Sosyalist Dergi: 12 |  Osman Koçak |
İŞÇİ SINIFI PARTİSİ İLE DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLENMELERİNİN İLİŞKİLENME İLKE VE YÖNTEMLERİ ÜZERİNE

     Bu yazı, amacı, burjuvazinin bugün toplumda var olan sınıfsal egemenliğini ortadan kaldırarak, ve işçi sınıfının, toplumun ezici çoğunluğunun iktidarını gerçekleştirerek sömürüyü nihai olarak ortadan kaldırmak olan işçi sınıfı partisinin demokratik kitle örgütleri ile ilişkilenme ilke ve yöntemleri üzerine kaleme alınmıştır.



     DKÖ’lerin Niteliği, NGO’lar ve Emperyalist Merkezlerin Çarpıtması
     Kapitalist sistem içinde işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların, gençlerin, burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki katmanların; toplumun işçi sınıfı ve burjuvazi dışındaki dinamiklerinin, kategorilerinin sömürüyü sınırlandırma amaçlı ekonomik, sosyal, demokratik, kültürel alan örgütlenmeleri tümüyle demokratik kitle örgütlenmeleri kavramı ile ifadelendirilir.
     Demokratik kitle örgütlenmeleri nitelikleri itibari ile farklı başlıklar altında toplanabilir: Burjuva yasallığı ölçülerinde olan örgütlenmeler, burjuva yasallığını aşan örgütlenmeler, sınıfsal çıkar örgütlenmeleri, sosyal, kültürel, sanatsal amaçlı örgütlenmeler, demokratik amaçlı örgütlenmeler, sınıflar arası dinamik ve kategorilerin örgütlenmeleri gibi.
     Uluslar arası emperyalist merkezler ve küresel sermaye demokratik kitle örgütü kavramı yerine sivil toplum kuruluşu (STK), hükümet dışı örgüt (Non governmental organization (NGO) kavramını toplumun bilincine yerleştirerek, NGO'ları emperyalizmin ve küresel sermayenin dünya pazarına egemen olma, dünyayı ekonomik, sosyal, kültürel, politik yönlerden kuşatma amacının araçları olarak kullanma doğrultusunda önemli yol almışlardır.
     Buradaki bilinç çarpıtması DKÖlerin sınıfsal niteliklerini bilinçten düşürerek, burjuvazi-sermaye karşıtlığını silikleştirerek; yönetim, devlet karşıtlığını öne çıkararak ve NGO'ları küresel sermaye, emperyalist merkezler destekli fonlarla besleyerek dünyanın çeşitli ülkelerindeki emperyalist sömürü ve baskılara karşı oluşan bağlaşıklıkları dağıtmak için kullanılmasını sağlamaktadır. 1973 Şili, 2002 Venezuela örneklerinde olduğu gibi.

     Dar Görüşlü Akımların Olumsuz Etkileri
     Emperyalizmin ve küresel sermayenin bu etkinliği elde etmesinde kendi çabaları yanında karşıtından olanak hazırlayan temel etken ise çeşitli sol, sosyalist politik akımların DKÖ'ler içinde politik rekabete ve çatışmalara girerek DKÖ'lere, taşıyamayacakları, bilimsel olarak üstlenemeyecekleri işlevler yüklemeye çalışmaları olmuştur. DKÖ'leri politik akımların rekabet ve çatışma alanı olarak kullanmaktan, yönetimlerine hakim olarak politik örgüt, akım ve yapıların bir aracı olarak kullanmaya, hatta politik hedefler taşıyan politik örgütler haline getirmeyi hedefleyen anarko-sosyalist anlayışlara kadar birçok sapma ile karşılaşılmıştır.
     DKÖ'lerin bu etkilenmelerle demokratik (kapitalist düzen içi sömürüyü ve baskıyı sınırlandırma mücadelesi anlamında) ve kitlesellik özellikleri zarar görmüştür.
     DKÖ'lerin niteliklerinin aşınması, işçi sınıfının politik mücadelesinin de zarar görmesine, zayıflamasına yol açmıştır.
     DKÖ'lere, özelde sendikalara yönelik bu uygulamalar, özellikle Türkiye'de 'parti gibi DKÖ-sendika-dernek'; 'DKÖ-dernek-sendika gibi parti' anlayışları ile birlikte yürümüştür. ÖDP örneğinde olduğu gibi. Sınıfsal iktidar mücadelesi ile, kapitalist düzen içi sömürüyü, baskıyı sınırlandırma mücadelesi amaçlar ve araçlar bakımından birbiriyle karıştırılarak bulanıklaştırılmıştır.
     Politik akımların DKÖ'ler içi iktidar mücadeleleri, DKÖ'lerin önüne konulan yanlış program ve hedefler, yönetimlere hakım akımlarla aynı görüşü paylaşmayan kitlenin örgüt dışına düşmesine ya da örgüt içinde suskunlaşmasına, karar ve pratik süreçlerine katılmamasına yol açmıştır. Katılımın düşmesi, ortadan kalkması, kitlenin kendi deneyimi ile öğrenmesinin, kendi tercihlerinin sonucunu görmesinin, örgütlü yaşam deneyiminin gelişmesinin, nihai olarak da politik gelişimin önünü kesmiştir. Hedefler ve programlar politik merkezlerce DKÖ'lerin önüne konmuştur. Katılımcı bir anlayışla DKÖ'lerin içinde oluşmamıştır.
     Sonuç olarak ne politik anlamda ne de sömürü ve baskıyı sınırlandırma anlamında bir kazanım sağlanamamış, önceki kazanımlar korunamamış; DKÖ'lerin ve politik akımların kitle bağları sınırlanmıştır.
     Politik hareket-DKÖ ilişkilenmelerindeki sapmalar ister sağdan ister soldan gelsin, aynı yerde birleşmiştir: Ölü toprağında. Bu sapmaların sınıfsal temelleri bilimsel olarak incelenebilir. Bu, ayrı bir inceleme konusudur. Ancak gerçek şudur ki, politik hareket, yapı, akım, parti ve kadrolar çıkarlarını savundukları yığınlarla bağ kuramamışlardır. Yığınlar için, yığınlara rağmen yiğitçe de olsa yapılmak istenenler, hiçbir şey yapmamakla sonuçlanmıştır.

     Formül Basit
     Oysa formül son derece basittir: Kitlenin bir adım önünde olmak. Yenilgiler ve yılgınlık kadroları bugün o noktaya getirmiştir ki, artık politik önermeler yığınlardan beklenmektedir. Yığınlar ise politik önerme, kararlılık ve güvenilebilir politik odak talep etmektedirler.
     İşçi, emekçi, sömürülen, ezilen yığınların neresindeyiz? En gerisinde mi? Yoksa aldık başımızı gidiyor muyuz? Arkamıza bir dönüp baktığımızda ne görüyoruz? Kim bizimle geliyor?
     İster burjuva yasallığı içinde olsun, isterse onu aşsın, tüm demokratik kitle örgütlenmelerinde işçi sınıfı partisi için kitle bağları kurmakta yüz elli yıllık deneyimin, doğruların ve yanlışların getirdiği birikimin ortaya koyduğu ilkeler ve yöntemler vardır. İnsan deneyimi ile öğrenir. İşçi, emekçi, ezilen, sömürülen kitleler de deneyimleri ile öğrenir. Yeni bir toplum düzeni kurma yoluna düşenler, kitlelerin deneyimini bekleyecek kadar sabırlı ve onlara güvenli, ama onlara doğru önermeleri iletecek, yanlışlarından korkmayacak kadar özgüvenli, cesur olmak durumundadırlar.

     İşçi Sınıfı Partisinin Tavrı
     İşçi sınıfı partisinin DKÖ'ler ile ilişkilenme ilkesi son derece basittir: İşçi sınıfı partisinin DKÖ'ler içindeki üyeleri o kitlenin nabzını tutarlar, o örgütün hangi politik eğilimde olurlarsa olsunlar tüm üyelerine sömürü ve baskıyı sınırlandırma mücadelesini içeren hedefler, araçlar ve program önerirler. Bu öneriyi mensubu bulundukları parti adına değil, kendi adlarına yaparlar ve tartışmaya açarlar. Önerilerini oluştururken siyasi, ideolojik eğilimleri doğrultusunda düşünecekleri açıktır. DKÖ içi tartışmada önerileni kapsayan, kısmen kapsayan, kısmen aşan, kısmen çelişen ya da tamamen reddeden bir sonuç çıkabilir. İşçi sınıfı partisi mensupları görüşlerini, önerilerini gerekçelendirecek, savunacaklardır. Bundan ötesi o kitlenin seçimine kalacaktır. Kitle deneyimi ile öğrenecektir. DKÖ'nün kararı önerilerine karşıt da olsa, parti üyelerini de bağlayacaktır. Ta ki bir sonraki karara kadar. Bu kitlenin bir adım önünde olmaktır.
     Kuşkusuz parti üyeleri DKÖ içindeki çalışmalarında en geniş kitleyi kendi ideolojileri ile uyumlu ortak bir noktada, amaçta, programda birleştirmeyi gözeteceklerdir.
     DKÖ'de parti üyelerinin partiye ve partideki o DKÖ'ye ilişkin birime karşı sorumlulukları, DKÖ içinde parti program, tüzük ve kararları ile uyumlu çalışmak, uyumlu önerilerde bulunmak, son tahlilde DKÖ'de çıkan karara uymaktır. Yönetimlerde etkin olunsa bile…

     DKÖ’ler Açısından
     DKÖ'ler açısından politik örgüt, akım ve yapılarla ilişkiler bağımsızlık temeline oturmalıdır. DKÖ amaç, araç ve programlarının politik örgüt, akım, yapı, parti program ve kararları ile çakıştığı olacaktır. Bu, hiçbir şekilde etkinliğinde, yönetiminde olunduğu, yan örgüt olunduğu biçiminde yorumlanmayacaktır.
     İşçi sınıfı partisi doğrularını ve yanlışlarını kitle içinde görecektir. DKÖ'ler kitle ilişkilerinin örgütsel bir formudur.
     Kitle ilişkilerini bu demokratik forma oturtan, bu sabrı ve cesareti gösteren politik örgüt, parti, işçi sınıfının politik örgütü olma yolunda adım atabilecektir.
 
Yazarın Diğer Yazıları
 İnsan Hakları İçin Bir Çağrı
 İŞÇİ SINIFI PARTİSİ İLE DEMOKRATİK KİTLE ÖRGÜTLENMELERİNİN İLİŞKİLENME İLKE VE YÖNTEMLERİ ÜZERİNE