
Ajanslar,
bugün (19 Ekim 2011) Hakkari'nin Çukurca İlçesi Kekliktepe bölgesinde bulunan askeri birliğe
yapılan saldırılarda. 24 askerin öldüğü, 18 askerin de
yaralandığı haberini verdiler. Hemen ardından yapılan karşı
saldırıda ise onlarca PKK militanının da öldüğü gelen
haberler arasında. Bu saldırılarda ölen Türklerin, Kürtlerin,
farklı milletlerden gençlerimizin tümü de yoksul halk çocuklarıdır.
Ne
yazık ki ülkemiz yine kanı kutsayan, savaş naralarının
atıldığı, ağzını açanın bir diğerinden daha şoven sözde
çözümler önerdiği bir döneme girdi. Bu söylemin Kürt
sorununda çözümsüzlüğü derinleştirmekten başka bir işe
yaramadığını defalarca gördük. Cumhurbaşkanı "intikam"
diyor. Başbakan "Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin nefesi her birinin ensesinde"
diye aynı havadan konuşuyor. MHP, bütün demokratik kanalların
yok edileceği olağanüstü hal uygulaması, OHAL, istiyor. Bu
histeri içinde hükümetin son aylarda yüzlerce seçilmiş halkın temsilcisini tutukladığı
göz ardı ediliyor. Şırnak'ta milletvekili olduğu için
dokunulmazlığı bulunan Şırnak milletvekili Hasip Kaplan dışında,
tutuklanmayan hiçbir seçilmiş insan kalmadığı bir tepki dahi
yaratmıyor. Tekrardan 1990'lı yılların karanlığına özenen
bölgeye özel yöntemler uygulanması, aynı zamanda kapsamlı sınır
ötesi harekât düzenlenmesi planlanıyor.
Türkiye'nin bütün
emekçilerine sağduyu lazım. Bu yol, Türk ve Kürt halklarının
kardeşliğine, birliğine ve dirliğine hizmet etmez. Kürt sorunu
barışla, eşitlik ve özgürlük temelinde çözülmelidir. Kan
dökülmesine derhal son verilmelidir. Türk ve Kürt gençlerinin
birbirlerini öldürmesine göz yumarak varılacak yer, karşılıklı
yıkımdır. Daha fazla tutuklama, daha fazla bomba, daha fazla ölüm
çözüme değil, çözümsüzlüğe götürür.
Türk ve Kürt
halklarının ortak çıkarı, sorunların anlaşarak, barışarak çözülmesidir.