Sosyalist Dergi: 9 |  ÜRÜN |
AMERİKA'NIN SUÇ DOSYASI

     Amerikan dış politikasının son elli yılda dünya halklarına yaptıklarını şöyle kısaca bir hatırlamak bile, karşımızda nasıl bir terörist devlet olduğunu göstermeye yeter. Üstelik Türkiye'de yaşayan bizler açısından bu dış politika ülkemizin hayatını, kendi kaderimizi ve yalnızca bir dönemi değil birbiri ardı sıra Türkiye'de yetişen kuşakları etkileyen bir öneme sahiptir. Çünkü, ABD, Ortadoğu politikaları çerçevesinde, ısrarla halktan, emekten yana, sosyalist, demokratik iktidarları yok etmeyi, bunların yerine ırkçı, şeriatçı, baskıcı, otoriter yönetimlerin kurulmasını tercih etmiştir.


      50 yıldan beri Suudi Arabistan şeriatçı rejiminin silahlandırılması, İran'da Şah dönemindeki gizli polisin eğitilmesi, Türkiye'nin silahlandırılması ve sivil/askeri uzmanların eğitilmesi gibi sayılabilecek onlarca SUÇ sayılabilir ABD açısından. Üstelik, sadece kendisinin doğrudan müdahale ederek veya bizzat uygulayarak yaptıkları dışında, örtülü şekilde, bazen İsrail gibi terörist devletleri her açıdan destekleyerek de pek çok SUÇ'a ortak olmuştur.
     Elbette, halklar ve dünya işçi sınıfı, bu nefreti kollektif hafızasında muhafaza etmektedir. Bu nefretin hangi şekillerde açığa çıkabileceği de ne yazık ki yalnızca komünistlerin belirleyebileceği bir olgu değildir. Bu nefret, bazen halklar, dinler veya etnik yapılar arasındaki düşmanlıktan beslenen anti-komünist gruplar tarafından kullanılmaktadır. Komünistlerin yapması gereken, sonuç olarak emperyalist kapitalizmin ihtiyaçları doğrultusunda ve emperyalist kapitalizmin ömrünün uzaması için uygulanan bu türden terör yöntemlerine verilecek cevabın, masum, sıradan halka değil de, bataklığı kurutmak için doğrudan kapitalizmin kendisine yöneltilmesini sağlamak olmalıdır.
     Bu yolda atılacak adımlar ise, kimilerine sıradan ve yaratıcılıktan yoksun gelse dahi bilinmektedir: Örgütlülüğü güçlendirmek, sınıf ve kitle sendikacılığını geliştirmek, toplumun tüm kesimleriyle kopmaz bağlar kurmak ve hepsinden önemlisi hangi mücadele içinde olunursa olunsun, öncelikle inatçı ve istikrarlı olunacak. Çözümün basit formülü budur işte.
     Şimdi, eğer, bugün bir marifetmişçesine savaş çığırtkanlığı yapanlara karşı kullanmak gerekirse diye, AMERİKA BİRLEŞİK DEVLETLERİ ile bu ülkeyi kayıtsız şartsız destekleyen EMPERYALİST DEVLETLERİN İkinci Dünya Savaşı'ndan bu yana, Arabıyla, Kürdüyle, Türküyle, Acemiyle, Afganlısıyla, Hintlisiyle tüm DOĞU ve ORTADOĞU HALKLARINA çektirdikleri ACILARIN ve işledikleri SUÇLARIN kısa bir listesi. [Aşağıdaki kronolojik bilgileri ZNet editörlerinden Michael Albert'in Stephen R. Shalom ile hazırladığı bir derlemeden aldık]


     1949CİA, Suriye'nin seçilmiş hükümetini deviren askeri darbeyi destekledi.


     1953 CİA, İran'da demokratik yollarla seçilmiş Musaddık yönetiminin devrilmesine yardımcı oldu. Musaddık, İngiliz petrol şirketlerinin elindeki tesisleri kamulaştırmıştı. Musaddık devrildikten sonra, İran'da 25 yıl süren ve İran halkının binlerce insanının ölümüne neden olan Şah Muhammed Rıza Pehlevi diktatörlüğüne yol açılmış oldu.


     1956Mısır sosyalist ülkelerden de silah almaya başlayınca, ABD, Asvan barajı için Mısır'a taahhüt ettiği mali yardımı kesti.


     1956İsrail, İngiltere ve Fransa Mısır'ı işgal etti. ABD işgali desteklemedi, ama NATO üyesi ülkelerin işgale katılması, bölgedeki Amerikan düşmanlığını körükledi.


     1958Amerikan birlikleri, 'istikrarı' korumak amacıyla Lübnan'a girdi.


     1960'lar: ABD, Iraklı lider Abdül Kerim Kasımlo'ya karşı başarısız bir suikast girişiminde bulundu.


     1963Amerika, Irak Baas partisine öldürülecek komünistlerin listesini verdi. 70'li yıllarda Saddam Hüseyin'in başkan olacağı Baas partisi, listede yer alan komünistlerin tümünü katletti.


     1967 ABD, Birleşmiş Milletler 244 nolu Güvenlik Konseyi kararının uygulanmasına yönelik bütün çabaları bloke etti. 244 nolu karar, 1967 Arap-İsrail savaşından sonra İsrail'in işgal ettiği topraklardan geri çekilmesine yönelikti.


     1970Ürdün ve FKÖ arasında iç savaş. Suriye'nin FKÖ'yü desteklemesi durumunda, İsrail ve ABD Ürdün'e destek olmak üzere müdahale etmeye hazırlanıyordu.


     1972ABD, Enver Sedat'ın İsrail ile Mısır arasında bir barış anlaşması imzalanması yönündeki gayretlerini engelledi.


     1973ABD'nin İsrail'e verdiği askeri yardım, Suriye ve Mısır'la yapılan savaşın kaderini değiştirdi.


     1973-75ABD, Irak'taki Kürt ayaklanmasını önce destekledi. İran, 1975'te Irak'la anlaşmaya varıp sınırları kapatınca, Irak, Kürtlere karşı katliama girişti. Amerika, katliamdan kaçan Kürtleri mülteci olarak kabul etmedi. Kissinger'in çok sonraları yaptığı açıklamaya göre, 'örtülü eylemler misyonerlik faaliyeti ile karıştırılmamalıdır'.


     1978-79İran halkı Şah'a karşı kitlesel gösterilere başladı. ABD, Şah'ı 'kayıtsız, şartsız' desteklediğini beyan etti ve Şah'a kuvvet kullanması tavsiyesinde bulundu. ABD, son dakikaya kadar bir askeri darbe düzenleyip Şah'ın iktidarını kurtarmaya çalıştı, ancak bir işe yaramadı.


     1979-88ABD, Afganistan'da kurulan sosyalist hükümete karşı tepki gösterdi ve daha Sovyetler müdahale etmeden altı ay öncesinden başlayarak şeriatçı Afgan mücahitlerine gizlice yardım göndermeye başladı. 10 yıl içinde, ABD'nin gerici Afgan teröristlerine yaptığı silah ve eğitim yardımlarının parasal tutarı 3 milyar doları aştı.


     [Bu arada, yeri gelmişken ülkemizde bile kimi 'sol' unsurlarca unutturulmaya çalışan gerçekleri tekrar anımsamakta yarar var. Hem Türkiye'deki hem de dünyadaki tüm Troçkist ve Maocu gruplar, Afganistan'daki sosyalist devrime karşı ABD'nin organize ettiği bu karşı devrimci şeriatçıları 'özgürlük savaşçıları' olarak selamlıyorlardı. Sebebi de tahmin edebiliceğiniz gibi çok açık. Birinciler, 'Stalinizmin bügünkü temsilcisi bürokratik kapitalizme veya yozlaşmış işçi devletine karşı' 'demokratik güçlerin' verdiği mücadeleye destek olmaktaydılar. İkinciler ise 'ABD'den daha sinsi bir tehlike olan sosyal-emperyalistlere karşı demokratik güçlerin verdiği halk savaşına' mutlaka arka çıkmalıydılar. Ne Troçkistler ne de Maocular hâlâ herhangi bir düzeyde özeleştiri vermediler. Bilinsin.]


     1980-88İran-Irak savaşı. Irak, İran'ı işgal ettiğinde, ABD, işgali kınayan bütün Güvenlik Konseyi karar ve eylemlerine muhalefet etti. Bu işgal süresince, ABD Irak'ı terörü destekleyen ülkeler listesinden çıkardı ve Amerikan menşeli silahların Irak'a satışına izin verdi. Yine, aynı savaş esnasında, ABD, bu kez İsrail'in İran'a silah satmasına izin verdi. Dikkat edin, sözkonusu ülkelerin biri islamı, diğeri ise museviliği referans olarak alıyor ve asla herhangi bir diyalog geliştirmez gibi görünüyor. 1985 yılına gelindiğinde, ABD İran'a bu kez doğrudan (tabii ki gizlice; kamuoyuna açıklanmadan) silah satmaya başlıyor. Bu silah satışı, daha sonraları siyasi tarihe 'İran-Kontra skandalı' olarak geçecekti. Amerika, İran'a sattığı silahların ve ABD içinde sattırdığı uyuşturucuların parası ile Nikaragua'da sosyalist Sandinista'lara karşı savaşan kontr-gerillaların silah ve eğitim giderlerini finanse etti. Aynı dönemde, ABD Irak'a istihbarat yardımında bulundu. Irak, 1984'te kimyasal silah kullandı. ABD, Irak'la diplomatik ilişki kurdu. 1987 yılında, ABD deniz filosunu Irak'a destek olmak amacıyla Basra Körfezi'ne gönderdi, gemilerden birinden açılan ateş sonucu sivil bir İran uçağı düşürüldü ve 290 kişi öldürüldü.


     1981 ve 86ABD, Libya açıklarında, tek amacı Kaddafi'yi provoke etmek olan askeri manevralar yaptı. 1981 yılında, bir Libya uçağının füzelerinden birini ateşlemesinin ardından derhal misilleme olarak iki Libya uçağı düşürüldü. 1986 yılında, Libya'nın herhangi bir hedefe yönelmeyen füze ateşinin ardından, ABD Libya sahil güvenlik botlarına ve kıyıdaki tesislerine hava saldırısında bulundu ve 72 insanı öldürdü. Berlin'de bir gece kulübünde patlayan bomba iki kişinin ölümüne neden oldu. ABD, bombalama emrini Kaddafi'nin verdiğini iddia etti ve Libya'ya saldırdı. Yoğun hava saldırısı sonucunda yüzlerce sivil insan öldürüldü. Ölenler arasında Kaddafi'nin evlat edindiği çocuklarından biri de vardı.


     1982ABD, İsrail'in Lübnan'ı işgaline yeşil ışık yaktı. İsrail, Lübnan'da 10.000'den fazla insan öldürdü. ABD, İsrail'in Amerikan menşeli silahları savunma amacı dışında kullanması nedeniyle silahların kullanımını engellemeyeceğini bildirdi.


     1983Amerikan müfrezeleri çokuluslu barış gücünün üyelerinden biri olarak Lübnan'a girdi. İç savaşa müdahalelerde bulundu. Sahile yerleştirilen Amerikan barakalarına yapılan bir intihar saldırısından sonra Amerikan birlikleri geri çekildi.


     1984Afganistan'da, ABD'-nin desteklediği şeriatçı teröristler sivil uçaklara ateş açtılar.


     1988Saddam Hüseyin, Halepçe'ye kimyasal bomba saldırısında bulundu ve yüzlerce Iraklı Kürdün ölümüne sebep oldu. ABD, her ne kadar tezat gibi görünse de, bu olaydan sonra Irak'la mevcut ekonomik ilişkilerini arttırıp geliştirmeye karar verdi.


     1990-91ABD'nin dolaylı olarak ses çıkarmayacağını ima etmesi üzerine, Irak, Kuveyt'i işgal etti. Ancak, Kuveyt'in işgali üzerine derhal Irak'la ilişkileri kopardı ve uluslararası bir koalisyon oluşturma çabasına girişti. İşgal devam ederken, Irak'ın sorunun diplomatik yollardan çözümü için yaptığı bütün hamleler reddedildi. Örneğin Irak, Kuveyt ile Filistin sorununu bir arada ele almak için öneriler getirdi ama tümü de ABD tarafından geri püskürtüldü. Tabii ki bu yıllar sosyalist sistemin henüz yeni yıkıldığı ve dünya komünistleri arasında bir kısım kendini bilmez tarafından militarizmsiz emperyalizm olur mu olmaz mı tartışmalarının da yapıldığı yıllardı. Ve, zaten iğreti yapışmış yaldızlar çok çabuk sıyrıldı. Irak'a karşı aslolarak ABD'nin öncülüğünde uluslararası koalisyonun katıldığı bir savaş başlatıldı. Bütün sivil altyapı hedefe kondu. Irak bir yandan yok edilmeye çalışılırken, diğer yandan güneydeki Şiilerin ve kuzeydeki Kürtlerin ayaklanmasına ABD tarafından 'istikrarı bozar' gerekçesiyle karşı çıkıldı. Kürtlerin ele geçirilen Irak silahlarına el koymasına da karşı çıktı; ama aynı zamanda Irak'ın Kürtlere ve Şiilere karşı helikopter uçuşları yapması da engellenmedi.


     1991Irak'a karşı ekonomik yaptırımlar uygulanmaya başlandı. Yaptırımları delmeye yönelik her hareket ABD ile İngiltere tarafından engellendi. İlaç ambargosunu da içeren bu yaptırımlar sonucunda onbinlerce insan öldü. BM Güvenlik Konseyi, Saddam Hüseyin'in kitle imha silahları geliştirme programlarına son vermesi şartıyla yaptırımların kalkabileceğini söylemesine rağmen, ABD, yaptırımların Saddam Hüseyin iktidarda kaldığı müddetçe devam edeceğinin herkes tarafından bilinmesi gerektiğini emretti.


     1993ABD, Irak'a füze saldırısı başlattı. Gerekçesi meşru müdafaa. Niye mi meşru müdafaa? Çünkü, CİA'nın iddiasına göre, Irak gizli servisi, füze saldırısından hem de iki ay önce, şimdiki başkanın babası George Bush'a suikast girişiminde bulunmuş. Kim bulunmuş, nerede, ne zaman, nasıl soruları her zamanki gibi havada kalmaya mahkumdu elbette.


     1998ABD ile İngiltere, Irak'ın kimyasal silah ürettiğini iddia ettikleri tesislere saldırı düzenlediler.


     1998Tanzanya ve Kenya'daki Amerikan büyükelçiliklerine saldırının arkasında olduğu gerekçesiyle, misillemede bulunmak amacıyla Sudan'a saldırı düzenledi. Kimyasal ve biyolojik silah üretim fabrikası olduğunu iddia ettikleri 2 tesis bombalandı ve yerle bir edildi. Daha sonra, fabrikalardan birinin oyuncak fabrikası, diğerinin ise, Sudan'ın ilaç ihtiyacının yarısını temin etme kapasitesinde bir ilaç fabrikası olduğu anlaşıldı. Bu terörist saldırısında 300'e yakın insan öldürüldü. Amerika, daha sonra tesislerin kimyasal silah ürettikleri konusunda herhangi bir kanıt olmadığını açıkladı.


     2001ZULÜM BİTMEDİ; EMPERYALİZMİN TERÖRİST SALDIRILARI SÜRÜYOR...


     Verdiğimiz listenin kısa ve eksiklerle dolu olduğunun farkındayız. Üstelik de bu liste, yalnızca Doğu ve Ortadoğu halklarına ilişkin bilgileri içeriyor. Amerika'nın dünyanın her tarafında işlediği insanlık suçlarını saymaya kalksak herhalde ansiklopediler dolusu yazmamız gerekir. Ama, gözü kapitalizmin ışıltısıyla dönmemiş tüm namuslu siyasetçi ve bilim insanının belirttiği gibi, bu suçların sadece biri bile ABD'nin insanlığa karşı suç işlediği gerekçesiyle sanık sandalyesine oturtulmasına ve mahkum edilmesine yeter.


     Büyük insanlığımızın çok uzak olmayan bir gelecekte bu mahkumiyeti gerçekleştireceği umudunu diri tutuyoruz.

 
Yazarın Diğer Yazıları
 Cengiz Çandar'ın Yeni Hedefi
 Yanlış Tarih, Yanlış Politika
 Ordu ve AKP
 Hesap Vakti
 Akıl Tutulması
 Tarih Hızlanıyor
 Merhaba
 Gündemden
 Haydi, Devrimci Dayanışmamızı Göstermeye
 Libya Gündeminden
 1 Mayıs Gündemi
 Seçimden Önce
 12 Haziran 2011 Seçiminde Tutumumuz
 12 Haziran 2011 Seçim Sonuçları
 Seçimden Sonra