4 Ağustos 2011 Perşembe akşama
doğru saat 6'da Londra'nın en yoksul semtlerinden biri olan
Tottenham'da yol çevirmesi yapan özel harekâtçı polis birliğine
mensup bir polis, 29 yaşındaki Afrika kökenli Mark Duggan'ı
arabadan indirip başından vurarak öldürdü. 6 Ağustos Cumartesi
günü Mark Duggan'ın ailesi ve yakınlarının içinde bulunduğu
300 kişi Tottenham'da polis karakolu önünde "Mark Duggan için
adalet" sloganıyla bu ırkçı cinayeti protesto etti. Barışçı
protesto gösterisinin dağıtılması üzerine yoksul göçmenlerin
öfkesi isyana dönüştü. Karakola molotof kokteyli atıldı, polis
arabaları ateşe verildi, mağazalar saldırıya uğradı. Olaylar
Enfield, Edmonton, Walthamstow ve Brixton semtlerine yayıldı.
Polisin şiddeti ve ilgili ilgisiz her
genci döverek gözaltına alması, yoksul göçmenlerin öfkesini
yoğunlaştırdı. Birmingham, Bristol, Manchester ve Liverpool'da da
eylemler yapıldı.
Olaylar sırasında bir grubun
yağmacılığa başlamasını bahane eden polis ve medya, polis
cinayetine karşı adalet isteyen, işsizliği ve yoksulluğu
protesto eden yoksul göçmenleri vahşi serseriler olarak damgalıyor
ve yerli halkı göçmenlere karşı kışkırtıyor. Yüzlerce kişi
gözaltında.
İçişleri Bakanı Theresa May,
olayları başlatan polis cinayetini soruşturacağına ve halktan
özür dileyeceğine, "Ayaklanma suçtur. Sorumlular yaptıklarının
bedelini ödeyecekler" diye gürledi. Bankaların ve dev
şirketlerin kârına dokunacak yerde kapitalist krizin yükünü
emekçilerin sırtına yükleyen kemer sıkma programıyla Tottenham
gibi semtlerdeki sosyal hizmetleri biçen muhafazakâr-liberal
koalisyonun başı David Cameron, sessiz kalmakla yetiniyor.
Bütün dünyada ekonomik kriz
derinleşiyor. İşçi sınıfının, emekçilerin, işsiz ve yoksul
kesimlerin, ezilen halkların tepkisi artıyor. Egemen sınıflar,
kapitalizme karşı birleşik ve örgütlü muhalefeti
etkisizleştirmek için, ırkçılığı, şovenizmi ve emperyalist
savaşları körüklüyor. Çözüm bilinçli, örgütlü ve birleşik
eylemde.