2010 Anayasa değişiklikleri ile yetkileri ve üye sayısı artırılan yeni Anayasa Mahkemesi'nin
(AYM) asosyal kararlarına 2 Haziran 2011 tarihli "Yeni Anayasa Mahkemesinden Asosyal' Kararlar" başlıklı yazımda değinmiştim. Ancak o tarihte AYM'nin gerekçeli kararları henüz
yayınlanmamıştı. 4/C ile ilgili kararın gerekçesi 21.10.2011 tarihli Resmi Gazete'de yayımlandı. (Esas Sayısı : 2010/46Karar Sayısı : 2011/60) Bu gerekçeli karar Anayasa Mahkemesi'nin çalışma ilişkileri konusunda nasıl hızla neo-liberal bir içtihat oluşturduğunu ve Anayasanın sosyal hukuk devleti ilkesini nasıl bir kenara bıraktığını göstermesi açısından son derece çarpıcı.
Önce kısaca davaya konu olan olayı
hatırlayalım: TÜİK'te 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 4/C maddesi uyarınca çalışmakta iken hizmet sözleşmesi feshedilen 4/C'li bir çalışan, tarafına iş sonu/kıdem
tazminatı ödenmesi istemiyle yaptığı başvurunun reddi üzerine, iş sözleşmesi'nde yer alan "sözleşmenin feshinde ihbar, kıdem veya sair adlar altında herhangi bir tazminat ödenmez."
hükmünün ve bütün bunlara dayanak olan Bakanlar Kurulu kararlarının iptali ve yürütmenin durdurulması istemiyle Danıştay 2. Dairesine dava açmıştı. Davaya konu işlemlere dayanak oluşturan 4/C maddesinin Anayasa'ya aykırı olduğu
kanısına varan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu da söz
konusu hükmün iptali talebiyle AYM'ye başvurmuştu.
Şimdi
de 657'nin 4/C maddesine bakalım, nedir bu 4/C? "Geçici
personel, Bir yıldan az süreli veya mevsimlik hizmet olduğuna
Devlet Personel Dairesinin ve Maliye Bakanlığının görüşlerine
dayanılarak Bakanlar Kurulunca karar verilen görevlerde ve
belirtilen ücret ve adet sınırları içinde sözleşme ile
çalıştırılan ve işçi sayılmayan kimselerdir." 4-C "bir
yıldan az süreli veya mevsimlik hizmetler" için öngörülen
istisnai bir düzenleme. Ancak çeşitli kamu kurumları bunu olağan
bir istihdam yöntemine dönüştürmüş durumda. Böylece bir tür
kanunsuz, ucuz ve esnek çalışma biçimi oluşturulmuş durumda.
4/C Tekel işçilerinin eylemi ile kamuoyunun gündemine taşınmıştı.
Anayasa Mahkemesi 17 üyesinin 16'sının oyuyla 4/C
statüsünde çalışmanın Anayasaya uygun olduğuna karar verdi.
Anayasa Mahkemesi kararında şu oldukça ilginç ve inanılmaz
değerlendirmeler yer alıyor:
"Geçici personel statüsü,
belli bir vasıf gerektirmeyen, daha çok bedensel çalışmalara
ağırlık veren, başlangıç ve bitişi belli olan, süreli işlerde
çalışmayı öngörmektedir. Bu personel, idare ile yaptıkları
bir sözleşme uyarınca idare için belirli bir iş yapan kişi
konumundadır ve yaptıkları iş, geçici veya mevsimlik olup, asli
ve sürekli görevlerden de sayılmaz. Bu nedenle geçici personel;
Anayasa'nın 128. maddesi kapsamında belirtilen memur ve diğer
kamu görevlileri kavramı dışında kalan, sözleşme ile
çalıştırılan, işçi de olmayan, kendine özgü istisnai bir
istihdam türüdür."
Anlaşılan Anayasa Mahkemesi TÜİK
çalışanını vasıf gerektirmeyen bedensel bir çalışma olarak
görüyor. AYM 4/C statüsünde çalışanları ne memur ne işçi
olarak kabul ediliyor. Böylece memurların ve işçilerin sahip
olduğu haklardan yararlanmaları engellenmiş oluyor. Anayasa
Mahkemesi daha da ileri gidiyor. 4/C statüsünün Anayasaya aykırı
olmak bir yana bizzat sosyal devlet ilkesinin gereklerine uygun
olduğunu şu inanılmaz cümlelerle anlatıyor!
"Diğer
taraftan, Anayasa'nın 17. maddesi ile tanınan, herkesin yaşama
ve maddî ve manevî varlığını koruma ve geliştirme hakkı, 49.
maddesi ile de Devlet'e verilen çalışanları koruma yükümlülüğü
gözetildiğinde, itiraz konusu kuralla geçici personel statüsü
adı altında böyle bir istihdam biçiminin oluşturulması ile
yaşam hakkı ortadan kaldırılmadığı gibi, getirilen
düzenlemenin çalışanlara geçici de olsa iş ortamı yaratmayı
amaçladığı ve sosyal devlet ilkesinin gereklerine de uygun olduğu
anlaşılmaktadır."
Kısaca Anayasa Mahkemesi diyor
ki; geçici de olsa, güvencesiz de olsa iş bulduğunuza şükredin.
Sosyal devleti ilkesini ve ILO'nun temel ilkelerinden olan insanca
iş kavramını (decent work) unutun. Devletin çalışma
standartlarını yükseltme işlevini unutun. AYM demek istiyor ki;
devlet artık bir şirket gibi yönetilebilir ve işçilik
maliyetlerini düşürmek için 4/C'li çalıştırması mübahtır.
Anayasa Mahkemesi 4/C kararında ilginç bir mutabakat ortaya
koydu. Mahkemenin Özal, Demirel, Sezer ve Gül tarafından atanan
üyeleri neredeyse tam bir fikir birliği içinde davrandı. Bunun
tek istisnasını sosyal politika kökenli bir akademisyen olan
Profesör Engin Yıldırım oluşturdu. Yıldırım 4/C statüsününün
anayasaya aykırı olduğunu belirterek karara karşı net bir
muhalefet şerhi yazdı. Geçmişte laiklik ilkesini korumak adına
tuhaf kararlara imza atan ve neredeyse ikiye bölünen AYM, sosyal
devlet ilkesini bir kenara bırakan manidar bir uzlaşma görünümü
veriyor ve neo-liberal bir içtihatta birleşiyor.
Not: 3.
Uluslararası Sosyal Haklar Sempozyumu'ndaki bidirisiyle karara
dikkatimi çeken Av. Gökhan Candoğan'a teşekkür ediyorum.
Aziz Çelik / BirGün,
18 Kasım 2011