Sosyalist Dergi: 18 |  Ahmet Erhanlı |
Amerikan Emperyalizminin Gerilemesi Sürüyor

ABD ve İngiltere'nin Irak işgali ikinci yılını doldurdu. 30 Ocak 2005'te işgal ordularının denetiminde yapılan sahte seçimlerin ardından kurulan kukla geçici meclis, toplantısını Iraklı direnişçilerin top atışları arasında yaptı. Amerikan birlikleri, toplantının güvenliğini sağlamak için Bağdat'ta köprüleri ve anayolları kapattılar. Ancak koca şehrin trafiğini durdurarak hayatı felç ettikleri halde direnişin kolunun kukla meclis binasına kadar uzanmasını engelleyemediler. Direnişin boykot ettiği ve temsil niteliği olmayan bir iki göstermelik isim dışında işbirlikçi Sünni partilerin katılmaya cesaret edemediği seçimlerden birinci güç olarak çıkan işbirlikçi Şii mezhepçiler koalisyonu, ikinci çıkan işbirlikçi Kürt şovenistleri, üçüncü çıkan Amerikan ajanı liberal cephe, iktidar pazarlıklarına sığınakta devam etmek zorunda kaldılar. Kuklaların iktidar oyunu işgalci efendilerinin tası tarağı toplayıp gittikleri güne kadar sürecek, efendileri kaçarken kendileri de kaçacaklar.

Amerika Başkanı Bush ile İngiltere Başbakanı Blair, seçimlerin yapılmış olmasını büyük bir başarı ilan ettiler. "Irak demokrasisinin bu parlak örneği"nin direnişe büyük bir darbe vurduğunu ve zaferin ufukta göründüğünü belirttiler. Yatık medyanın dünya çapında yürüttüğü tek sesli kampanya sayesinde bu görüş herkese ulaştırıldı. Ama gerçeğin böyle olmadığını Bush da, Blair de biliyor. Direniş gücünü koruyor ve etkisini gün geçtikçe arttırıyor. Kurtarılmış bölgelerin alanı genişliyor. Irak direnişi artık kapsamlı bir ulusal kurtuluş savaşına dönüşmüş bulunuyor. İşgalcilerin yönetim merkezi "Yeşil Bölge" her gün ateş altında. Direnişçiler işgalci ve kukla güçlere karşı günlük eylemlerini sürdürür ve halkın gönlünü kazanmak için gereken kitle çalışmalarını aksatmadan yaparlarken, ayrıca, simgesel değeri büyük tek tek eylemler de koyuyorlar. İşkence merkezi Ebu Gureyb hapishanesini basmak, savaş esiri Cumhurbaşkanı Saddam Hüseyin'e kelepçe takan muhafızı cezalandırmak, yine savaş esiri Cumhurbaşkanı Yardımcısı Taha Yasin Ramazan'ı ihbar ederek yakalatan ve 10 milyon dolarlık ödülü alan haini vurmak, Irak istihbarat şefini kaçırmak, Irak ölüm mangalarının komutanını kurşuna dizmek gibi cüretli simgesel eylemler, işgalcilerin ve işbirlikçilerin moralini bozarken, Irak halkının moralini yükseltiyor.
Amerikan işgal kuvvetleri, serbest bırakılan İtalyan bir rehineye eşlik eden İtalyan istihbarat müdürünü öldürerek Bush'un Blair'den sonraki en yakın destekçisi İtalya Başbakanı Berlusconi'yi kendi kamuoyu önünde, Türk subaylarının başına çuval geçirmekten daha ağır bir şekilde aşağıladı. Zaten savaşa baştan beri karşı çıkan halkının karşısında iyice rezil düşen Berlusconi, bu yıl sonuna kadar Irak'tan askerlerini çekeceğini açıkladı. Bush'un ve Blair'in baskısıyla demecini sonradan geri alsa da, işlerin ister istemez bu yönde gelişeceği belli oluyor. Sivil darbeyle bir Amerikan kuklasının başa geçirildiği Ukrayna'da bile işler Amerika'nın Irak politikası açısından kötüye gidiyor. Ukrayna, Irak'taki birliklerini yıl sonuna kadar geri çekiyor. Ukrayna Cumhurbaşkanı Viktor Yuşenko, ilgili kararnameyi imzalayarak yürürlüğe soktu. Görüldüğü gibi, en Amerikancı güçler bile artık bir Amerikan zaferinden ümidini kesmiş bulunuyor. Öte yandan, Bush, Avrupa ziyaretinde Fransa ve Almanya'yı Irak'a hiç değilse Irak kukla ordu ve polis kuvvetlerine eğitim verecek kadro göndermeye bile ikna edemedi. Bir Fransız ve sınırlı sayıda Alman uzmanın bu birliklere Irak toprakları dışında, Ürdün ve Katar'da eğitim vermesi ödünüyle yetinmek zorunda kaldı.
Irak'ı işgal ederek yutamayacağı büyüklükte bir lokmayı ağzına aldığını fark eden Amerikan yönetimi, kendisini bu çıkmazdan kurtaracak "şerefli" bir çıkış arayışı içine girdi. Irak'a büyük ümitlerle üçüncü sömürge valisi olarak gönderilen kontr-gerilla uzmanı John Negroponte, işinin ortasında apar topar terfi ettirilerek yeni kurulan ABD ulusal istihbarat kurumunun başına geçirilmek üzere Bağdat'tan alınıp Washington'a döndürüldü. Neo-muhafazakârların baş ideologlarından John Bolton, Birleşmiş Milletler Örgütü'ne ABD temsilcisi olarak atandı. Irak savaşının planlayıcısı Paul Wolfowitz, Savaş Bakanı yardımcılığından Dünya Bankası başkanlığına terfi ettirildi. Bütün bu terfiler, Bizans'tan Osmanlı'ya kadar bütün devletlerde gördüğümüz "terfi ettirerek kızağa çekme", "yükselterek azletme" politikalarının birer örneği olarak değerlendirilebilir. Başarısız Irak işgalinin faturası, savaş planlayıcılarının artık doğrudan savaş yetkisi kullanamayacakları alanlara kaydırılmalarıyla bir şekilde kesilmiş oluyor ve Irak bozgununu mümkün olan en az zararla kapatacak yeni politikaları yürütecek kadrolara yer açılıyor.
Önümüzdeki günlerde Irak kukla hükümetinin oluşturulmasının ardından, dünya yatık medyasında, Irak kukla ordusunun ve polisinin artık çok başarılı oldukları, kendi işlerini kendileri görebilecek kadar olgunlaştıkları, bu nedenle Amerikan askerlerinin kontrollü bir süreç içinde yavaş yavaş geriye çekilmesinde bir sakınca kalmadığı savıyla bir reklam kampanyasının başlatılacağını tahmin edebiliriz. Ne var ki, Amerika ne yaparsa yapsın, Irak ulusal kurtuluş savaşının karşısında stratejik bir yenilgiye uğramaktan kaçınamayacaktır. Amerika'nın, önceden artık stratejik değerinin kalmadığını ilan ettiği ve işlevini Irak'ta kuracağı yeni üslere devredeceğini açıkladığı İncirlik üssünü genişletmek için Türkiye'ye uyguladığı ağır baskı, Irak'ın kendisi için güvenli ve kalıcı bir ülke olamayacağını kendisinin de kabul ettiği şeklinde yorumlanabilir.
Kuşkusuz Amerika, hâlâ dünyanın en güçlü emperyalisti olmaya devam ediyor. İran'ı ve Suriye'yi tehdit ediyor. Lübnan'da, eski başbakan Refik Hariri'ye düzenlenen kuşkulu suikastı bahane ederek harekete geçti. Eski sömürgesinde tekrar söz sahibi olma hırsıyla yanıp tutuşan Fransa'yı yanına alarak ve diğer büyük güçleri tarafsızlaştırarak Suriye'yi köşeye sıkıştırdı ve Lübnan'dan çekilmeye mecbur etti. İsrail işgalcilerine karşı Lübnan ulusal direnişinin simgesi Lübnan Hizbullahı'nı, bir çırpıda yok etme hedefine ise kolay bir şekilde ulaşamayacağını anladı. Filistin'de Arafat'ın yerine yumuşak başlı işbirlikçisi Mahmut Abbas'ın devlet başkanlığına seçilmesiyle şimdilik rahat bir nefes aldı ama işgal ve ilhak politikalarına son vermeye asla niyeti olmayan İsrail'e verdiği kesin destek nedeniyle Filistin'de de arzuladığı siyasi hedeflere ulaşamayacak. Ortadoğu, Kafkaslar ve Orta Asya'da giriştiği tertipler, ABD'ye karşı cephenin gittikçe genişlemesine yol açıyor. ABD'nin gerileme süreci daha da hızlanıyor. ABD'nin bütün askeri, siyasi ve ekonomik gücüne rağmen, gücünün sınırlı olduğu ve Irak gibi orta boy bir ülkede bile başarılı olamadığı anlaşıldı. Herkesin hesabını buna göre yapmasında sayısız fayda var.
 
Yazarın Diğer Yazıları
 ENİS BATUR: ÖLÜ ORDUNUN GENERALİ
 TÜRKİYEDE DİN-DEVLET İLİŞKİLERİ