Deprem vergilerini duble yol yapımı için harcadığını
açıklayan AKP, bu günlerde ülke bütçesinden hangi kesimin ne kadar pay
alacağını tartışıyor. TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu'nda 2012 yılı bütçe
görüşmeleri halktan toplanan vergilerin talan edilmesine sahne oluyor.
İktidara geldiklerinden beri halkın yanında olduğunu söyleyen AKP
halktan toplanan vergileri yandaşlarının cebine aktarmanın binbir yolunu
buluyor.
AKP milletvekili iken, kendi aralarında
yapılan bir pazarlıkla 2007 yılında Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan
Abdullah Gül'ün maaşı 2012 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu uyarınca 33
bin 500 TL'ye çıkarıldı. Yapılan teklifle Cumhurbaşkanlığı bütçesinin
138 milyon 700 bin TL olması talep edildi. Teklif edilen bu bütçenin de
402 bin TL'sinin Cumhurbaşkanı ödeneği olarak ayrılması istendi. Böylece
AKP iktidarı yoksul halktan topladığı vergilerle, Cumhurbaşkanı seçtiği
Abdullah Gül'e yılda yaklaşık yarım milyon lira ödeyecek. Bu maaşa
alacağı harcırahların dahil olmadığını, örtülü bütçeden istediğine
istediği kadar verebileceğini de belirtelim. Bir kez daha kanıtlandı ki,
zengini seven, yoksuldan nefret eden AKP iktidarı, kamu görevlerini
kamuya hizmet etmenin değil zenginleşmenin makamları haline
getiriyor.
Ülkemizde milyonlarca insan 2011 yılı
için brüt 837 lira aylık alıyor. Bunun neti, asgari geçim indirimi ilave
edildiğinde 658,95 TL'dir. Böylece, cumhur'un, yani halkın başı olarak
hepimize örnek olması gereken Başkan ile Cumhur arasındaki ücret
dengesizliği tam 40 kata çıkmış oldu.
İşsizlik alıp yürümüşken, yoksulluk
her geçen gün artarken, insanlar 658,95 TL gibi vicdanı kör bir asgari
ücret ile ev geçindirmeye çalışırken Cumhurbaşkanı bir ayda 33 bin 500
TL alıyor. Yani kamu için çalışması gereken, halka hizmet etmesi gereken
Cumhurbaşkanının aldığı aylık ücretin küsuratı bile bir asgari ücret
kadar. Böylesine yoksul bir ülkede bu kadar yüksek bir maaşa rıza
göstermek nasıl bir vicdanın göstergesidir, bilemiyoruz. Bu kadar büyük
bir para kazanmak, kamu hizmetlisinin vicdanını köreltmez mi diye sormak
lazım.
Cumhurbaşkanlığı bütçe teklifini sunan
Genel Sekreter Mustafa İsen "Cumhurbaşkanlığı makamının hizmetlerinin,
devlet geleneğinin onuruna ve milletin değerlerine yaraşır şekilde
yapılmasının her açıdan önemli olduğunu" belirtmiş. "Milletin değerleri"
milyonlarca insanın açlık sınırının altında yaşamasını içeriyor mu peki?
Milyonlarca asgari ücretliden 40 kat fazla maaş alınması nasıl bir
"devlet geleneğidir" diye sormak lazım. Milletin değerleri, üç kuruş
için maden diplerinde ölen, atölyelerde yanan, gerekçesiz işten atılan,
evine ekmek götürmek için günlerce ailesini göremeyen insanların onurunu
korumaktır asıl.
Açlık sınırının altında yaşayan
milyonlar ve 'cumhur'dan 40 katı fazla maaş almakta bir sakınca görmeyen
'başkan'. İşte AKP adaleti. İşte vahşi kapitalizmin emekçi düşmanlığı.
Zenginlere dost AKP'nin her bir üyesi hızla
zengin olma yolunda ilerliyor. Depremde evini kaybetmiş, akşama yemeye
ekmeği olmayan vatandaşlarına hakaret eden AKP'nin halka vereceği açlık
yoksulluk ve sefaletten başka şey yoktur. İşbirlikçi bu hükümet topluma
ne iş, ne aş, ne de ekmek verebilir.
Tek yaptıkları bütün doğal
zenginliklerimizi HES diyerek, nükleer santral diyerek, duble yol
diyerek kendi yandaşlarına aktarmaktan ibaret bu iktidardan da kurtulmak
için daha fazla örgütlülük, daha fazla birlik diyoruz.