Tarih: 09.09.2011 |  Haberler
Füze kalkanı kitlesel ölümlere çağrıdır

AKP hükümeti, Amerikan emperyalizminin, Avrupa Birliği'nin ve İsrail'in savaş planları doğrultusunda NATO'nun füze kalkanını Türkiye'ye yerleştirme kararını 1 Eylül 2011'de resmen açıkladı. Bu karar, Türkiye egemenlerinin bölge halklarına karşı emperyalist Batı ittifakının üssü olmakta ısrar ettiğini bir kez daha teyit ediyor. NATO'ya girdiği tarihten beri, emperyalizmin sosyalist ülkelere ve ilerici Arap ülkelerine karşı füze rampası olarak hizmet eden Türkiye egemenleri, bugün de, bir yandan İran'a, bir yandan Suriye, Filistin ve Lübnan'a, bir yandan da, Rusya'ya karşı emperyalizmin füze rampası olarak yola devam etmeyi çıkarlarına uygun buldular.

Ne var ki, füze kalkanını Türkiye topraklarına yerleştirme kararı, ülkemizi emperyalizmin ve siyonizmin savaşlarında ön cephe ülkesi durumuna getiriyor. Buna bağlı olarak, Türkiye halkları, ister istemez füze kalkanına karşı kendini korumak isteyecek ülkelerin hedef tahtası olacak. Biz sade vatandaşlar, çocuklarımız, bebelerimiz, nenelerimiz, dedelerimizle birlikte kapitalist banka ve şirket sahiplerinin, dolar milyarderlerinin uğursuz çıkarları için kurban edileceğiz.

Nitekim, Rusya ve İran'dan AKP hükümetinin bu kararına tepkiler gecikmedi.

Bilindiği gibi, Rusya, ABD'nin daha önce Çek Cumhuriyeti ve Polonya'ya yerleştirmek istediği füze kalkanının İran'a değil, kendisine yönelik olduğunu belirtmiş, bu projeyi Rusya'ya karşı stratejik saldırı sayacağını ve gereken karşılığı vereceğini açıklamıştı. ABD'nin füze kalkanını bu iki ülkede kurmaktan vazgeçmesi, projeyi İran'a yakın bölgelere kaydırması, projeye Rusya'nın da katılabileceğini söyleyip Rusya'yı hedeflemediği konusunda güvence verebileceğini belirtmesi üzerine, Rusya, füze kalkanına karşı muhalefetini azaltmış ve neredeyse tarafsız bir tutum takınmıştı.

Füze kalkanının Türkiye'ye kurulacağının açıklanması üzerine, Rusya söylem düzeyinde rahatsızlığını belirten, fakat pazarlığa açık olduğu izlenimini uyandıran ikili tepki verdi.

Rusya Savunma Bakanı Sergey Lavrov, 1 Eylül'de Moskova Devlet Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Fakültesinde yaptığı konuşmada, "Rusya'yı dışarıda tutarak yürütülen füze kalkanı projesi ile ilgili çalışmalar bizim açımızdan tehdittir. ABD-NATO, Avrupa füze savunma sisteminin Rusya'ya yönelik olmadığına dair herhangi bir garanti vermek istemiyor. Avrupa füze savunma sistemi Washington'ın öngördüğü parametreler çerçevesinde uygulamaya konulursa, bu, Rusya'nın stratejik nükleer gücüne açık bir tehdit anlamına gelir" dedi.

Rusya'nın NATO Büyükelçisi Dmitri Rogozin ise, 2 Eylül'de İnterfaks ajansına verdiği demeçte, Türkiye'de kurulacak erken uyarı sisteminin "Rusya'nın stratejik nükleer gücü açısından ciddi tehdit oluşturmadığını, ancak ABD'nin Rusya Federasyonu'nun da füze kalkanında yer alması ile ilgili sözünü ve müzakereleri dikkate almadan kendi projesini uygulamaya devam ettiğini, ABD'nin füze kalkanı ile ilgili çalışmalarda NATO formatı dışına çıktığını" söyledi.

Rusya, eylem düzeyinde ise çok daha açık bir tepki verdi. Hürriyet gazetesinin Moskova muhabiri Nerdun Hacıoğlu'nun İnterfaks ajansına dayanarak verdiği 5 Eylül tarihli habere göre, Rusya Uzay Askerî Birlikleri Komutanlığı, füze kalkanını delecek akıllı füze başlığı denemesini başarıyla gerçekleştirdiğini açıkladı:

"ABD ile NATO'nun Avrupa üzerinde kurmakta olduğu füze kalkanı projesinde erken uyarı radar istasyonunun Türkiye'nin güneydoğusuna konuşlandırılacağının resmen açıklanması üzerine, Rusya, bu kalkanı deleceğini iddia ettiği son model 'akıllı füze başlığını' 23 yıllık bir füzeyle denedi.

"Rusya'nın Arhangelsk bölgesi Plisetsk uzay üssüne getirilen 1988 yapımı RS-12 M 'Topol' füzesi, modern başlık takılarak önceki gün ateşlendi. Nükleer silahı taklit eden akıllı başlığın birkaç dakika sonra 8 bin km uzakta Kamçatka yarımadasında hedefi tam isabetle vurduğu Rusya Uzay Askerî Birlikleri Komutanlığı tarafından açıklandı.

"Füzenin eski model olmasının yapılan deneyde hiçbir önemi bulunmadığını İnterfaks ajansına açıklayan askeri yetkililer, 'Yapılan denemede füze değil, başlığın düşman tarafından yakalanabilirliği test edilmiştir. Başlığın hedefe yöneldiğinde parçalara ayrılıyor olması, radara görünmez hale gelmesi ve hedefe giden yolda manevra kabiliyetine sahip olması ABD'nin kurmakta olduğu kalkan tarafından imha edilemeyeceğini kanıtlamayı amaçlıyordu. Deney başarıyla sonuçlandı' dendi." ("Rusya kalkanı delecek akıllı başlık denedi", Hürriyet, 5 Eylül 2011).

Rusya'nın eylem düzeyindeki açık tepkisinin nedeni, ABD'nin Ankara Büyükelçiliği ve AKP yönetiminden iyi haber almasıyla bilinen Hürriyet Ankara Temsilcisi Metehan Demir'in "Türkiye'ye konacak NATO Füze Kalkanı'nda 10 soru" başlıklı 5 Eylül tarihli yazısından anlaşılıyor. Metehan Demir'in bildirdiğine göre, Türkiye'ye yerleştirilecek radarlar Suriye, İran, Rusya ve hatta Pakistan'ı gözetleyecek; NATO şemsiyesi adı altında toplanan bilgiler, Amerika'nın gemilerindeki ileri teknoloji Aegis füze savunma sistemine de entegre edilecek; yerleştirilecek sabit radarlardan öte, Türk sularında hareket halinde olacak radar kabiliyetli silahlı gemiler, Rusya'nın dibine kadar yaklaşabilecek; başta ABD'den olmak üzere yabancı askerler Türkiye topraklarına yerleşecek; havada imha Türkiye üzerinde gerçekleşirse serpinti yerleşim merkezlerini etkileyecek.

Kısacası, füze kalkanıyla emperyalistlerin çıkarı için bölge ülkelerinin güvenliğini ağır biçimde tehdit edecek olan Türkiye aslında kendi halkını da vurmuş olacak.

İran ise, ulusal çıkarlarına yönelik hiçbir saldırıya müsamaha göstermeyeceklerini açıkladı. İran Savunma Bakanı Ahmet Vahidi, İran'ın Fars ajansına yaptığı açıklamada, Türkiye'ye yerleştirilecek füze kalkanı sisteminin sorulması üzerine, Batılı ülkelerin ellerinde Irak, Afganistan, Filistin ve Libya halklarının kanının bulunduğunu belirterek "Amerikalıların ve Batılıların İslam ülkelerindeki varlıklarını, sorun yaratıcı, Müslüman ülkelerin güvenliğini baltalayıcı ve çıkarlarına zarar verici bir etken olarak görüyoruz" dedi. İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politika Komisyonu Başkanı Alaaddin Burucerdi de, "Bölgedeki Müslüman ülkelerin, NATO'nun çıkarlarına hizmet edecek önlemler almamaları gerekir" dedi. (Gazeteler, 6 Eylül 2011).

AKP hükümeti, emperyalizmin Türkiye ve bölge halkları açısından bu kadar tehlikeli savaş projesine ne yazık ki onay vermiş bulunuyor. Silah, petrol, bilgisayar tekelleri; bankalar, borsa vurguncuları, kısacası büyük kapitalist şirketler açısından çok kârlı bir ölüm ticareti anlamına gelen füze kalkanı sistemi, halklar açısından hem cinayet, hem intihardır. Daha şimdiden silahlanma yarışının yeni bir ayağını başlatan, bölge ve hatta dünya çapında savaşların yolunu açan füze kalkanı projesini mutlaka durdurmalıyız. Geç kalmak, halklar açısından ölümcül bir hata olacaktır.