Sosyalist Dergi: 24 |  Rıza Usta |
İşçi Sınıfı… Yeniden…

Güçsüz gördüğünde saldır. Kapitalizmin bugün bütün dünyada işçi sınıfına karşı uyguladığı politikanın özünde yatan mantık bu. Bir kere deniyor, saldırıyor, tepkiyi bekliyor ve gelen tepkiye göre harekete geçiyor. Saldırılarını sistematik bir şekilde örgütlüyor. Bu saldırıların son örneklerini Almanya, Fransa, komşumuz Yunanistan ve Mısır'da görüyoruz.


Almanya'da grevler

Son dönemde Almanya'da yapılan grevlerden biri de Şubat 2008'de ülkenin başkenti Berlin'de Toplu Taşımacılık İşletmesi (BVG) çalışanlarının ücret artışı talebiyle yaptıkları uyarı greviydi. Grev ulaşımın kilitlenmesine neden olarak etkili bir biçimde uygulandı. Grevde metro, tramvay ve otobüsler trafiğe çıkmadı.

Yine Almanya'nın en büyük işçi sendikalarından biri olan Ver.di Sendikası BVG'nin 1.500 çalışanı için yüzde 8 ile yüzde 12 arasında değişen ücret zammı talep etti. İşverenin önerisi ise çalışanlara bir kereye mahsus olarak 200 Avro verilmesiydi. Öneriyi kabul etmeyen sendika greve gitti. Almanya'da işverenler tarafından ücretlerin düşürülmesi çabaları ülkede işçi sınıfının anında tepkisi ile karşılanıyor. Almanya diğer Avrupa ülkeleri gibi ileride de özellikle ücretlerin düşürülmesi ve işçilerin sosyal haklarının budanması ile ilgili grevlere gebe.


Fransa'da grev dalgası

Fransa'da yakın dönemde yapılan en etkili grevlerden biri Kasım 2007'deydi. Yapılan bu grevde devlet kurumları tıkanmış, eğitim durmuş, uçaklar kalkmamış, gazeteler çıkmamıştı. Kısaca toplumsal yaşam durmuştu. Protestonun temelinde ücretlilerin alım gücünün düşmesi ve hükümetin çalışanlara özel emeklilik sistemini dayatması yatıyordu. Grevler dalgası 2008'in Ocak sonuna doğru öğretmenlerin ücret artışı ve iş koşullarının iyileştirilmesi için sokağa çıkmaları ile devam etti. Her iki öğretmenden birisi grevi destekledi. Şubat ayında ise ülkede sendikaların çağrısı üzerine büyük market işçileri greve gitti. 636.000 işçinin bulunduğu market sektöründeki grevin nedeni ücret artışı konusunda sendikalar ile patronlar arasında çıkan anlaşmazlıktı. Sendikalar grev sonrası yaptıkları açıklamada grevin işçiler açısından olumlu sonuçları olduğunu duyurdular. Yine ülkede Mart ayının başında sendikaların çağrısı üzerine emekliler sokaklara döküldü. Emekliler Ocak 2008'de maaşlarına yapılan yüzde 1.1'lik artışı yetersiz bularak Başbakanlığa yürüdüler. Emekliler haklarını alana kadar sokaklarda olacaklarını belirttiler.


Yunanistan işçi sınıfı sokaklarda

Yunanistan işçi sınıfı son dönemde Avrupa kapitalizminin reform adı altındaki saldırılarından en çok etkilenenlerden ve bu saldırılara karşı koymak için sokağa dökülenlerin başında gelmektedir. Komşumuz işçi sınıfının eylem gerekçeleri ülkemizde emekçilerin son dönemde sokağa dökülme gerekçeleri ile çok yakın.

Yunanistan'daki kamu ve özel sektör çalışanları ülkede mesleklere göre oluşturulmuş 155 emeklilik fonunu yeni bir yasal düzenlemeyle 5 fonun çatısı altında düzenlemeyi hedefleyen sosyal güvenlik reformu girişimi Şubat 2008'de ülkede geniş katılımlı bir genel grevle protesto edilmişti. Yunanistan hükümetinin bu greve rağmen bu konuda saldırılarına devam etmesi sonucu 12 Mart 2008'de ülkede kamu ve özel sektörde çalışan emekçiler hükümetin uygulamaya çalıştığı bu sosyal güvenlik yasa tasarısına karşı saat 12:00 ile 15:00 arasında iş bıraktı. Tasarı ilgili meclis komisyonunda görüşülürken ülkenin en büyük iki işçi konfederasyonu, Yunanistan İşçi Sendikaları Konfederasyonu (GSEE) ve Yunanistan Kamu Çalışanları Konfederasyonu'na (ADEDY) bağlı işçiler iş bırakma eylemi yaptılar. 12 Mart'ta meclis önünde bir protesto yürüyüşü de düzenleyen sendikalar 19 Mart'ta eğer talepleri yerine getirilmezse ülke çapında 24 saatlik grev yapacaklarını duyurdular. Yine 19 Mart'a kadar çeşitli sendikalar değişik eylemler düzenlediler. Bu eylemlere avukatlar, doktorlar, eczacılar, noterler, mühendisler, sivil havacılık ve ambulans hizmetleri çalışanları da destek verdi. 19 Mart'ta ülke çapında 24 saatlik genel grev başarıyla gerçekleştirildi. Radyolar ve televizyonlar sustu, gazeteler çıkmadı. Elektrikler kesildi. Kamu ulaşımı durdu, otobüsler, trenler, uçaklar sefer yapmadı. Hastaneler çalışmadı. Dersler yapılmadı. Tasarının Parlamento'da oylanacağı gün olan 20 Mart'ta sendikalar iki büyük miting düzenledi. Ne var ki, yapılan oylamada tasarı kabul edilerek yasalaştı. Bu durumda Yunanistan'da çalışanların özel sağlık sigortalarına yönlendirilmelerinin önü açılıyor. Kısacası sağlık sisteminin özelleştirilmesi yolunda sermaye ve devlet önemli bir adım atıyor. Buna karşılık, Yunanistan işçi sınıfı ve emekçileri "savaşı değil, sadece bir muharebeyi kaybettiklerini" belirterek mücadelelerini sürdüreceklerini ve kaybedilen hakları mutlaka geri alacaklarını açıkladılar.


Mısır'da grev ve protesto

Mısır'da 1981 yılında Hüsnü Mübarek'in devlet başkanı olmasıyla birlikte sular hiç durulmadı. Mısır ekonomisi enflasyon, işsizlik ve aşırı yoksulluk gibi kapitalist sistemden kaynaklanan çeşitli problemlerle karşı karşıya bulunuyor. Mısır halkının neredeyse yarısı günde 2 doların altında, yani yoksulluk sınırının altında yaşamaya çalışıyor.

2008'in Ocak ayında Mahalla Tekstil Fabrikası'ndaki işçiler makul bir ücret verilmesini, daha iyi çalışma koşullarının sağlanmasını ve yaşam standartlarının yükseltilmesini istediler. Talepleri yerine getirilmezse 6 Nisan'da greve gideceklerini ilan ettiler.

Bunun ardından Hükümetle bir dizi görüşme yapıldı. Aylar süren bu görüşmelerin tek getirisi günlük gıda ücretlerinin 43.50 Mısır lirasından 90 liraya çıkması oldu. Birkaç hafta sonra politik aktivistler ve muhalefet partisi liderleri 6 Nisan'da ülke çapında bir dizi protesto ve gösteri yapacaklarını ve genel bir grev düzenleyeceklerini duyurdular.

Polisin yaptığı baskılara rağmen Mahalla Tekstil Fabrikası'ndaki işçiler, artık sabırları kalmayan çoğunluğu yoksul işçilerden oluşan 27.000 kişiyle birlikte artan yiyecek fiyatlarındaki artışı protesto etmek için alanlara çıktı. Grev ülke çapında yapılan bir protestoya dönüştü. El-Ezher Üniversitesi öğrencileri 6 Nisan'da okula gitmeme kararı aldı. Helvan Üniversitesi'nin 2000'e yakın öğrencisi yaşam pahalılığı ve eğitim masraflarının giderek artması gerekçesiyle gösterilere katıldı. Kahire'de ve Ayn Şems'te binlerce öğrenci benzer protesto ve gösteriler içinde yer aldı. Ülkenin kuzeyinde 50 kadar profesör Kafr El-Şeyh Üniversitesi'nde greve gitti. İskenderiye Üniversitesi'nin yüzlerce öğrencisi siyah giyinip derslere girmeyi reddederek protestolara destek verdi.

Yayılan isyan dalgası Hükümetin gözünü korkuttu. Grevi ve protestoları engellemeye çalışan polis 500'den fazla insana, kadın ya da çocuk demeden saldırdı. 150'den fazla insan işyerlerinde, sokaklarda ve evlerde tutuklandı.


Başaracağız

Türkiye'de de Sosyal Güvenlik Sistemi reform adı altında özelleştirilmeye, halkın sağlık hakkı, emeklilik hakkı ve çalışanların sosyal hakları ellerinden alınmaya çalışılıyor. Bu girişim, kapitalizmin işçi sınıfına dünya genelinde yönelttiği topyekûn saldırının parçasıdır. Bu saldırı ancak işçi sınıfının bulunduğu her alanda yürüyüşler, protesto gösterileri, grevler, direnişler düzenlemesi ile durdurulabilir. Almanya'da, Fransa'da, Yunanistan'da, Mısır'da ve ülkemizde işçi sınıfı sokaklarda. Yaptığı eylemlerle gücünün farkına varıyor. Kendine güveni artıyor. Yaralarını adım adım sardığını, birliğini yeniden örmeye başladığını, dünyayı yerinden oynatacak gücünü toplamaya başladığını sermaye sınıfına ve devlete gösteriyor. Haydi bu mücadeleyi yükseltelim. Sağlığımız için, sosyal güvenliğimiz için, geleceğimiz için sokaklara daha kararlı, daha kitlesel inelim.




 
Yazarın Diğer Yazıları
 Kıdem Tazminatı
 İşçi Sınıfı… Yeniden