İngiltere'de Ağustos'un ikinci
haftası içerisinde başlayan protestoları bahane eden İngiltere
egemenleri işçilerin, yoksulların, dışlanmışların sistemin
çürümüşlüğüne ve ikiyüzlülüğüne karşı başkaldırılarına
yönelik baskılarını yoğunlaştırdı. Gösteriler bir polisin
Londra'nın kuzeyindeki Tottenham semtinde 29 yaşında siyah bir
genci öldürmesini protesto eden ve adalet isteyenlere polisin
saldırısı ile başlamıştı.
Polisin saldırısına karşı protesto eylemleri Londra'nın
güneyindeki Lewisham, Peckham, Croydon, Woolwich, Clapham Junction,
doğusundaki Hackney ve Bethnal Green gibi semtlerin yanısıra
kentin batısındaki varlıklı semtlerden Notting Hill ve Ealing'e
de yayılmıştı.
İngiltere egemenleri ezdikleri ve
dışladıkları göçmenlerin ve yoksulların talepleri için sokağa
çıkmasına hiç mi hiç tahammül edemediklerini bir kez daha
gösterdiler. Polis, başkent Londra'ya çevre illerden takviye
alarak meşru taleplerini dile getirenlere copla, tazyikli suyla,
biber gazıyla saldırdı.
Protestolar sırasında yüzlerce insan gözaltına alındı
onlarca insan da tutuklandı. Gözaltında tutulanların büyük bir
bölümü hakim karşısına çıkarıldı. Hakim karşısına
çıkarılan 21 yaşındaki Jordan Blackshow ve 22 yaşındaki Perry
Sutcliffe-Keenan facebooktan insanları protesto etmeye davet
ettikleri nedeniyle 4 yıl hapse mahkum oldular.
Emperyalist kapitalist sistem her
sıkıştığında demokrasi maskesini hemen sıyırabiliyor ve
kitlelere gerçek yüzünü gösteriyor. Suriye'de sokağa çıkan
gerici faşist Müslüman Kardeşler örgütü üyelerini gözaltına
alan Suriye'yi insan haklarını ihlal etmekle suçlayan
emperyalistler kendi ülkelerinde sanal medyadan sadece fikrini
söyleyenleri 4 yıl hapse mahkûm ediyorlar.
Emperyalistler başka ülkeleri insan
haklarını ihlal etmekle suçlayacağına aynaya bakmalıdırlar.
İngiltere'nin fikrini söyleyen kendi yurttaşlarına neler
yaptığını "Hunger" adlı filmden biliyoruz. Her istediği
yere demokrasi ve insan hakları götürdüğünü iddia eden ABD
emperyalizminin insan haklarına ne kadar önem verdiğini,
işkencehaneye çevirdiği "Guantanamo Üssü'"nden biliyoruz.
Demokrasi'nin beşiği(!) olarak
bilinen İngiltere, diğer ülkeleri insan haklarını ihlal etmekle
suçlayacağına kendi ülkesindeki insan hakları ihlallerine bir an
önce son vermelidir. Sadece fikrini söylediği için insanları
hapse atmaktan vazgeçmeli, yoksulların, ezilmişlerin,
dışlanmışların sesine kulak vermelidir.