Sosyalist Dergi: 31 |  Ahmet Erhanlı |
Liseli Gençliğe Saldırı

YGS'de büyük hile

ÖSYM'nin 27 Mart 2011'de düzenlediği Yükseköğretime Geçiş Sınavı (YGS), büyük bir hilenin oyuncağı oldu. Sınav kitapçıklarında soruların doğru yanıtlarına ilişkin bir şifrenin kullanıldığı ortaya çıktı. Şifre en zor testin on dakika içinde yanıtlanmasına imkân veriyor. Böylece ÖSYM'nin kayırdığı tarikatçı cemaatçi çevreler hiç emek harcamadan ön sıralara geçip istedikleri üniversitelerin istedikleri bölümüne yerleşebilecek.

Emekçilerin önünde başlı başına kapitalist bir engel olan bu adaletsiz sınava gece gündüz demeden çalışmak zorunda kalan yüz binlerce aday, bu hileyle ikinci bir darbe yedi. Çocuğunu okutabilmek için ekmeğinden kısarak dersanelere para yetiştirmeye çalışan emekçiler, bütün hak ve adalet kavramlarını ayaklar altına alan bu oyunla ikinci kez aldatıldı.

AKP iktidarı ve güdümündeki kadroların yönettiği ÖSYM, bu pervasız hilenin gerçek sorumlusudur ve bütün halka hesap vermelidir.

Tarikatçı cemaatçi çevreler, geçen yıl KPSS sınavında soruları sızdırarak kendi yandaşlarına bütün soruları eksiksiz yanıtlama imkânını sağlamışlardı. Kendi eserleri olan bu skandala karşı haklı olarak ortaya çıkan tepkileri bahane ederek ÖSYM'yi tamamen ele geçirmenin yolunu buldular ve asıl vurgunu vurdular. Artık soru çalmaya, soru sızdırmaya gerek kalmadı. ÖSYM'de kayırmacılık artık merkezî olarak, bilgi işlem programlarıyla yapılıyor.

İstanbul'da 7 okulda adayların merkezî bilgisayar işlemiyle haremlik selamlık olarak yerleştirildiği, kadın ve erkek öğrencilerin ayrı salonlarda sınava girmek zorunda bırakıldığı daha önce ortaya çıkmıştı. Şimdi de sınav şifresiyle istenilen aday topluluğuna zahmetsiz sınav kazandırıldığı anlaşıldı.

Sınav zaten alın teriyle geçinen bütün emekçi çocuklarına karşı ayrımcılık yapıyordu. Sınav şifresi bu ayrımcılığı ikiye katlıyor ve genişletiyor. Artık AKP'nin, tarikatçı cemaatçi çevrelerin gericiliğini benimsemeyen herkes hileyle saf dışı bırakılıyor. AKP'nin, Gülen cemaatinin işbirlikçi dinci bağnazlığına boyun eğmeyen herkes, üniversite dışında kalmaya mahkûm ediliyor.

AKP'nin ve Gülen cemaatinin liseden mezun olmaya hazırlanan bütün gençliğe, bu gençlerin ailelerine yönelik bu ağır saldırısı hak ettiği şekilde cezalandırılmalıdır. Bırakın demokrasiyi, bırakın çağdaş hukuku, kanun varsa, bu yolsuzluk, yapanların ve yaptıranların yanına kâr kalamaz.

Liseli gençliğe, bütün liseli çocukların ailelerine yönelik bu saldırı, aynı zamanda, bütün halka kurulan bir tuzaktır. 12 Eylül faşizminin yeni efendileri, laikliğin ve kadın haklarının son kalıntılarını da yok edecek gerici ve karşıdevrimci kadrolaşmayı tamamlamak istiyorlar. Amerikan emperyalizminin sosyalizmi, devrimci ve demokratik güçleri kuşatma ve boğma planları doğrultusunda, yıllar içinde kapitalist egemenlerin fideliğinde yetiştirilen gerici "altın nesil" devlette, kamu yönetim organlarında fethedilmedik yer bırakmak istemiyor.

12 Eylül 1980 öncesinde gerici faşist Milliyetçi Cephe'nin devrimcilere ve solculara uyguladığı yoğun terörle dinci gericilere teslim edilen Fen Liseleri, devletin bilgi işleme dayalı bütün kurumlarının dinci gericilerin eline geçmesinin başlangıcını oluşturdu. 12 Eylül'den sonra Kenan Evren Turgut Özal koalisyonlarıyla her yönden güçlendirilen bu süreç, AKP iktidarında artık tepe noktasına varıyor. İktidara yerleştikçe pervasızlaşan işbirlikçi dinci gericilik, çürümüşlüğü topluma dayatıyor. Emek, adalet, vicdan, hak, hukuk, erdem, liyakat duygularından vazgeçmek istemeyen bütün toplum kesimleri, bu çürümüşlüğe karşı koymalıdır.

Başta liseliler olmak üzere bütün gençliği, okul çağında çocuğu olan bütün aileleri, çağdışı bir yolsuzluk, baskı ve karanlık rejiminde yaşamak istemeyen bütün halkı, AKP'nin ve tarikatçı cemaatçi çevrelerin gericiliğine, yolsuzluğuna, vurgunculuğuna, kayırmacılığına karşı mücadeleye çağırıyoruz.

YGS sahtekârlığı örtbas edilemez

Yükseköğretime Geçiş Sınavı'nda yapılan büyük sahtekârlık, göz göre göre örtbas edilmek isteniyor.

Sınava giren bir milyon altı yüz doksan iki bin genci ve ailelerini mağdur eden yöneticilerin imdadına önce Abdullah Gül koştu. Gül, "ÖSYM Başkanı Ali Demir'den aldığım bilgiler beni tatmin etti" dedi. Ardından, hükümet sözcüsü Cemil Çiçek, "Cumhurbaşkanı'nın tatmin olduğu konuda biz de tatmin olmuşuzdur" dedi. Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, "Sınavda hiçbir sorun yoktur, gençler rahat olsun. Yapılan açıklamaları tatmin edici buluyorum" dedi. ÖSYM'nin bağlı olduğu YÖK Başkanı Yusuf Ziya Özcan, "En güvenilir sınavdı. ÖSYM Başkanı'nın açıklamaları beni de tatmin etti" dedi. TBMM Başkanı Mehmet Ali Şahin, "ÖSYM Başkanı'nın açıklamaları beni rahatlattı ve tatmin etti" diye buyurdu.

Eğer kişisel bir işten değil, bütün halkı ilgilendiren kamusal bir işten söz ediyorsak, Gül'ün ve diğer yetkililerin kişisel "tatmin"i, bir suça ilişkin yasal inceleme, soruşturma ve yargılama süreçlerinin yerine geçemez. Kamusal işlerde cumhurbaşkanı makamında bulunan kişinin ve yüksek görevlilerin kişisel tatminine göre değil, yasalara göre karar verilir.

Milyonlarca insandan oluşan koca bir kitlenin ağır biçimde aldatılması söz konusudur. Şifrenin boyutlarına ilişkin gerçekler art arda ortaya çıkıyor. Tarikatçı cemaatçi çevreleri kayırmak amacıyla sınavı manipüle eden şebeke aslında falso yapmış, suçüstü yakalanmıştır. Yetkililere düşen görev, suçu örtbas etmek değil, liseli gençlerin geleceğini çalan suçluları yakalamak ve gençlerin, ailelerinin mağduriyetini giderecek önlemleri hızla almaktır.

Buna karşılık, ağır biçimde aldatılan gençler ve aileleri bütün ülkede kitlesel gösterilerle YGS sahtekârlığını protesto ediyor. İstanbul, Ankara, Van, Adana, Mersin, İzmir, Balıkesir, Şanlıurfa, Muğla ve Antalya'da yapılan protestolarda AKP ve Fethullah Gülen çevresi kınandı. Gençler ve aileleri, bu rezaletten kimlerin sorumlu olduğunu içgüdüsel olarak biliyor.

Egemen kapitalist sistem, "Çalışan kazanır, tembeller elenir. Çok çalışın, istediğiniz okula ve bölüme girin" masalıyla üniversite sınavlarını yıllar boyunca bir meşruiyet zırhına büründürmüştü. Akıllara durgunluk veren bir pervasızlıkla yapılan sahtekârlık, dinci tarikatçı kadroları hiç çalışmadan milyonlarca gencin önüne geçiriyor. Egemenler, kitlelerin adalet, liyakat, eşitlik, duygularını ayaklar altında çiğnedi. Ele talkın verenler, salkımları yutmakta tereddüt etmedi. Merkezî kayırmacılık, emekçilere karşı zaten ayırımcı olan eleyici sınavın bin türlü beyin yıkamayla zar zor ayakta tutulan inandırıcılığını büsbütün ortadan kaldırmıştır.

Bir yandan baskı ve terörle, bir yandan propaganda ve beyin yıkamayla ayakta tutulan neoliberal kapitalist sömürü ve zulüm rejimi lime lime dökülüyor. YGS'de şifre sahtekârlığı egemen sistemin ne kadar çürüdüğünü gösteriyor. Çürümüşlükten kurtulmak, kendimize insanca yeni bir yaşam kurmak elimizdedir.

YGS iptal edilmelidir. Sınav şebekesi cezalandırılmalıdır. Üniversiteye giriş sınavsız olmalıdır. Bütün halkın eğitim hakkı tanınmalıdır. Parasız, kamusal, bilimsel, demokratik, laik, anadilde eğitim ilkesi hayata geçirilmelidir. ÖSYM ve YÖK kapatılmalıdır. Üniversiteler ve bütün okullar eşitliğin, özgürlüğün, araştırma ruhunun, yaşama sevincinin merkezi olmalıdır. Kapitalistler için değil, emekçiler için üniversite istiyoruz. Halk için bilim, halk için eğitim istiyoruz. Adaletin olmadığı yerde eğitim olmaz, bilim olmaz.

Sınav stresiyle mide sancıları çeken, hayata küsen genç arkadaşlar, biliniz ki, çare var. Elbirliği edersek, insanca bir eğitime ve insanca bir yaşama kavuşabiliriz. AKP'nin ve Gülen çevresinin hiçe saydığı milyonlarca genci ve ailelerini destekliyoruz.

7 Nisan 2011


YGS sahtekârlığına aklama

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, YGS'de ayyuka çıkan büyük sahtekârlığa ilişkin yürüttüğü soruşturmada bugün öğleden sonra takipsizlik kararı verdi. Sınavda şifrelemenin kesin olarak ortaya çıkmasına, dinci tarikatçı dersanelerin öğrencilerine şifrenin sızdırılmasına ilişkin sayısız verinin ortaya konulmasına rağmen verilen bu karar, yargı organlarını hükümetin doğrudan uzantısı hâline getiren AKP iktidarının, yüz binlerce liseliyi ve onların milyonları bulan aile bireylerini hiçe saydığını kanıtlıyor. AKP, minareyi çalmış, kılıfını hazırlayamamış ama hukuku çiğneyerek kendini kurtaracak takipsizlik kararını aldırmıştır.

AKP'nin ve dinci tarikatçı çetenin yolsuzluğunu örtbas eden bu karar hukuk dışıdır, gayri meşrudur. Bu örtbas kararı, ülkenin her yanında şifre sahtekârlığını protesto etmek için sokaklara dökülen on binlerce liseli gencin, onları üniversiteye gönderebilmek için her fedakârlığa katlanan ailelerinin ve bütün halkın vicdanında kabul görmeyecek, mahkûm edilecektir. Bu kadar açık haksızlığa kimse dayanamaz.

Dinci tarikatçı skandalın patlamasından bu yana, büyük şifre sahtekârlığına ek olarak, ÖSYM'nin yüksek puan kazanması gerekenlere "sınavı kazanamadınız" bilgisi, boş sınav kâğıtları verenlere "sınavı kazandınız" bilgisi verdiği, cezaevindeki adaylara eksik ve hatalı soru kitapçığı gönderdiği de kanıtlandı. Bütün bu kanıtları dikkate almayarak ÖSYM'yi ve AKP'yi aklayan söz konusu karar, milyonlarca yurttaşa, açık açık, bu kadar ağır bir yolsuzluğu bile sineye çekmek zorundasınız, siz bir hiçsiniz mesajını veriyor. İşbirlikçi kapitalist düzenin yeni efendisi AKP, despotizmde sınır tanımıyor.

Faşizme karşı mücadelelerin tarihi ve son olarak Tunus, Mısır örnekleri, hukuksuzluğu ilke edinen küstah egemenlere, hakkı, hukuku, adaleti öğretecek tek gücün işçiler, emekçiler, gençler olduğunu ispatlıyor. Despotizmde sınır tanımayanlara ve hukuk yolunu kapatanlara yanıtı, bizzat halkın vermesi gerekecek.

İnanıyoruz ki, Türkiye halkı bu kadar açık haksızlığa göz yummayacaktır. YGS sahtekârlığı AKP'nin yanına kâr kalmayacaktır. Halk, AKP iktidarının umduğu gibi, bezginliğe kapılıp "böyle gelmiş, böyle gider" demeyecektir. Gençler, aileler, vicdan sahibi bütün insanlar, tercihini adaletten yana kullanacak, yolsuz zorbalara karşı harekete geçecektir.

YGS sahtekârlığı kapatılamaz. Bu sahtekârlığı özenle tezgâhlayanlar, kendi elemanlarını hileyle yüz binlerce gencin önüne geçirip devlet içindeki kadrolaşmalarını daha da yaygınlaştırmak isteyen gericiler, hak ettikleri cezayı bulacaklar.

11 Mayıs 2011



 
Yazarın Diğer Yazıları
 ENİS BATUR: ÖLÜ ORDUNUN GENERALİ
 TÜRKİYEDE DİN-DEVLET İLİŞKİLERİ