Bu yazı, amacı, burjuvazinin bugün toplumda
var olan sınıfsal egemenliğini ortadan kaldırarak, ve işçi sınıfının, toplumun
ezici çoğunluğunun iktidarını gerçekleştirerek sömürüyü nihai olarak ortadan
kaldırmak olan işçi sınıfı partisinin demokratik kitle örgütleri ile ilişkilenme
ilke ve yöntemleri üzerine kaleme alınmıştır.
DKÖ’lerin Niteliği, NGO’lar ve Emperyalist Merkezlerin Çarpıtması
Kapitalist sistem içinde işçi sınıfının, emekçilerin, kadınların, gençlerin,
burjuvazi ile işçi sınıfı arasındaki katmanların; toplumun işçi sınıfı ve
burjuvazi dışındaki dinamiklerinin, kategorilerinin sömürüyü sınırlandırma
amaçlı ekonomik, sosyal, demokratik, kültürel alan örgütlenmeleri tümüyle
demokratik kitle örgütlenmeleri kavramı ile ifadelendirilir.
Demokratik kitle örgütlenmeleri nitelikleri itibari ile farklı başlıklar
altında toplanabilir: Burjuva yasallığı ölçülerinde olan örgütlenmeler, burjuva
yasallığını aşan örgütlenmeler, sınıfsal çıkar örgütlenmeleri, sosyal, kültürel,
sanatsal amaçlı örgütlenmeler, demokratik amaçlı örgütlenmeler, sınıflar arası
dinamik ve kategorilerin örgütlenmeleri gibi.
Uluslar arası emperyalist merkezler ve küresel sermaye demokratik kitle
örgütü kavramı yerine sivil toplum kuruluşu (STK), hükümet dışı örgüt (Non
governmental organization (NGO) kavramını toplumun bilincine yerleştirerek,
NGO'ları emperyalizmin ve küresel sermayenin dünya pazarına egemen olma, dünyayı
ekonomik, sosyal, kültürel, politik yönlerden kuşatma amacının araçları olarak
kullanma doğrultusunda önemli yol almışlardır.
Buradaki bilinç çarpıtması DKÖlerin sınıfsal niteliklerini bilinçten
düşürerek, burjuvazi-sermaye karşıtlığını silikleştirerek; yönetim, devlet
karşıtlığını öne çıkararak ve NGO'ları küresel sermaye, emperyalist merkezler
destekli fonlarla besleyerek dünyanın çeşitli ülkelerindeki emperyalist sömürü
ve baskılara karşı oluşan bağlaşıklıkları dağıtmak için kullanılmasını
sağlamaktadır. 1973 Şili, 2002 Venezuela örneklerinde olduğu gibi.
Dar Görüşlü Akımların Olumsuz Etkileri
Emperyalizmin ve küresel sermayenin bu etkinliği elde etmesinde kendi
çabaları yanında karşıtından olanak hazırlayan temel etken ise çeşitli sol,
sosyalist politik akımların DKÖ'ler içinde politik rekabete ve çatışmalara
girerek DKÖ'lere, taşıyamayacakları, bilimsel olarak üstlenemeyecekleri işlevler
yüklemeye çalışmaları olmuştur. DKÖ'leri politik akımların rekabet ve çatışma
alanı olarak kullanmaktan, yönetimlerine hakim olarak politik örgüt, akım ve
yapıların bir aracı olarak kullanmaya, hatta politik hedefler taşıyan politik
örgütler haline getirmeyi hedefleyen anarko-sosyalist anlayışlara kadar birçok
sapma ile karşılaşılmıştır.
DKÖ'lerin bu etkilenmelerle demokratik (kapitalist düzen içi sömürüyü ve
baskıyı sınırlandırma mücadelesi anlamında) ve kitlesellik özellikleri zarar
görmüştür.
DKÖ'lerin niteliklerinin aşınması, işçi sınıfının politik mücadelesinin de
zarar görmesine, zayıflamasına yol açmıştır.
DKÖ'lere, özelde sendikalara yönelik bu uygulamalar, özellikle Türkiye'de
'parti gibi DKÖ-sendika-dernek'; 'DKÖ-dernek-sendika gibi parti' anlayışları ile
birlikte yürümüştür. ÖDP örneğinde olduğu gibi. Sınıfsal iktidar mücadelesi ile,
kapitalist düzen içi sömürüyü, baskıyı sınırlandırma mücadelesi amaçlar ve
araçlar bakımından birbiriyle karıştırılarak bulanıklaştırılmıştır.
Politik akımların DKÖ'ler içi iktidar mücadeleleri, DKÖ'lerin önüne konulan
yanlış program ve hedefler, yönetimlere hakım akımlarla aynı görüşü paylaşmayan
kitlenin örgüt dışına düşmesine ya da örgüt içinde suskunlaşmasına, karar ve
pratik süreçlerine katılmamasına yol açmıştır. Katılımın düşmesi, ortadan
kalkması, kitlenin kendi deneyimi ile öğrenmesinin, kendi tercihlerinin sonucunu
görmesinin, örgütlü yaşam deneyiminin gelişmesinin, nihai olarak da politik
gelişimin önünü kesmiştir. Hedefler ve programlar politik merkezlerce DKÖ'lerin
önüne konmuştur. Katılımcı bir anlayışla DKÖ'lerin içinde oluşmamıştır.
Sonuç olarak ne politik anlamda ne de sömürü ve baskıyı sınırlandırma
anlamında bir kazanım sağlanamamış, önceki kazanımlar korunamamış; DKÖ'lerin ve
politik akımların kitle bağları sınırlanmıştır.
Politik hareket-DKÖ ilişkilenmelerindeki sapmalar ister sağdan ister soldan
gelsin, aynı yerde birleşmiştir: Ölü toprağında. Bu sapmaların sınıfsal
temelleri bilimsel olarak incelenebilir. Bu, ayrı bir inceleme konusudur. Ancak
gerçek şudur ki, politik hareket, yapı, akım, parti ve kadrolar çıkarlarını
savundukları yığınlarla bağ kuramamışlardır. Yığınlar için, yığınlara rağmen
yiğitçe de olsa yapılmak istenenler, hiçbir şey yapmamakla sonuçlanmıştır.
Formül Basit
Oysa formül son derece basittir: Kitlenin bir adım önünde olmak. Yenilgiler
ve yılgınlık kadroları bugün o noktaya getirmiştir ki, artık politik önermeler
yığınlardan beklenmektedir. Yığınlar ise politik önerme, kararlılık ve
güvenilebilir politik odak talep etmektedirler.
İşçi, emekçi, sömürülen, ezilen yığınların neresindeyiz? En gerisinde mi?
Yoksa aldık başımızı gidiyor muyuz? Arkamıza bir dönüp baktığımızda ne
görüyoruz? Kim bizimle geliyor?
İster burjuva yasallığı içinde olsun, isterse onu aşsın, tüm demokratik kitle
örgütlenmelerinde işçi sınıfı partisi için kitle bağları kurmakta yüz elli
yıllık deneyimin, doğruların ve yanlışların getirdiği birikimin ortaya koyduğu
ilkeler ve yöntemler vardır. İnsan deneyimi ile öğrenir. İşçi, emekçi, ezilen,
sömürülen kitleler de deneyimleri ile öğrenir. Yeni bir toplum düzeni kurma
yoluna düşenler, kitlelerin deneyimini bekleyecek kadar sabırlı ve onlara
güvenli, ama onlara doğru önermeleri iletecek, yanlışlarından korkmayacak kadar
özgüvenli, cesur olmak durumundadırlar.
İşçi Sınıfı Partisinin Tavrı
İşçi sınıfı partisinin DKÖ'ler ile ilişkilenme ilkesi son derece basittir:
İşçi sınıfı partisinin DKÖ'ler içindeki üyeleri o kitlenin nabzını tutarlar, o
örgütün hangi politik eğilimde olurlarsa olsunlar tüm üyelerine sömürü ve
baskıyı sınırlandırma mücadelesini içeren hedefler, araçlar ve program
önerirler. Bu öneriyi mensubu bulundukları parti adına değil, kendi adlarına
yaparlar ve tartışmaya açarlar. Önerilerini oluştururken siyasi, ideolojik
eğilimleri doğrultusunda düşünecekleri açıktır. DKÖ içi tartışmada önerileni
kapsayan, kısmen kapsayan, kısmen aşan, kısmen çelişen ya da tamamen reddeden
bir sonuç çıkabilir. İşçi sınıfı partisi mensupları görüşlerini, önerilerini
gerekçelendirecek, savunacaklardır. Bundan ötesi o kitlenin seçimine kalacaktır.
Kitle deneyimi ile öğrenecektir. DKÖ'nün kararı önerilerine karşıt da olsa,
parti üyelerini de bağlayacaktır. Ta ki bir sonraki karara kadar. Bu kitlenin
bir adım önünde olmaktır.
Kuşkusuz parti üyeleri DKÖ içindeki çalışmalarında en geniş kitleyi kendi
ideolojileri ile uyumlu ortak bir noktada, amaçta, programda birleştirmeyi
gözeteceklerdir.
DKÖ'de parti üyelerinin partiye ve partideki o DKÖ'ye ilişkin birime karşı
sorumlulukları, DKÖ içinde parti program, tüzük ve kararları ile uyumlu
çalışmak, uyumlu önerilerde bulunmak, son tahlilde DKÖ'de çıkan karara uymaktır.
Yönetimlerde etkin olunsa bile…
DKÖ’ler Açısından
DKÖ'ler açısından politik örgüt, akım ve yapılarla ilişkiler bağımsızlık
temeline oturmalıdır. DKÖ amaç, araç ve programlarının politik örgüt, akım,
yapı, parti program ve kararları ile çakıştığı olacaktır. Bu, hiçbir şekilde
etkinliğinde, yönetiminde olunduğu, yan örgüt olunduğu biçiminde
yorumlanmayacaktır.
İşçi sınıfı partisi doğrularını ve yanlışlarını kitle içinde görecektir.
DKÖ'ler kitle ilişkilerinin örgütsel bir formudur.
Kitle ilişkilerini bu
demokratik forma oturtan, bu sabrı ve cesareti gösteren politik örgüt, parti,
işçi sınıfının politik örgütü olma yolunda adım atabilecektir.