
Türkiye'de
yaşayan Rum halkına yönelik 6-7 Eylül 1955 pogromunu acı ve utançla anıyoruz. Bu vahşet, böl-yönet politikasını ustalıkla kullanan İngiliz emperyalizminin ve işbirlikçi şovenist Demokrat Parti hükümetinin ortak eseriydi.
O
tarihlerde İngiliz sömürgeciliğine karşı bağımsızlık için mücadele eden Kıbrıs halkına gözdağı vermek isteyen İngiliz hükümeti, "Kıbrıs'ın Yunanistan'la birleşmesini önlemek
için" Demokrat Parti'ye Türkiye'deki Rumlara bir ders vermesini teklif etti. DP hükümeti, böyle bir "ders"in, ülkedeki ekonomik krizin yol açtığı halk huzursuzluğunu şovenizmi
körükleyerek saptırmak, Rum ticaret sermayesinin Müslüman-Türk kapitalistlerinin eline geçmesini sağlamak, emperyalizmle işbirliğini pekiştirmek için çok yararlı olacağını
düşünerek, teklifi hemen kabul etti.
DP
hükümeti, Seferberlik Tetkik Kurulu adı altında faaliyet gösteren
kontrgerillayı, Milli Emniyet örgütünü, DP örgütünü, DP'nin emrindeki sağcı sendikaları, Milli Türk Talebe Birliği ve Kıbrıs Türktür Cemiyeti gibi sağcı dernekleri ve kapitalist basını
kullanarak büyük bir tertip hazırladı.
Plana
uygun olarak, bir ajan provokatör eliyle Selanik'te Atatürk'ün
doğduğu eve bomba konuldu. Gazetelerin "Atamızın Evi Bomba ile Hasara Uğradı" manşetiyle kışkırtılan bilinçsiz kalabalıkları peşlerine takan örgütlü faşist gruplar, Beyoğlu,
Kumkapı, Samatya, Yedikule gibi semtlerde Rumlara ve diğer Hıristiyan azınlıklara ait işyerlerine, evlere, okullara,
kiliselere saldırdı. Binlerce yer yağmalandı ve tahrip edildi,
birçok kişi dövüldü ve yaralandı.
6-7
Eylül pogromu tamamlandıktan sonra sıkıyönetim ilan eden DP
hükümeti, bizzat kendisinin örgütlediği bu vahşetin suçunu
inanılmaz bir saptırmayla komünistlerin üzerine attı.
6-7
Eylül vahşetinin örgütlenmesine ilişkin gerçekler, 27 Mayıs
1960'ta iktidardan düşürülen DP yöneticilerinin yargılanması
sırasında açığa çıktı.
Emperyalizmin işbirlikçisi kapitalist egemenlerin tarihi, bütün işçi ve
emekçilere uygulanan sınıf vahşetiyle olduğu kadar, Sünni Müslüman Türkler dışında kalan bütün halklara karşı şovenist vahşetle de doludur. Alnımıza leke süren
egemenlerimizin bu utanç verici tarihini sona erdirmek için, işçilerin birliği, halkların kardeşliği ruhuyla bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm mücadelesini sürdüreceğiz.