnişin ardından kazanıldı.
Petkim'i özelleştirildikten sonra eline geçiren Socar şirketi uzun vadeli bir programla sendikayı yok etme, en azından etkisiz hale getirme
stratejisi geliştirmişti. Çok uzun yıllar boyunca özelleştirmeye karşı mücadele içinde yetişmiş ve özgüveni yüksek eski kuşak işçilerin önemli bir bölümünün emekliliği yaklaşmıştı. Ayrıca, eski işçilerin yüksek ücretlerinden dolayı da uzun süreli bir mücadeleye hayır diyecekleri bekleniyordu. Şirket de, sendikayı etkisizleştirme stratejisini, öncelikle eski işçilerin bu psikolojisine, sonra da doğrudan yöneticilerin aracılığıyla
işe alınan ve yoğun bir propaganda eğitiminden geçirilip işletmeye bağlı hale getirilen yeni kuşak işçileri gözeterek yürütüyordu.
Yeni işçiler lojman sahibiydi; bu onları işverene karşı daha yumuşak yapar diye umuluyordu. Eskilere karşı sürekli bir kötüleme kampanyası
yürütülüyordu. Böylece bir arada hareket edemezler sanılıyordu. Yenilerin cebinde yöneticilerin telefonları bulunuyordu. Sorunlarını temsilcileri değil, yöneticileri aracılığıyla çözmeleri teşvik ediliyordu.
Tüm bunların haricinde, Petkim, grev yasağı bulunan işyerlerinden biriydi.
İşveren bu koşulları bütünüyle kendi lehine yorumlayıp toplu sözleşmede kendi koşullarını dayatmıştı.
Sendikanın aldığı riskli "işyerini terk etmeme" kararı, bu nedenle bıçak sırtı bir nitelikteydi. Çünkü, eski kuşakların motivasyon eksikliği,
yenilerin de radikal bir eylem türünden çekinip itiraz etmeleri
durumunda oluşacak bir başarısızlık, sendikanın mevcudiyetinin bile sorgulanmasına yol açabilirdi.
Fakat, işverenin bütün beklentileri boşa çıktı.
Eskiler, geçmişteki heyecanla olmasa da sendikanın kararına bütünüyle
uydular. Yeni kuşak işçiler arasındaki dindarı, sağcısı,
siyasete ilgisiz olanı, işveren tarafından işe yerleştirilmiş
bulunanı, cemaat ilişkisi ile iş bulmuş olanları dahil, eyleme
ilk günden itirazsız katıldılar ve günler boyunca verilen görevleri yerine getirdiler.
İşçilerin kararlılığı, grev yasağı olmasına rağmen üretimin fiilen
durma noktasına getirilmesi, siyasi çevrelerin ve işçi
örgütlerinin de Petkim işçisiyle dayanışma içine girmesinin ve
bu dayanışmanın giderek ivme kazanması işvereni sonunda pes
ettirdi. İmzalanan sözleşme özellikle 2006 sonrası işe giren
bine yakın işçinin durumunu düzeltiyor. İş değerlendirmesinin
sendikanın istediği biçimde yapılması kabul ediliyor. İşyerinde
eski ile yeni işçiler arasında büyük bir güvensizliğe yol açan
ücret dengesizliği kısmen gideriliyor.
Fakat, ücretlere veya sosyal haklara alınan maddi kazanımlardan çok daha önemli bir husus var: Eskisiyle yenisiyle bütün işçiler, mücadelenin
kazanım sağladığını anladılar. Bir kısmı yeniden hatırladı.
Bir kısmı öğrenmiş oldu.
Bir kez daha kanıtlandı ki, mücadele özgüven sağlar. Eylem özgürleştirir. Önce ruhlarını, sonra beyinlerini özgürleştirir. Özgür insan
boyun eğmez.
Yeni kuşak işçiler, Petkim'de kuşaktan kuşağa oluşan mücadele birikimine kendi yaşadıklarını da katacaklar gibi görünüyor.
Dünkü işveren yanlısı işçilerin yarınlarda birer işçi militanı gibi davranma potansiyeli taşıdıkları unutulmamalıdır.
Petkim işçisi yalnız değildir, demiştik. Petkim işçilerini ve Türkiye'nin bütün emekçilerini işçi sınıfı partisi saflarına katmak görevi önümüzde duruyor.