Tarih: 27.09.2011 |  Haberler
İbret olsun

Zaman zaman El-Cezire'nin ne denli tehlikeli bir televizyon olduğunu anlatıyor ve bu televizyonun yönetiminde CIA işbirlikçilerinin varlığına dikkat çekiyordum. Bu televizyonun Arapça versiyonu bölgedeki son gelişmeler karşısında resmen bir CIA operasyon merkezi gibi çalışıyor. Ben bunları söylerken zekâsı kıt ve çıkarı yüksek bazıları El-Cezire'yi savunma gereğini duyuyor ve beni yalancılıkla suçluyordu. El-Cezire'nin Genel Müdürü Hanfar ise Türkiye'deki dostlarını kullanarak TRT-Arapça'daki programımı iptal ettiriyor ve susturulmam için elinden geleni yapıyordu.

Onlara yanıt benden değil, o savundukları El-Cezire'den ve yoğun dostane ilişkiler içinde oldukları Genel Müdür Vaddah Hanfar'dan geldi. Meğer beyefendi uzun yıllardır Amerikan İstihbaratı ile çalışıyormuş ama karşılığını da almış...

Hanfar çok ilginç bir isim. Farklı sitelerde onunla ilgili çok bilgi var. Bendeki bilgiler ise kendi çevresinden. Yani El-Cezire çalışanlarından. Sade bir muhabir iken 'keşfedilen' Hanfar 'mazbut bir İslamcı' olarak 2002-2003 döneminde Amerikan işgaline karşı direnen Iraklı ve Afganlı İslamcı örgütlerle ilişki kuruyor, onlarla ilgili haberler hazırlıyor ve El-Cezire'de yayınlatıyordu. İşini o kadar iyi yapıyordu ki; Kaide lideri Bin Ladin bile kasetlerini Amerikan karşıtı olarak görünen yalnızca El-Cezire'ye gönderiyordu! Peki Hanfar ne yapıyordu? Tüm bu çalışmalar sırasında elde ettiği bilgi ve görüntüleri Amerikan Askeri İstihbaratı'na veriyormuş. Bunu ben değil, geçen hafta WikiLeaks belgeleri söyledi. İşini çok iyi yapan Hanfar, 2003'te El-Cezire televizyonuna müdür, 2006'da tam yetki ile genel müdür yapılmıştı. Yani artık çok büyük bir adamdı ve Forbes'in 2010'daki araştırmasına göre Arap âlemini etkileyen on kişiden biriydi. Bu da gayet doğal, çünkü kontrolünde dünyanın en zengin kişilerinden biri olan Katar Emiri'nin sahibi olduğu El-Cezire gibi önemli bir televizyon vardı ve arkasında yoğun ilişki içinde olduğu Amerikan istihbarat örgütleri bulunuyordu. Müthiş bir güç. Ama bu güç Hanfar'i WikiLeaks belgelerinden kurtaramadı ve Hanfar sonunda istifa etmek zorunda kaldı. Oysa Hanfar, WikiLeaks sahibi Assange'a gidip 'Ne istersen veririz yeter ki tüm belgeleri bize ver' demiş ama işe yaramamıştı. Assange'in elinde Hanfar ve patronu Katar Emiri Şeyh Hamad ile ilgili neler olduğunu henüz bilmiyoruz. Bir düşünün Türkiye'de çok sayıda önemli arkadaş ve dostu bulunan Hanfar, bu insanlarla yaptığı özel sohbetlerin tüm detaylarını Amerikalılara vermiş olsun! Felaket ve rezalet olur. El-Cezire-Türk'ü kurmak amacıyla son yıllarda Türkiye'ye sık sık gelen ve önemli dostları ile özel ve uzun sohbetlerde bulunan Hanfar, bu dostlarına acaba Türkiye ilgisini nasıl açıklamıştı. El-Cezire'de çalışan herkes Hanfar'ın 'Mazbut bir İslamcı' edasıyla çok işler becerdiğini 'Arap Baharı'na İslamcı bir kimlik kazandırmaya çalıştığını ve bu çabanın başlangıçta Emir Hazretleri tarafından destek gördüğünü konuşuyor. Aynı çalışanlar Hanfar'ın dostu Amerikan istihbaratçılarının bu İslamcı kimlikten rahatsız olmaya başladıklarını Emir Hazretlerine söylediklerini ve yakında El-Cezire yayınlarında Amerikalıların beklentileri ve isteklerine uygun 'liberal ve laik' değişikliklerin gerçekleşeceğini dile getiriyorlar. Hanfar'ın Amerikan ajanı çıkması kendi başına çok önemli bir konu olduğu kadar, bölge geleceğinin şekillendirilmesi açısından da önemli bir sinyaldir. Babasını darbe yaparak iktidardan uzaklaştıran Emir Hazretleri bu darbeden bir yıl sonra El-Cezire'yi kurdu ve inanılmaz sinsi ve tehlikeli roller üstlendi. Bugünler için kurulan El-Cezire'nin başına kim gelirse gelsin, bölgenin geleceğinde Amerikan ve Batı çıkarları doğrultusunda Suudilerle birlikte hep tehlikeli görevler üstlenmeye devam edecektir.

El-Cezire -Türk'ün neden yakında Türkiye'de yayına başlayacağını belki de on yıl sonra anlarız! Umarım gerçekleri anlamak için geç olmaz.

Hüsnü Mahalli / 24.09.2011 tarihli Akşam gazetesi.