Tarih: 13.10.2011 |  Haberler
Mısır'da grev ayı

Mısır'da Amerikancı kapitalist oligarşinin iktidarını korumaya çalışan askerî yönetim, 1 Ağustos 2011'de göstericilere saldırıp Tahrir meydanını boşalttıktan sonra, Mısır işçi ve emekçi kitlelerini artık yatıştırmayı başardığını düşünerek rahat nefes almaya başlamıştı. Mısır devrim sürecini endişeyle takip eden burjuva uzmanları da, "devrimin ateşi söndü" saptamasıyla sevinçlerini dile getirmeye başlamışlardı. Yüz binlerce işçi ve emekçinin 2011 yılının Eylül ayında greve çıkması, kapitalist çevrelerin hevesini kursağında bıraktı. Ekim ayı da işçi grev ve gösterileriyle devam ediyor.

Emperyalizme bağımlı kapitalist sistemin yol açtığı sömürü ve baskıyı ortadan kaldırmadan, bu sistemin otuz yıllık simgesi Hüsnü Mübarek'i deviren halk kitlelerinin işsizliğe, yoksulluğa ve yolsuzluğa son verme, özgür, bağımsız ve onurlu bir ülkede yaşama talebi karşılanmadan Mısır durulmayacak.

Eylül grevlerinin itici gücü, sağlık, eğitim, ulaşım ve liman işçileri oldu.

Sağlık işçileri

Kamu sağlık kurumlarında çalışan doktorlar 10 Eylülde greve başladı. Mısır kamu sağlık kurumlarında 100 bin doktor bulunuyor. Grevi "Genç Doktorlar Koalisyonu" ve "Hakları Verilmeyen Doktorlar" adlı iki dernek düzenledi.

Doktorlar ücretlerin söz verilen yeni asgari ücret düzeyine getirilmesini, sağlığa ayrılan bütçenin yüzde 3'ten yüzde 15'e çıkarılmasını, zorbaların doktorlara saldırmasını engellemek için hastanelerde güvenliğin arttırılmasını istiyor.

Acil vakalar dışında iş bırakan doktorların grevine katılım Süveyş, İsmailiye ve Garbiye'de yüzde 100, İskenderiye'de yüzde 70, Kahire'de yüzde 50 civarında. Grev yeni katılımlarla hâlâ devam ediyor.

Tıp Bilimleri Genel Sendikası'nın çağrısıyla 200 bin sağlık teknisyeni 25 Eylül'de bir günlüğüne iş bıraktı. Sağlık teknisyenleri, ücretlerinin arttırılmasını, iş güvenliği konusunda köklü önlemler alınmasını, meslek içi eğitim kalitesinin yükseltilmesini istiyor.

Eğitim işçileri

Bağımsız Öğretmenler Sendikası'nın 17 Eylülde başlattığı grev bütün ülkeyi sardı. Öğretmenler, yüz binlerce sözleşmeli öğretmenin kadroya geçirilmesini, maaşların hükümetin söz verdiği yeni asgari ücret seviyesine çıkarılması için öğretmen net maaşına iki kat zam yapılmasını, 600 bin kıdemli öğretmene derece artışı verilmesini, müfredatın devrime uygun hâle getirilmesini, sınıf mevcutlarının azaltılmasını, eğitim bütçesinin arttırılmasını, öğretmenlere hakaret eden Eğitim Bakanının görevden alınmasını istiyor. Mısır'da öğretmenlerin sayısı 1,5 milyonu aşıyor.

Hükümet Yüksek Askerî Konsey'in 2011'in Mart ayında çıkardığı 34 numaralı kanun kuvvetinde kararnameyle Mısır'da grevlerin yasaklandığını, ayrıca Olağanüstü Hâl Kanununa göre de grev yapılamayacağını belirterek grevci öğretmenleri işten atmak ve mahkemeye vermekle tehdit etti. (Oysa hükümet daha 11 Ağustosta yaptığı açıklamada Olağanüstü Hâl Kanununun hükümlerinden yararlanmayacağını ilan etmiş ve hatta bu kanunu "parlamento seçimlerinden önce yürürlükten kaldırmaya karar verdiğini" açıklamıştı.)

Bütün baskılara rağmen, greve katılım yüksek oldu; burjuva basını bile greve katılımın yüzde elliyi geçtiğini kabul etmek zorunda kaldı. Grev öğrencilerin ve ailelerinin desteğini kazandı. Mısır'da bir hafta boyunca okullarda ders yapılmadı.

24 Eylülde yüz bini aşkın öğretmen Kahire'de Mısır hükümet binasının önünde büyük bir miting yaptı. Polis kuvvetleri, mitingten sonra bina önünde çadır kurup süresiz oturma eylemi başlatmak isteyen öğretmenleri zorla dağıttı.

Başbakan İssam Şeref, greve son verilirse öğretmen taleplerini en kısa sürede karşılama sözünü verdi. Sendika, hükümete zaman tanıyacaklarını, talepleri karşılanmazsa greve tekrar başlayacaklarını belirterek eyleme son verdi.

Ulaşım işçileri

Kahire Toplu Ulaşım İdaresine bağlı olarak çalışan şoförler, makine işçileri ve biletçiler de, öğretmenlerle aynı günde, 17 Eylülde, iş bıraktı. Kahire'deki 25 bölge otobüs işletmesinin tümünde greve gidildi. 45 bin işçinin katıldığı grevi Bağımsız Ulaşım İşçileri Sendikası düzenledi.

Kahire Toplu Ulaşım İdaresi işçileri, ücretlerinin yeni asgari ücret düzeyine çıkarılması için iki kat arttırılmasını, emekliye ayrılan işçilere 10 aylık ücret düzeyinde emeklilik ikramiyesi ödenmesini, şoförlere ve biletçilere üniforma verilmesini, halka kaliteli hizmet sunulabilmesi için otobüs filosunun yenilenmesini istiyor.

Ulaşım işçileri, grevin yanı sıra 4 yürüyüş ve protesto gösterisi düzenledi. Öğretmenlerin 24 Eylüldeki büyük mitingine katıldı. 10 gün süren grev 27 Eylülde işçi taleplerinin kısmen karşılanmasıyla sona erdi.

Ancak verilen sözlerin tutulmadığını belirten ulaşım işçileri taleplerinin karşılanması için gösteri yapıyor.

Liman işçileri

Mısır'ın tek özelleştirilmiş limanı olan Ayn Suhna limanında çalışan 4 bin işçi 21 Eylülde greve başladı. Dört günlük grevden sonra Dubai kökenli Dubai Ports şirketi, liman işçilerinin taleplerini kabul etmek zorunda kaldı.

Özelleştirmelere iptal

Bu arada 21 Eylülde Kahire İdare Mahkemesi, Mahalla şehrindeki üç büyük sanayi işletmesinin özelleştirilmesi kararını iptal etti ve bu işletmelerin tekrar kamuya devredilmesine karar verdi. Mahkeme, 1994'te özelleştirilen El Nasr Buhar Kazanları ve Basınçlı Tanklar Fabrikası'nın, 2005'te özelleştirilen Tanta Dokuma İşletmesi'nin ve 2006'da özelleştirilen Endorama Şebin Tekstil Fabrikası'nın özelleştirmelerden doğan bütün borç ve yükümlülüklerini iptal ettiği gibi, özelleştirmeden sonra işten atılan işçilerin tekrar işe alınmasına ve bütün hak kayıplarının karşılanmasına karar verdi.

Siyasal kriz derinleşiyor

Grevleri hem 34 numaralı özel kanunla, hem 30 yıllık Olağanüstü Hâl Kanunuyla yasaklayan askerî yönetim, yüz binlerce işçinin bu yasaklara meydan okuyarak greve çıkması karşısında çaresiz kalıyor. İşçi sınıfı egemenlerin onayını ve iznini beklemeden kendi kurallarını koyuyor; despotizme pabuç bırakmıyor ve kendi demokrasisini kendi elleriyle kurmaya çalışıyor. Hükümet grevcileri ve sendikalarını fiilen tanımak, onlarla pazarlık etmek zounda kalıyor. İşçi sınıfının eylemlerinde ekonomik, sosyal ve siyasal taleplerin iç içe geçmesi, eylemlerin gücünü arttırıyor.

İşçi sınıfının, şehir ve köy emekçilerinin, devrimci, ilerici ve laik güçlerin eylemleriyle başa çıkamayan askerî yönetim, emperyalizmin ve işbirlikçi kapitalist oligarşinin iktidarını güvenceye alacak düzeni sağlayamadığı için iktidarı Eylül 2011'de sivil yönetime bırakmaktan vazgeçti. 11 Ağustosta Olağanüstü Hâl Kanununu "parlamento seçimlerinden önce kaldırmaya karar verdiğini" hükümet aracılığıyla açıkladığı hâlde, 9 Eylülde protestocuların İsrail Büyükelçiliğine girmesini bahane ederek 11 Eylülde Olağanüstü Hâl Kanununu genişletip uygulamaya başladı. 9 Eylülde kiliselerinin yakılmasını protesto eden Kıpti göstericilere faşist serserileri ve emniyet güçlerini saldırttı. Katliamda 25 kişi öldü, iki yüz kişi yaralandı. Askerî yönetim, gerici-faşist İslamcı güçlerle işbirliğini koyulaştırırken toplumu din kavgasına sürükleyerek tarafsız hakem edasıyla başta kalmanın hesabını yapıyor.

Mısır devrim ile karşıdevrim arasında yeni kapışmalara hazırlanıyor.