Türkiye komünist
hareketinin önderlerinden Hikmet Kıvılcımlı'yı 11 Ekim 1971'de
kaybedişimizin 40. yılında saygıyla anıyoruz.
Hikmet Kıvılcımlı,
1902'de Kosova'nın Priştine şehrinde doğdu. Ailesiyle birlikte
Balkan Savaşları sırasında Türkiye'ye göç etti. Birinci Dünya
Savaşı'ndan sonra Türkiye'yi işgal eden sömürgecilere karşı
genç yaşta Ulusal Kurtuluş Savaşı'na katıldı, Köyceğiz
Kuvayı Milliye kumandanlığı yaptı. İstanbul'da Askeri
Tıbbiye'yi bitirerek 1925'te tıp doktoru oldu.
Hikmet Kıvılcımlı,
bu süreçte komünizm düşüncesiyle tanıştı, yaşamını işçi
sınıfının kurtuluşu davasına adamaya karar verdi ve Türkiye
Komünist Partisi'ne girdi. 1925'te İstanbul Akaretler'de yapılan
TKP 3. Kongresi'nde Merkez Komitesi'ne seçilerek gençlik
sorumluluğuna getirildi. Aydınlık dergisinin gençlik nüshalarını
hazırladı.
1926'dan
başlayarak birçok kez tutuklanarak hüküm giyen Hikmet Kıvılcımlı,
1932'de yapılan TKP 4. Kongresi'nde İstanbul cezaevindeyken
gıyabında yeniden MK üyeliğine seçildi. 1935'te Marksizm
Bibliyoteği adlı bir yayınevi kurarak tercüme ve telif
eserler verdi. 1938 Donanma Davası'nda yeniden tutuklanarak uzun
süreli cezaevi yaşamını sürdürdü.
1950'de Demokrat
Parti'nin çıkardığı af yasasıyle tahliye edildi. 1951'de TKP'ye
yönelik büyük tutuklama kampanyasının dışında kaldı ve bir
grup arkadaşıyla birlikte 1954'te kurduğu legal Vatan Partisi'nin
genel başkanlığını üstlendi. 1957'de tutuklanıp yargılandı
ve aklandı.
Hikmet Kıvılcımlı,
burjuvazinin ağır darbelerinin ve uzun hapis yıllarının
etkisiyle TKP yönetici kadroları arasında ortaya çıkan
bölünmeleri gidermek için yurt dışındaki partililerin önerdiği
parti konferansı düzenleme çağrısına uymadı ve TKP'nin 1962
yılında Leipzig'de yapılan konferansına katılmadı. Reşat Fuat
ve Mihri Belli'nin de katılmadığı bu konferansta komünist
hareketin birliğini sağlama ve TKP'nin birleşik önderliğini
oluşturma fırsatı böylece kaçırılmış oldu.
Hikmet Kıvılcımlı,
1967'den itibaren Türk Solu ve Aydınlık dergisinde
yazılar yazdı, Sosyalist dergisini çıkardı. "İkinci
Kuvayı Milliyecilik" adını verdiği çizgi etrafında TKP'den
bağımsız bir örgütlenme yaratmaya çalıştı, İşsizlik ve
Pahalılıkla Mücadele Derneği İPSD'yi örgütledi. İşçi
sınıfıyla bağlaşacağını umduğu "ordu gençliği"ni
kazanmayı esas alırken, ordu üst yönetiminin Amerikan
emperyalizmi ve işbirlikçi kapitalist oligarşi tarafından ne
ölçüde düzene bağlandığını nesnel biçimde değerlendiremedi.
12 Mart 1971 muhtırasının faşist niteliğini kavrayamayıp "Ordu
kılıcını attı" manşetiyle olumladı.
Hikmet Kıvılcımlı,
26 Nisan 1971'de ilan edilen sıkıyönetim tarafından aranmaya
başlayınca, Mayıs sonlarında ağır hastalık koşullarında
yurtdışına çıktı. 11 Ekim 1971'de Yugoslavya'nın başkenti
Belgrad'da öldü.
Yaşamının 22
yılını hapishanede geçiren Hikmet Kıvılcımlı, son gününe
kadar bağımsızlık, demokrasi ve sosyalizm için mücadele etti,
işkencenin her türlüsüne karşı onurunu yüksek tutmanın seçkin
bir örneği oldu.
Hikmet
Kıvılcımlı'nın onurlu mücadelesini örnek alıyor, parti
birliğinin paha biçilmez değerini kavrayamamakla cuntacı eğilim
subjektivizmine düşmek arasındaki bağın farkında olarak,
yanlışlarından ders çıkarıyoruz.
Hikmet Kıvılcımlı
yoldaşın anısını emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadele
içinde yaşatacağız.