Tarih: 21.10.2011 |  Haberler
Kaddafi'den sonra emperyalizmin yeni hedefi

Libya devriminin önderi Muammer Kaddafi, 20 Ekim 2011 günü sömürgeci NATO kuvvetlerine ve korucu kuklalara karşı Sirte'de çarpışırken yaralı olarak ele geçirildi ve linç edilerek öldürüldü. Libya halkının, Arap halklarının, Afrika halklarının, İslam halklarının, bütün dünya halklarının devrimci evladı Muammer Kaddafi, İtalyan sömürgecilerine karşı dünyanın bütün mazlum halklarının onurunu koruyan şehit Ömer Muhtar gibi, emperyalizme karşı savaşarak ölümsüzlüğe kavuşan halk kahramanları arasına karıştı.

Muammer Kaddafi, emperyalizmin kuklası kokuşmuş bir krallığı deviren, köleleştirilmiş bir ülkeyi bağımsızlığa ve özgürlüğe kavuşturan, Amerikan ve İngiliz üslerini kapatan, petrolü millileştiren, dünyanın en geri bıraktırılmış ülkelerinden birini eğitimin, sağlık hizmetlerinin parasız olduğu, işçi ve emekçi halkın hakları bakımından en ileri sosyal programları gerçekleştirmiş, kalkınmış bir ülkeye çeviren, ülke kaynaklarını emperyalizmin ve uşaklarının elinden alıp halka veren, bütün dünyada devrimcilere destek olan antiemperyalist, antifeodal bir ulusal kurtuluş devriminin önderiydi. Dolar milyarderlerinden oluşan dünya kapitalist oligarşisinin kuklası egemen medyanın hiçbir iftirası, onun saygın hatırasını dünya halklarının zihninden silemeyecektir.

Muammer Kaddafi'nin vahşice öldürülmesi, dünya nüfusunun yüzde 99'una karşı yüzde 1'lik büyük şirket sahiplerinin, bankaların ve borsa vurguncularının azgın sömürüsünü sürdürmek için her zulüm yöntemine başvuran Obama, Clinton, Cameron, Sarkozi, Berlusconi, Merkel, Rasmussen, Kral Abdullah, Şeyh Hamid bin Halife el-Tani ve benzeri kapitalist despotların bütün dünyayı yeniden sömürgeleştirme hamlesinin bir parçasıdır.

Sosyalist sistemi yıktıktan sonra dünyada devrimciliğin, ilericiliğin, bağımsızlığın, laikliğin, hukukun, adaletin, eşitliğin, özgürlüğün, aydınlanmanın, muhalefetin her belirtisini ortadan kaldırma seferine çıkan emperyalizm ve işbirlikçileri, Kaddafi'yi öldürdükten bir gün sonra baklayı ağızlarından çıkarıp yeni hedeflerini fütursuzca açıkladılar.

Amerikan AP ajansı bugün yaptığı yorumda, "ABD'nin kendisine düşman diktatörler olan Muammer Kaddafi, Usame Bin Ladin, Saddam Hüseyin ve Slobodan Miloşeviç'i yok ettiğini, fakat dünyada Küba önderi Fidel Castro, Venezüella Cumhurbaşkanı Hugo Chavez, Kuzey Kore lideri Kim Jong İl ve İran'ın dinci önderliği gibi despotların yönettiği diktatörlük rejimlerinin hâlâ bulunduğunu" yazdı. ("Gadhafi is gone but other US foes remain", Associated Press, 21 Ekim 2011). ABD-AB-İsrail ve her ülkedeki uşaklarından oluşan emperyalist savaş blokunun mutlak egemenlik hırsı, görüldüğü gibi, sınır tanımıyor.

Ne var ki, hevesleri kursaklarında kalacak. Dünyanın sosyalist ve devrimci demokratik güçleri, emperyalizmin, NATO'nun, kapitalist egemen sınıfların hileli söyleminde, "diktatörlük"ün, sömürülen ve ezilen halktan yana olan yönetimler; "demokrasi"nin, kapitalist sömürü ve zulüm sistemini benimseyen parlamenter oligarşiler anlamına geldiğini gün geçtikçe daha iyi hatırlıyor. Beyinleri emperyalist söylemin işgaline uğramış gafillerin ayartmasını ellerinin tersiyle iten sosyalist ve devrimci güçler, emperyalizmin ve yerli kapitalist oligarşilerin küresel karşıdevrimci saldırısına yeni sosyalist devrimlerle, yeni ulusal kurtuluş devrimleriyle karşılık verecekler.

Muammer Kaddafi dünya işçi sınıfının ve ezilen halkların yeni devrimler mücadelesinde aramızda olacak.

Libya halkının, Arap halklarının, Afrika halklarının, İslam halklarının, bütün dünya halklarının başı sağolsun.