Sosyalist Dergi: 8 |  Diğer Yazarlarımız |
NÜANSLARI GÖZETMEDEN SİYASET OLMAZ - Hikmet Muti

“Burjuva toplumunun içinde eylemde bulunan komünistler şu veya bu özel durumda burjuva demokrasisiyle yanyana yürümeden politikaya katılamaz. Asıl sorun, liberal ve monarşist burjuvaziyle onun içinde eriyerek değil, devrimci ve cumhuriyetçi burjuvaziyle, onun içinde erimeden yürümektir.”

V.İ. Lenin-1905 RSDİP 3. Kongre Konuşması

     ÜRÜN dergisi, 1973 yılında yayın hayatına başladığında, sıradan basit bir bakış ve öngörüyle yola çıkmamıştı.
     Günlük yaşamdaki çelişkili gerçeklerle karşılaştığınızda, saçma bir şeyden kaçıyormuşcasına, bu gerçeklere sırt çevirir ya da çelişkinin bir yanını kesinleştirerek o yana şiddetle yüklenirseniz, herşeyi ya kara ya da ak veya herşeyi düzenli ve basit sıralanmış olarak algılarsınız. Böylelikle, ancak düz bir çizgi üzerinde düşünme eğilimi gösterirsiniz. Ya evet ya da hayır, zekanızı aşan herşey mutlak şeytan işidir.

     Oysa, düşünce eğitimi, önceki kuşakların mirasını, bütünlüğü içinde kendine maletmek, sonra da aklın yaratıcı enerjisi ve silahı haline dönüştürmek için eleştirici bir yeniden değerlendirmeye tabi tutmaktır.
     Sosyalist kültür, sahibi belirsiz bir zenginlik değildir. Uygarlığın doğuşundan bu yana insanlık tarafından biriktirilen damıtılmış enerjidir. Tam da burada sorun bu enerjinin, yani toplumsal enerjinin, insan enerjisi haline nasıl dönüştürüleceğidir. “İnsanlar, her yolla anılarını, bilgilerini çoğaltmaya ve dil ustalıklarını kullanmaya çalışıyorlar. Ama, zekalarını, düşünme eğitimlerini geliştirmeyi çok azı akıl ediyor. İnsanlar mantıki olarak akıl yürütmeye uğraşıyorlar, ama önce mantıki olarak düşünmeye çok az özen gösteriyorlar, ya da hiç göstermiyorlar. Çoğunlukla bu ikisini birbirine karıştırıyorlar.” (Antoine de Saint-Exupery)
     Vperyod gazetesinin 14. sayısında Lenin, “Otokrasi, feodalizm ve toprak köleliği düzenine karşı 1. Liberal büyük burjuvazi-anayasalı monarşi için, 2. Radikal küçük burjuvazi-demokratik cumhuriyet için, 3. Proletarya-sosyalist devrim için savaşmaktadır” demektedir.
     Yine Lenin, RSDİP’in 3. kongresinden, “Demokratik devrim bir burjuva devrimidir. Kayıtsız, şartsız, kuşkusuz arkaya bakmadan, tek devrimci sınıfın temsilcileri olan bizler, demokratik devrim ödevlerini bütün halkın önüne olanağı kadar geniş, yürekli ve aktif olarak koymasını bilmeliyiz. Bu görevleri küçümsemek demek, teori alanında marksizmi bir karikatür haline getirmek, onu esnafça değiştirmek demektir. Pratik siyasal bakımdan ise bu, devrimi ardıcıl sürdürmekten yüz çevirmesi kaçınılmaz olan burjuvaziye devrim davasını teslim etmek demektir” diye seslenmektedir.
     Tarih her zaman oldukça dolambaçlı ve çoğunlukla çelişkili bir yol izlemiştir. Toplumun bilimsel olarak yönlendirilmesi açısından, geçmişin özenle analiz edilmesi ve çağdaş toplumsal gelişmenin nesnel mantığı yönünden, günü geçmiş eskimiş olan her şeyin, yeterli biçimde ve eleştirici bir gözle değerlendirilmesi gereklidir.
     “Parti politikası, ancak, hem tüm halkın, hem de çeşitli sınıfların ve toplumsal grupların çıkarlarını tam olarak gözönüne alır ve onları bir tek ortak yolda yönlendirirse, istenen sonuçları verir... Eski formüllerin tekrarlanması ve yeni sorunlar karşısında yeni yaklaşım biçimleri benimseme yeteneksizliği ya da bunun savsaklanması, davaya zarar verir ve Marksçılık-Lenincilik’in revizyonist taklitlerinin yayılmasına yol açan olanaklar yaratır.” (Brejnev, SBKP 24. Kongresi)
     Yaşadığımız günün gerçeklerini, ancak gelecekteki dönüşümlerden sonraki koşullara göre yorumladığımız an, günümüz koşullarının ortaya koyduğu somut ve nesnel görevlerden sapma tehlikesine gireriz. Özlemlerle, gerçeklerin tam anlamıyla mekanik bir uygunluğu, metafizik bir özdeşliği yoktur. Böylesi formüller, toplum dinamiğiyle uyuşmayan ütopyacı formüllerdir. Hayalleri gerçeğe dönüştürme çabası, bulutlarda şatolar kurma sonucunu doğurmamalıdır.
     Düşünme eğitimi, bağımsız, yaratıcı ve özgün bir biçimde düşünme yeteneğidir. İnsan aldığı bilgileri kayıtsızca ve ayrım yapmaksızın ezberleyen bir araç değildir.
     Bilimin ve tekniğin göstereceği ilerleme büyük ölçüde sosyalistlerin faaliyetlerine bağlıdır. Sosyalistler, enerjileriyle, kararlılıkları ve coşkularıyla, toplumu sarsıcı bir güç olarak ortaya çıkmalıdırlar. Sosyalistler, geleceği önceden görebilmeye, toplumun ileriye doğru gelişiminde ortaya çıkan yeni sorunları çözülmeyebilecek yolları ve araçları bulabilmeye olanak sağlayan yeteneğe ve yenilik arama duygusuna sahiptirler. Yenilik duygusuna sahip olan bir insanın günümüzün dinamizminden korkmasına gerek yoktur. Ortaya çıkacak kaçınılmaz zorlukları ve sorunları yenme çabasını ilerletmek için, ideallere bağlılık, ağırbaşlılık, sonuna kadar çalışma ve ülküleri gerçekliğe dönüştürme isteği gerekmektedir.
     Geçmişten bugüne uzanan yol konusunda çarpık ve olumsuz bir görüşe sahip olan bir kişinin, günümüz gerçekliğini doğru olarak değerlendirmesi çok zordur. Gelecek uğrundaki savaşımı gerektiren engeller konusunda, bilimsel bir anlayış bu mücadelenin tarihi konusundaki dikkatli bir inceleme temeli ile kazanılabilir.
     “Türkiye Komünist Partisi, 57 yıllık varlığının 55 yılında illegal çalışma koşulları altında savaşım vermeye zorlanmıştır. Bugün Avrupa’da yasak olan tek komünist parti TKP’dir. Bu nedenle, TKP seçimlere legal olarak katılamamıştır. Bu nedenle, bu seçimlerin burjuva parlamentarizmi ölçülerinde bile demokratik ve serbestçe yapıldığını söyleyemeyiz. Ama, TKP, tüm bu yasaklara karşın, seçim platformuyla ve parti örgütü aracılığıyla seçimlere aktif olarak katılmıştır. Partimizin seçim platformunun özü, burjuva partileri arasında bir ayrım yaparak, seçimlerde, aşırı gericilerle, faşistlerle ve emperyalizmle işbirliği içindeki politikacılardan oluşan, Demirel koalisyonunun yenilgisini hazırlamaktı. TKP, faşist önlenlere karşı olan ve demokratik özgürlükleri savunan ulusal burjuva partisinin kazanmasını yeğlemiştir.” (TKP Genel Sekreteri İ. Bilen, Unsere Zeit, 11 Haziran 1977)
     Ulusal Sorun Üzerine Satırbaşları
     “Emperyalizm çağında ezilen ulusların proletaryası, ezen ulusun proletaryasıyla birleşmeyi savunmalıdır. Ortak çıkarlara öncelik vermek zorundadır....Etnik etkenlerin abartılması, burjuva milliyetçiliğinin özünü oluşturur. Kapitalist ülkelerde sınıfsal çelişkilerin gözardı edilmesi için etnik milliyetçilik kullanılır.” (V.İ. Lenin, Toplu Yapıtlar, C. 20, s. 400).
     “Gerçek anlamda ciddi ve derin politik sorunlarda cepheler uluslara göre değil, sınıflara göre oluşturulur... Ulusal etkenler, değişen, gittikçe ilerleyen, birleşmeyi kolaylaştıran ve toplumun kollektif gücünü arttıran biçimde varlıklarını sürdürmelidirler. Burjuva ideologları emekçi güçlerin etkisini azaltmak için milliyetçiliği abartmaktadırlar. Milliyetçiliğin işlevlerinden en önemlisi, ayrı milliyetlerden işçilerin oluşturduğu sınıf cephesinin parçalanmasıdır.” (V.İ. Lenin, Toplu Yapıtlar, C. 39, s. 741)
     Farklı uluslardan burjuvazinin ortak hareket ettiği bir dünyada, Lenin, “her ulusun kendi içindeki şovenizmle savaşmak zorunda olduğu” tahlili büyük değer taşımaktadır.
     Unutmayalım ki, Lenin, 1890’ların sonuna doğru Rusya’ya savaş açan ve Marksçı olduğunu iddia eden Polonya Sosyalist Partisi’ni amansızca eleştirmiş, bu partinin Rus işçi sınıfıyla ortak savaşımı reddederek, milliyetçiliğin gelişmesine olanak tanıdığını ve enternasyonalizme ihanet ettiğini vurgulamıştır.
 
Yazarın Diğer Yazıları
 Can Çekişen Kapitalizm ve Düzenbaz Maliyeciler - Ozan Gökbakar
 NATO Emperyalizmin Zulüm Aygıtıdır* - James Petras
 Sınıf Mücadelesinden Bir Kesit - Ali Kaplan
 Rusya Sosyal Demokratlarının Görevleri - V. İ. Lenin
 TKP'nin Tarihsel İsim Hakkı - Sadık Varer
 Yolcu - Hasan Hüseyin Korkmazgil
 İktidar İkiliği Üzerine / V. İ. Lenin
 Özellikle Kendiliğinden, (Sınıf) Bilinçli Değil! / Anna İoannatou
 Sendikalara Yaklaşımda Kafa Karışıklığı / İbrahim Akseloğlu
 Kavramlarla Kapitalizm ve İktisat-3 / Özcan Solmazer
 Yeni Dünya Düzeni, Küreselleşme ve İdeolojik Görev / Bahattin Seven
 İran Tudeh Partisi'nin Kısa Tarihçesi I / M. Umidvar
 Devrimin Öğrettikleri / V. İ. Lenin
 Osman Can, Nabi Yağcı, Orhan Gazi Ertekin / Deniz Gönül
 Ulusal Gelir Kime Aittir / Ozan Gökbakar