Sosyalist Dergi: 16 |  Muhsin Salihoğlu |
Seçim Değerlendirmesi

     28 Mart 2004 günü Türkiye çapında yapılan yerel yönetim seçimlerinden Adalet ve Kalkınma Partisi AKP, büyük farkla birinci parti olarak çıktı. AKP (il genel meclisi sonuçlarını esas aldığımızda) kullanılan oyların yüzde 41.672'sini toplayarak 3 Kasım 2002 genel seçimlerinde elde ettiği yüzde 34 oranındaki oyunu yaklaşık 8 puan arttırmış oldu.


     17 aylık iktidarı boyunca AKP, içeride özelleştirme talanına hız verdi ve kamu işletmelerini yok pahasına yerli ve yabancı sermaye çevrelerine peşkeş çekti. İş Kanununu kapitalist sınıfların istekleri doğrultusunda esnekleştirdi ve kazanılmış hakları gasp etti. İMF programını uygulamaya devam etti ve kendisinden önceki iktidarların rantiyecilik politikalarını sürdürdü. Avrupa'yla Gümrük Birliği politikalarını sorgulamaya bile yanaşmadı, tarımda ve sanayide küçük ve orta işletmelerin iflasını hızlandırdı. Sağlık, eğitim ve sosyal güvenlik sistemlerini bütünüyle kapitalist piyasa mantığına bağlama girişimlerini art arda sürdürdü. Sendika düşmanlığını tırmandırdı. Bankalarına, işletmelerine ve medya organlarına el koyarak çökertmeye çalıştığı Uzanlar grubu dışındaki bütün büyük sermaye ve medya çevreleriyle sarmaş dolaş oldu.
     Kapitalizm yanlısı sağcı iç politikasını dışarıda savaş ve işgal politikalarına destek vererek tamamladı. Amerika'nın komşumuz Irak'a yönelik sömürgeci saldırısına destek verdi. Türkiye'de barışsever güçlerin özverili mücadelesiyle engellenen savaş tezkeresini tekrar çıkartmak için her çabayı gösterdi, kendi içindeki barışçı sesleri susturdu ve görevden aldı. İşgalden sonra Iraklı yurtseverlerin direnişini bastırmakta zorlanan Amerikan kuvvetlerine asker vermeyi taahhüt etti ve gerekli tezkereyi çıkarttı. İç ve dış koşulların izin vermemesiyle savaşa ve işgale bir türlü fiilen ve doğrudan doğruya katılamadı ama açıkça Amerikancı bir savaş ve işgal iktidarı olarak davrandı.
     Durum açıktır, AKP açıkça kapitalizm, savaş ve zengin sınıflar yanlısı siyasal ve ekonomik icraat göstermiş, buna karşılık, bu icraatla aslında temel menfaatlerini ayaklar altına aldığı seçmenlerin büyük bölümüne kendini onlara iş, aş ve adalet sağlayabilecek bir umut olarak pazarlayabilmiştir. Seçmenlerin zihniyet dünyasında bu tabloyu kökten değiştirecek bir değişikliği gerçekleştirme ve önceki kapitalist hükümetler gibi AKP'nin de ipliğini pazara çıkarma görevi boylu boyunca önümüzde duruyor.
     Millet Meclisinde ikinci büyük parti olarak yer alan Cumhuriyet Halk Partisi, oyların yüzde 18.264'ünü topladı. AKP'nin savaşa ve işgale katılma politikalarına karşı muhalefet eden, ancak emekçi düşmanı İMF politikalarına karşı sesini çıkarmayan "majestelerinin muhalefeti", yoksul kesimlerden değil, daha çok iyi eğitimli, hali vakti yerinde orta tabakalardan oy aldı. Genel seçimdeki oyunu az bir kayıpla korudu.
     Genel seçimde yüzde 8.3 oy alarak yüzde 10'luk seçim barajını aşamayan ve Meclis dışında kalan Milliyetçi Hareket Partisi, oylarını bir ölçüde arttırdı ve yüzde 10.429 oranında oy topladı. Genel seçimde yüzde 9.5 oy toplayarak barajı geçemeyen Doğru Yol Partisi, Susurlukçu Mehmet Ağar'ın başkanlığında girdiği bu ilk seçimde küçücük bir kıpırdanmayla yüzde 9.974 oranında oy aldı. Faşist ve şovenist politikaları temsil eden iki aşırı sağcı partinin yüzde 20'ye ulaşan oyları, iç ve dış büyük sermaye çevrelerinin yedekte tuttukları bir güç niteliğini taşıyor. Bu gücün, emperyalizm ve işbirlikçileri tarafından halk düşmanı her girişimde kullanılacağı ve ilk elde AKP'yi bugünkü rotasında tutmalarını kolaylaştıracak bir koz olarak değerlendirileceği açıktır. AKP'nin içinden çıktığı İslamcı hareketin sürdürücüsü Saadet Partisi'nin oylarını arttırarak yüzde 4.020'ye çıkması, İslami kesimlerde AKP'nin izlediği Amerikancı ve İMF'ci politikalara karşı tepkinin bir ifadesi olarak görülebilir.
     3 Kasım 2002 seçimlerinde Kürt ulusal hareketiyle legal sosyalist ve demokratik partileri bir araya getiren Emek, Barış ve Demokrasi Blokunu, bir yandan ÖDP'nin, öte yandan Murat Karayalçın'ın başkanlığındaki Sosyal Demokrat Halk Partisi'nin katılımıyla genişleten Demokratik Güçbirliği seçime SHP listesinden girdi ve yüzde 5.155 oy topladı. Demokratik Güçbirliği, DEHAP listesiyle seçime katılan Blokun 2002'deki yüzde 6.22'lik oy oranına ulaşamadı. Devletin bütün baskılarına, özellikle Kürt illerinde bütün ağırlığını AKP'den yana koymasına rağmen kazanılan bu oylar küçümsenmemeli; ancak, sonucun başarısız olduğu kabul edilmelidir.
     Bu başarısız sonuçta, Kürt ulusal hareketi içerisinde meydana gelen bölünmeler; sosyalist ve demokratik partilerin kadrolarında ve kitlelerinde Murat Karayalçın'ın temsil ettiği politikalara genel güvensizliği dikkate almadan seçime SHP listesinde katılma kararı alınması; DEHAP'ın aldığı bu karara EMEP, SDP ve ÖDP'nin tabanlarının onay ve desteğini alma gereğini duymadan uyması; bu dayatmacılığın kadrolarda ve kitlelerde yaratacağı tepkilerin önemsenmemesi ile ilkeleri ve hedefleri belli net bir programın olmayışı önemli rol oynadı. Herkesin bu başarısızlıktan alması gereken dersler var.
     Daha önce Bloku destekledikleri halde dayatmacılığa tepki gösteren sosyalist çevrelerin bağımsız platform ve adaylarla aldıkları oyların sembolik değeri azımsanmamalıdır. Sınıf tavrına bağlı kalınmadan yapılan "açılım"ların, niteliği önemsemeyen nicelikçi yaklaşımların aslında geriletici olduğu kavranmalıdır.
     Seçimlere Kemalist programla katılan şovenist İşçi Partisi yüzde 0.248 oy aldı. Seçimlere TKP adıyla katılan SİP'in oyu ise yüzde 0.265 oldu.
     Ülkemizde ve dünyada temel konuların seçimle değil, sınıf mücadelesiyle belirlendiğini, seçim sonuçlarının propaganda ve örgütlenme çalışmalarımızın ulaştığı düzeyin bir göstergesinden başka bir şey olmadığı bilinciyle, emperyalizme ve kapitalizme karşı mücadeleyi yoğunlaştırmaya devam edeceğiz.
 
Yazarın Diğer Yazıları
 MHP PROGRAMI ÜZERİNE
 CUMHURİYET'İN 75. YILINDA
 MERKEZİN İNTİHARI