AKP iktidarının içte ve dışta savaş politikası acı sonuçlarını veriyor. Kandil'in bombalanmasına karşı canlı kalkan olmak, Kürt sorununda barışçı çözümü gündeme getirmek üzere sınıra doğru yürüyüşe geçen halkın üzerine polis ve jandarma güçleri dün (28 Ağustos 2011 Pazar) Çukurca'da gaz atıp ateş açtı. BDP Van İl Meclisi üyesi Yıldırım Ayhan öldü, iki kişi yaralandı. Şemdinli'de
askeri konvoyun geçişi sırasında patlayan mayın sonucu üç
asker öldü, 3 asker yaralandı. Midyat'ta pusuya düşürülen
koruculardan biri öldü.
AKP'nin de parçası olduğu NATO güçleri Libya'da bombalamalara ve katliama devam ediyor. AKP,
ülkesinin doğal kaynaklarına sahip çıkan, bağımsızlığını
korumaya çalışan, halkına sosyal haklar tanıyan Libya yönetimini
yıkıp kukla bir sömürge yönetimi kurmak isteyen emperyalist
soyguncuların baş yardımcısı olmayı içine sindirdi.
AKP, Arap dünyasında emperyalizme ve siyonizme karşı mücadeleden vazgeçmeyen Suriye'yi de düşürmek
için elinden geleni yapıyor. Abdullah Gül ve Recep Tayyip Erdoğan,
dün verdikleri mesajlarda yine Suriye'yi tehdit ettiler.
Savaş politikası vurgunculuk ve
faşizmle iç içe yürür. Yüzyılın en büyük vurgunlarından
Deniz Feneri dosyası ilgili başsavcı vekilinin elinden alındı,
soruşturmayı yürüten üç savcı da görevden alındı. Adana
Balcalı'da taşeron sistemine karşı gösteri yapan işçilerin
üzerine vahşice saldıran güvenlik güçleri, bir işçiyi ağır
yaraladı. Her türlü muhalif, en doğal yasal haklarını
kullandıkları için, terörist ilan edilip özel yetkili
mahkemelerin hışmına uğruyor. Basın özgürlüğü, toplanma
özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, hatta seçme ve seçilme
özgürlüğü iptal ediliyor. Kadın cinayetlerinde korkunç bir
artış var. Bayram yeni zamlar, yeni işten çıkarmalarla geliyor.
İçte ve dışta savaş, vurgunculuk ve faşizm politikası ülkeyi, bölgeyi daha kanlı savaşların, daha da ağır yıkımların içine atmaktan başka sonuç vermez. Emperyalizmin gözüne girerek ülke içinde mutlak iktidar olmayı, bölgede yayılmayı kafasına koyan AKP, yangına körükle gidiyor.